Gözlerimi açtığımda farklı bir odada buldum kendimi ama diğer odaya çok benziyordu. Tek fark gökyüzünün karanlık olması benim içim gibi. Bundan sonrada hayatımda olacak tek renk siyahtı.
Tüm gece düşündüm ne yapmam gerektiğini, başıma gelenler çok ağırdı. Ama içim de büyüyen o şey... onun suçu neydi. İstemiyordum onu, hem onun içinde iyi bir karar. İlerde büyüdükçe bana babasını sorarsa ne diyecektim. Söylediğim yalanlara inansa bile hayatı boyunca anlında bir damgayla yaşayacaktı. Hep dalga geçeceklerdi onunla, bütün olacak şeyleri takmasa bile bir anne, babanın yerini nasıl tutabilirdi ki. Babanın eksikliğini hep hissedecekti.
Karne aldığında, bayramlarda, oyun oynarken, gece yatarken, korktuğunda. Bunların hepsini yerine getiremezdim. Yapamazdım hem onun hayatını hemde kendi hayatımı karartamazdım. Benim ki zaten karanlıktı... O karanlıkta boğulmasına izin veremem. Gece boyunca bunları düşündüm durdum. Gün ağarmıştı, hemşire odaya geldiğinde beni uyanık bulunca şaşırmıştı ama hemen toparladı kendini.
"Günaydın. Bugün nasılsınız."
"Günaydın. İyi olmaya çalışıyorum." kızın gül açan gülümsemesine karşı sadece acı bir tebessüm verebilmiştim. Dosyanın içine bir şeyler karalayıp çıktı. Çıkarken Filiz Hanımın birazdan yanımda olacağını söyledi.
İşkenceye başlıyorduk son kararımı vermiştim ve aldıracaktım. Hemen hemen bir saat sonra Filiz Hanım geldi yine aynı gülümsemesiyle.
"Günaydın Melek nasılsın. Umarım dün ki halinden daha iyisindir."
"Günaydın. Evet, daha iyiyim en azından daha mantıklı düşünebiliyorum."
"Çok sevindim, doğru kararı vereceğine emindim. " daha ciddileştim doktora bakarken. Oda bana uyarak daha ciddi bir ifadeyle bakmaya devam etti.
"Onun için en doğru kararı verdim aldırıcam başka çare yok." çok şaşırmışa benzemiyordu.
"Bak Melek biliyorum bu konu üzerinde hiç hakkım yok ama onu aldırmak sana nasıl bir yarar sağlayacak." sakin ve anaç bir tavırla söylemişti.
"Benim için değil kendi için yapıyorum babasız doğucak. Her şekilde eksikliğini çekicek ben ne kadar da doldurmaya çalışsam yapamıcam." onun aksine çok soğuk konuşmuştum.
"Hayır, sen bunu kendin için istiyorsun. Anladığım kadarıyla çok yanlış bir şekilde hamile kaldın. Bunu anlayamam..." yutkundu sonra derin bir nefesle tekrar başladı konuşmaya
"Böyle bir şeyi kimse başına gelmeden anlayamaz öyle pis bir insandan bir çocuk doğurmak çok zor olmalı. Kim bilir belki çok farklı şekilde çok güzel hayaller kurdun. Ama iyi düşün bunun için senelerdir uğraşan insanlar var. Ve hala özlemini çekenler." Bunları söylerken sanki kendini anlatıyor gibiydi. Gerçekten çok üzgündü. Gözleri dolmuştu konuşurken sürekli yutkunuyordu sanki bir yumru varmışcasına...
"Ben ... Benim çocuğum olmıcak Melek. Bu mesleği yapıp kucağına bir bebeği alamamak ne eşini nede kendini bir evlat sahibi yapamamak çok zor. " Yanımdan kalkıp karşıma dikildi. Göz yaşlarını saklamak için çok uğraştı ama anlamamak aptallık olurdu.
