Sabah güneşin içeri girmesiyle uyanma vaktinin geldiğini anladım. Annemgilin yatakta yatmıştım. Biliyorum onların gerçek yatağı değildi ama olsun geçen güzel günlerin hayalini kurarak uyumak da yetiyordu bana. Yataktan kalkıp mutfağa gittim çayı koydum. Çay olana kadar banyoya gidip hemen bir duş aldım. Sonra yatağı toplayıp kahvaltı sofrasını hazırladım.
Artık iş ilanlarına bakmanın zamanı gelmişti. Babamın ayırdığı parada bitmek üzere ,bu halimlede her işi yapamam ama inşAllah bir yerden bişey çıkar. Ben çayımı içerken kapı çaldı.
Seher teyze gelmişti. Kapıyı açtım, aslında gelmez diye düşünüyordum bu olaydan sonra çevremdeki herkesi uzaklaştırmıştım kendimden.
"Efendim Seher teyze."
"Bir şey yok kızım sadece iyimisin diye bakmaya geldim. Geçen gün evden çıkarken gördüm ,baya kötüydün. İki gün sonra geldin. Anne-" elimi kaldırarak susmasını işaret ettim ve gayet soğuk bir tavırla konuşmaya başladım.
"Önemli bir durum yok Seher teyze sadece kafamı dağıtmak istedim. Ayrıca kimseyi ilgilendirmez. İstediğim işi istediğim şekilde yaparım." gözleri dolmuştu.
Olaylar olmadan önce çok yakındık. Hiç teyzem olmamıştı benim ama Seher teyze gerçek teyzemmiş gibi kendi çocuklarından hiç ayırt etmezdi bizleri. Onu üzmek çok zoruma gidiyor, kalbini kırmak hiç istemiyorum ama böyle yapmam gerekiyo durumumu bilmemeli zaten tekrar yazlığa taşınamayı düşünüyordum.
"Yani beni kontrol etmeye gerek yok! Hele bu işe ailemi karıştırmaya hiç mi hiç gerek yok." Artık o gözlerde dolan yaş yavaşça yanaklarına akmaya başladı. Gözleri kocam oldu, yüzünde bana dair hiç görmediğim bi ifade vardı ,ama galiba o ifadeyi iyi biliyordum...
Hayal kırıklığı.
Ona bıraktığım şey tam olarak buydu. Çok anlayışlı bir kadındı ama bundan sonra öyle birşey olacağını hiç zannetmiyorum.
"Neyse ozaman ben gidiyim yine de bir şeye ihtiyacın olursa ben buradayım."Ağladığını belli etmemek adına kafasını yere eğerek gitti. Sesi kulaklarımda çınladı o çatallı sesi.
Arkasından sadece bakakaldım. Kapıyı kapatıp tekrar mutfağa gitti. Fincanı elime aldım ama artık hiç iştah kalmamıştı.
Olanlar çok canımı sıkmaya başlıyordu ama yapacak hiç bir şey yoktu. Elime gazeteye alıp iş ilanlarına bakmaya başladım. Daha çok İzmir tarafında yada şehir dışından işe bakıyordum. Çocuklar doğduğu zaman kimseye açıklayamazdım, burada anlatmadığım için herkes çok farklı şeyler düşünecekti.
O sırada gözüme bir iş ilanı takıldı. Seyahat engeli olmayan bayan eleman aranıyor. Hemen telefonu çevirdim. Sonunda biri açtı...
"İyi günler ben Melek Işıksaçan iş ilanınız için aramıştım." dedim gayet ciddi bir tonda.
"İyi günler Melek hanım ben Murat ilanımızda seyahat engeli istemedik sizin için herhangi bir sorun yok değil mi?"
"Hayır! Aslında hamileyim ama bunun bir sorun olacağını zannetmiyorum. Her işi yapabilirim." ilk olarak kısa bir sessizlik oldu, tekrar konuşmaya başladı.
"Anlıyorum Melek hanım ama kusura bakmayın malesef bunu kabul edemeyiz. İyi günler." Suratıma kapattı. Offf olmayacak... Yok canım daha ilk başvurum saçmalama Melek. Tekrar dene.
Bugünü evimde geçirdim. Klasik ev temizliği falan işte konuşacak kimsem kalmamıştı artık. Yalnızlık çok zordu. Sonra televizyon açtım magazin izlemeye başladım.
Bir süre izledikten sonra ağırlık çöktü yorulmuş olmalıyım gerçi pek bir şey yapmadım ama hamilelik böyle bir şey demek ki. Hüzünlenmiştim annem bu halimi görmeyi kim bilir ne kadar çok istemiştir. Ama olmadı demek ki kaderin bize oynaması gereken oyunlar varmış.
Gözümden bir damla yaş yanağıma süzüldü. Ellerimle yüzümü kapattım içimde bir okyanus vardı sanki çağlamak isteyen ama durdurmak zorundaydım artık ağlamayacaktım.
