Eve geldiğim de her ne kadar gülmeye çalışsam da yüzüm asık bir şekilde kapı önünde bekliyordum. Kapıyı açında güler yüzle karşılayan Zeynep beni görünce benim suratımla aynı şekli aldı. Sallana sallana içeri girdim.
"Yine mi olmadı."
"Evet olmadı. Ne yapabilirim. Bıktım artık uğraşmaktan her şey bu kadar kötü gitmek zorunda mı. Anlamıyorum her şey her şey bana karşı." yüksek ve bıkkın ses tonuyla söylemiştim.
"Sakinleş canım her şey düzelecek. Bir gün. Ama düzelecek, ben yanındayım. Merak etme." her ne kadar Zeynep'e inanmaya çalışsamda içim almıyordu artık. Hiç bir şeye inancım kalmamıştı. Direk odama gittim. Banyo için gereken malzemeleri alıp duşa girdim. Sıcak suyu açar açmaz kendimi altına attım. Neden ben neden? Bu kadar büyük bir sınavı kazanamam ben. Kendimi daha fazla tutamadım. Yaşlar kendiliğinden aktı. Ne kadar sıcak suyun altın da kaldığımı bilmiyorum. Dışarı çıktığım da Zeynep yemek hazırlamış beni bekliyordu. Gönülsüzce masaya oturdum. Zeynep yemekleri tabaklara koymaya başaladı.Mecbur yemek zorundaydım. Hamileyim ben istemiyorum ama bebeklerin buna ihtiyacı var. Zorla tabağımdaki yemeği bitirip doğruca yatağa gidip yattım. Zeynep sabah uyandırdığında saat 10 olmuştu. Yine keyifsizdim ama dünki kadar değil.
"Günaydın Meleğim. Nasılsın bugün keyfiniz yerinde mi."
"Daha iyiyim. Dün için özür dilerim moralim çok bozuktu. O yüzden sana surat yaptım birazcık."
"Ama tatlı insan beni bilmez gibi konuşuyorsun. Boşver ben unuttum dünü. Hadi kalk şu yataktan da kahvaltımızı yapalım. Hem benim sana bir sürprizim var." Yeni farketmiştim. Bir eli arkadaydı.
"Neymiş bu sürpriz ne var elinde."
"Senin çok sevdiğin şey. Bence çok mutlu olacaksın." Elini yavaş yavaş ortaya çıkardı. İnanmıyorum bu ne böyle...
"Zeynep sana inanmıyorum. Sürpriz diye bunu mu getirdin. Süt ha."
"Ne var senin için en güzel şey. Hadi hadi 5 dakikaya hazır ol yoksa zorla da olsa bunu sana içiririm. Ona göre." Ciddi mi bu, bakıyım. Ayy gerçekten ciddi.
Yataktan kalkıp hazırlandım. Immm mis gibi yağda yumurta kokusu geliyordu. En sevdiğim. Mutfağa gittim ve koca bir tava yumurta beni bekliyordu. Hemen gidip oturdum. Tabiki Zeynep'ime teşekkür etmeden olmaz. Yanağına kocaman öpücük kondurdum.
"Hadi hadi yağcılığa gerek yok. Oturda ye daha işimiz bitmedi." Açıkcaşı şaşkındım daha ne olacaktı ki.
Hemen yeni ocaktan inmiş yumurtaya ekmeğimi batırdım. Tadını çıkarta çıkarta yiyordum. Bir ara gözlerim Zeynep'e kaymıştı, hadi der gibi elini salladı. Kahvaltımı yaptım ama apar topar masayj toplamaya başladı Zeynep. Sadece bakakaldım ona.
"Hadi bakalım gidiyoruz." dedi göz kırparak. Her yeri toparlamıştı. Eli çabuk kızdı vesselam. Annem Zeynep'in en çom bu yönünü severdi. Benim gibi uyuşuk kızı olunca ne yapıcak tabi. O eski günler aklıma gelince bir tarafım gülerken diğer tarafım ağlıyordu. Neyse koşar adıö arkasından kapıya gittim. Demekki dışarıya çıkacaktık. Üzerime aldığım ceketle ayağıma konverslerimi geçirip çıktım arkasından. E tabi kapı kitleme görevi benim.
"Hadi ama yaa taksi gelicek şimdi." Taksimi ne taksisi. Bir bildiği vardır, indiğimde taksi gelmiş içinde oturmuş beni bekliyordu. Gidip yanına oturdum.
"Ee nereye gidiyoruz."
"Sürpriz."
"Nasıl yaa söylemeyecek misin?" omzunu kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA ESARET BEDEL(Wattpad/Sing of Hobe)
Teen FictionYANGINDA AİLESİNİ KAYBEDEN GENÇ BİR KIZ... HAYATINI DÜZELTMEYE ÇALIŞIRKEN BAŞINA GELENLER... KALDIRAMAYACAĞI KADAR YÜK BİNİNCE; HAYAT AĞIR GELİNCE... BİR ANDA MEYDANA GELEN MUCİZE. HAYAT DAHA KOLAY GELMEYE BAŞLADIĞI AN KABUSUYLA KARŞILAŞIRSA! BUNDAN...