"Ben özür dilerim... Yani bilmiyordum." kendimi kötü hissetmiştim Allah'ın bana verdiği şeyi yok sayıp az daha katil olacaktım. Ben istemiyordum ama bu kadın istediği ve her şeyi yaptığı halde olmamıştı...
Ellerinin tersiyle gözlerini sildikten sonra yine aynı şekilde gülümsemeye çalışıyordu.
"Nereden bilebilirsin ki daha yeni tanıştık. Ama eğer gerçekten üzülüyor san bunu kendine yapma emin ol çok pişman olursun. 2 aylık küçük bir bebek o, senin dediğin gibi bir et parçası değil." O konuştukça ben kendimden utanıyordum. Kendim için az daha bir hayata son verecektim. Katil olacaktım, hemde kendi çocuğumun.
"Tamam, onu doğuracağım. Ama benim için çok zor olacak. Ona her baktığım da o geceyi o adamı hatırlayacağım." yine göz yaşlarım sitem edercesine yanaklarımdan akmaya başladılar.
"Merak etme ben her halin de yanında olacağım. Bundan sonra ablanım, senin için bir doktor değilim." sanki annemi görmüştüm. Bana öyle bir sarılıyordu ki içene çeker gibi.
Artık kesin kararımı vermiştim. Bebeğim için yaşayacaktım bundan sonra ne o gece aklıma gelecek ne de o adam gelecekti.
Filiz Hanım beni kontrol odasına götürdü. Bebeğimin durumunu öğrenmek için.
Ultrasonla bebeğe bakacağını söyledi.
"Hazır mısın Melek pek bir şey anlamazsın ama ufacık bir şey görebilirsen bil ki o senin bebeğin." çok mutluydu sanki kendi bebeği için uğraşıyor gibiydi.
"Evet, hazırım. Anladım siz yardım edersiniz artık."
"Artık sizleri kaldırdığımızı zannediyordum Melek sen benim kardeşimsin bundan sonra."
Kafamı aşağı yukarı salladım onaylamak adına.
"Abla hazırım."
Karnıma soğuk sıvı bir şey sürdü sonra elindeki cihazı karnımda gezdirmeye başladı. Huylanmıştım...
"Karşıdaki ekrana bak oradan göreceksin." Karşı tarafa baktığım ilk olarak fark edemedim ama sonra küçücük fasulye tanesi kadar bir şey...
"Sana sürpriz bir haberim var canım bence çok sevineceksin."
"Nedir o yoksa cinsiyeti belli mi?"
"Cinsiyetleri diyeceksin bence ama cinsiyetleri belli değil daha."
"Tamam anladım." bir anda dank etti cinsiyetleri mi!... Gözlerimi kocaman açtığımdan emindim şaşırınca hep böyle yapardım çünkü.
"Birden fazla mı var!" gülmüştüm gerçekten içten gülmüştüm bu sefer.
"Evet, ikizlerin var küçük anne çift yumurta ikizi. "
Gözlerim dolmaya başladı onlar benimdi. Benim bebeklerim, günahsız hiç bir şeyden haberleri yoktu olmayacaktı da...
Dünyam hala siyahtı ama karanlık değil, gerçek anlamda bebeklerimi kabullendikten sonra anladım ki,
Siyah her rengi içinde barındırıyordu. Şimdi her renge sahibim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA ESARET BEDEL(Wattpad/Sing of Hobe)
Teen FictionYANGINDA AİLESİNİ KAYBEDEN GENÇ BİR KIZ... HAYATINI DÜZELTMEYE ÇALIŞIRKEN BAŞINA GELENLER... KALDIRAMAYACAĞI KADAR YÜK BİNİNCE; HAYAT AĞIR GELİNCE... BİR ANDA MEYDANA GELEN MUCİZE. HAYAT DAHA KOLAY GELMEYE BAŞLADIĞI AN KABUSUYLA KARŞILAŞIRSA! BUNDAN...