Yatağıma gittim , bizimkilerin olduğu fotoğrafı aldım elime öylece bakıyordum. Göz kapaklarım ağırlaştı ve ben yavaşça uykuya daldım.
Ne kadar uyuduğumu bilmiyorum ama kan ter içinde yataktan sıçrayarak kalktım. İlk önce ne olduğunu anlamadım ama kendime gelince kabus gördüğümü hatırladım , o lanet gece idi...
O gün annem ve babam aklıma gelince yürüyüşe çıkmıştım. Gece yarısını geçiyordu o saatte sokaklar sessiz oluyordu. Kafamı dinlemek için evimizin biraz ilerisinde bir parka gittim. Etraf oldukça sessizdi gözlerimi kapatıp etrafı dinlemeye başladım. Rüzgarın sesi yaprakların rüzgara karşı verdiği tepki, o hışırtı sesi...
Rahatladım derken izlendiğim hissine kapıldım gözlerimi açtığımda tepem de bir adam duruyordu. Korkudan sıçradım elimde olmadan, gerilemeye başladım oturduğum yerde.
O ise sadece bakıyordu, sarhoş olduğu her halinden belliydi. Çok korkmuştum hemen kalkıp gitmek istedim ama kolumdan tutup beni geri oturttu. Kalbim kuş gibi çırpınıyordu korkudan.
Nefes almakta zorlandığımı hissettim. Öylece bana bakıyordu yanıma oturmuş. Birden kulağıma doğru yaklaşıp sessizce "Öldü" dedi.
Sonra "Öldü" diye bağırmaya başladı. Korkumdan ağlamaya başladım. Ellerim titriyordu. Rüzgarın etkisiyle gözyaşlarım bir yandan akarken bir yandan kuruyordu soğuk bir esintiyle.
Ani bir hareketle başını bana çevirdi gözlerindeki öfkeyi gördüm. O öfke içini yiyordu belli ki...
Kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı.
"Bırak kolumu nereye götürüyorsun beni. Lütfen" bağırıyordum ,sanki duymuyordu tepkisiz beni arkasından sürüklemeye devam etti. Kendimi çekmeye çalıştım önüme gelen her şeye tutunmaya çalıştım, ama hiç faydası yoktu. Çok güçlüydü beni öyle bir çekiştiriyordu ki sanki küçük bir çocuğu çeker gibiydi.
Sessizce dua etmeye başladım düşündüğüm şeyi yapmasın beni öldürsün ama düşündüğüm şeyi yapmasın diye. Sonra yola çıktık siyah bir jip duruyordu. Arabayı görünce elinden kurtulmak için çok daha çabaladım. Bağırmaya başladım ama kimse yoktu etrafta ışığı yanan tek bir ev yoktu.
Arabanın arka kapısını açıp beni içeri itmeye başladı. Ellerimle kapıdan tutup direnmeye devam ediyordum ama hiç bir şeye yaramıyordu. Sonunda beni arabanın içine attı. Arkamdan da kendisi geldi. Ben gidebildiğim kadar geriye gittim ama en son kapıya dayandığımda gidebilecek yerimin olmadığını anladım.
"Lütfen beni bırak ,ne olur kimseye söylemem." ağlayarak konuşuyordum sesim titrek çıkmıştı ama yine fayda etmedi. Bana dokunmaya başladı ellerini üzerimden her çekmeye çalıştığım her seferde daha sert davranıyordu. En son korkudan bayıldığımı hatırlıyorum...
Uyandığım da beni aldığı bankın önünde yerde uzanmış yatıyordum. Hava hala karanlıktı köpek sesleri vardı. Üzerime baktığım da ise ölüm sebebimi gördüm. Tecavüze uğramıştım. Oturduğum yerde çığlık çığlığa ağlıyordum. Yerleri dövüyordum her şey benim başıma gelmek zorunda mıydı. Tam kendimi toparlıyorum dediğim de bir hançer daha yiyordum kaderden.
Hem en ağırını en de acılısını en çok kanatan ı...
O lanet gece hiç aklımdan çıkmamıştı. Her uyuduğumda o gece kabuslarım oluyordu. Artık unutmam gerekiyordu ama olmuyor. O gecenin tek iyi yönü vardı. Tek tutunacak dalım vardı hemde en kalını.
İki tane evladım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA ESARET BEDEL(Wattpad/Sing of Hobe)
Novela JuvenilYANGINDA AİLESİNİ KAYBEDEN GENÇ BİR KIZ... HAYATINI DÜZELTMEYE ÇALIŞIRKEN BAŞINA GELENLER... KALDIRAMAYACAĞI KADAR YÜK BİNİNCE; HAYAT AĞIR GELİNCE... BİR ANDA MEYDANA GELEN MUCİZE. HAYAT DAHA KOLAY GELMEYE BAŞLADIĞI AN KABUSUYLA KARŞILAŞIRSA! BUNDAN...