Bölüm Şarkısı :
Escape The Fate - Harder Than You KnowZil çaldığında Begüm benimde ayak üstü vedalaştıktan sonra Tuna'nın yanına gitti. Ben çantamı toparlarken Anıl çoktan hazırlanmıştı.
Bir şey demeden kalkıp kapıya yöneldik.
Okulun çıkışına geldiğimzde Anıl bir taksi durdurdu. Takisiye bindiğimizde gidiceğimiz yerin adresini verdi ve araba yola çıktı. Yol boyunca Anıl bana bakıp bir şey diyecek olsa bile ağzını açıp tekrar kapattı.
Taksi durduğunda çantamdan parayı tam çıkartırken Anıl çoktan ödemişti parayı. "Ben ödeyebilirdim. " dedim. "Ödedim bile boşver, hadi gel" diye elimden tuttu ve arabadan çıkardı beni. Ben bir elime bir de Anıla bakarken yandan Begüm ile Tuna'nın geldiğini gördüm. İşte şimdi bittin pikaçu. Begüm ağzı açık bir şekilde bana bakarken, Tuna bir elimize bir de Anıla bakmıştı. Elimi hızlıca elinden çekitiğimde Anıl, "Hadi gidelim" diyerek sırtıma elini koydu ve ilerlememi sağladı.
İçeriye girdiğimizde elini çekmişti. Arkamızdan ise Begüm ile Tuna girmişti.
Boş bir masaya geçtik.Anıla anlam veremiyordum. Neden böyle bir şey yapmıştı ki? Bitirdiğimizi daha bu gün tekrar dile getirmiştim .
O çantasından gerekli kitapları çıkartırken merakıma yenik düşerek, "Neden böyle bir şey yaptın? " dedim kaşlarımı çatarak. "Ne yapmışım? " dedi anlamazlığa vurarak " Sen gayet iyi biliyorsun" dedim kaşlarımı çatarak. "Allah aşkına anlamadınmı hala " dedi göz devirerek. Bu sırada da Begüm ile Tuna tam karşımızdaki masaya oturdular. Tuna otururken bize bakmıştı. "Neyi anlamadım mı? " dedim kaşlarım iyice çatılırken. "Sana nasıl baktığını, " diyince Begümlerin masaya döndü. Tuna bilgisayardan bir şeye bakarken Begüm ise onu izliyordu."Kimden bahsediyorsun? " dedim anlamazlığa vurarak, ama emin olmak istemiştim. "Lanet olsun, şu yeni gelen çocuk, sana çok dikkatli bakıyor ve bu beni rahatsız ediyor. Sana benden başka birinin bu kadar dikkatli bakması ve sana bu kadar yakın olması canımı yakıyor. Neden senin sınıfına kaydımı aldırdım sanıyorsun. " dediğinde tekrar tartıştığımızı Begümgil duymuş olacak ki bizim tarafımıza bakıyorlardı. "Şu ödevi bir an önce bitirebilir miyiz, lütfen? " dedim masadaki kitapları kurcalayarak. Tuna ile tamam, bir kaç kez göz göze gelmiş olabiliriz ama bu kadar çok bakışlarına dikkat etmemiştim.
Ödevi yaparken ödev harici hiç konuşmamıştık. Begümlerin işi daha çabuk bittiğinden erkenden ayrılmak zorunda kaldılar. Sanırım ödevi geri kalanına evde devam edeceklerdi.
Eşyalarımı topladıktan sonra saate baktım, 4:51 'di. Kapıdan çıkarken "Biraz sahilde dolanalım mı? " dedi Anıl. "Olur " diyerek karşılık verdim. Birlikte sahile doğru yürüdük, zaten 10-15 dakikalık yoldu.
Sahile indiğimizde pek fazla kalabalık olmadığını gördüm. Genelde hafta sonları kalabalık olurdu. Yanımızdan pamuk şekerci geçince Anıl ile eski günlerimiz aklıma geldi. Hep bir yere gezmeye gittiğimizde bana pamuk şeker alırdı, çünkü pamuk şekerlere karşı bir zaafım vardır, çikolataya olduğu gibi. En sinirli anımda bile moralimi düzeltmeye yarayan iki etkendir.
Anıl pamuk şeker satan amcayı durdurup iki tane pamuk şeker aldı. Birini gülümseyerek bana uzattı. Bende reddedemedim ve sırıtarak elinden pamuk şekeri aldım ve teşekkür ettikten sonra sahil boyunca yürümeye başladık.
Begüm:
Kütüphaneden çıktıktan sonra bir taksi tutarak eve gittik. Tuna pek arkadaş canlısı gibi görünmüyordu. Ödev yaparken bile hemen olsun da bitsin ruh halindeydi ve ödev yaparken bile ödev harici ne kadar çabalasam da konuşmamıştı.Kütüphanede gözü Alyalara gidip geliyordu. Kütüphaneye yaklaştığımız zaman Alya ile Anıl'ı el ele görmüştük. Alya insanları çabuk affeden bir insandı. Ama bu kadar çabuk affedebileceği beni bile şaşırtmıştı. Alyagil kürüphane de tartıştıktan sonra bile gözleri sık sık onlara kaymıştı.
Babam ve annem çalıştığı için evde Ayşe teyzeden başka birisi yoktu.
Taksiden inerken parayı o vermişti. Wow çok centirmen diye içimden geçirmedim değil.
Evin kapısına yakalaşarak kapıyı çaldığımda Ayşe teyze açmıştı kapıyı.Ayşe teyzenin misafir geliceğinden haberi vardı. "Hoşgeldiniz çocuklar" dedi Ayşe teyze. "Hoşbulduk Ayşe teyzeciğim, biz odama çıkıyoruz. " diyerek yukarı merdivenlere yöneldiğimde Tuna da arkamdaydı. Bu çocuğun etrafımda olması cidden hoşuma gidiyordu hiç ayrılmasın istiyordum. Ve sanırım Tuna'dan hoşlanıyordum. Genelde kendini çabuk kaptıran insanlardan olduğum için Alyadan sert tepkiler alabiliyordum. Çünkü canımın yanıcağını biliyordu ama bunu engelleyemezdim.
Aşye teyze "Çocuklar acıkırsanız seslenmeyi unutmayın, ben yine size atıştırmalık bir şeyler getirirm. " dedi gülümseyerek. Ayşe teyze bu evin bakıcısı gibi bir şeydi 7 yıldır her sabah kahvaltımızı hazırlıyordu ve akşam saat 7 de evine gidiyordu. Tombik ve kıvırcık saçlıydı. Çok severdim kendisini.
Tuna ile odaya çıktığımızda ilk işi yatağımın yanındaki pufa atlamak olmuştu. "Ee..Laptopun varmı? " dedi. "Evet 1 dakika" dedim ve yatağın arksındaki laptop çantasına uzanmak için, Tuna'nın üzerine uzanmak zorunda kalmıştım. Çünkü hemen yatagın bitişiğinde olan pufda otururyordu.
Çantaya uzanırken tutunduğum yerden elim kaydı ve tam düşecek iken kolumu Tunanın tuttuğunu hissettim. Kafamı kaldırdığımda ise çok yakındık. Hemde soluduğu nefesi hissedecek kadar çok. Nefesi dudaklarıma çarparken gözlerim istemsizce dudaklarına kaymıştı. Hemen toparlayarak tekrar gözlerine çevirdiğimde "Pardon, yani şey teşekkür ederim. " ve gözlerimi kaçırarak laptop çantası ile birlikte doğruldum. Tuna bir süre suratıma baktı ve "Önemli değil" dedi. Ayağa kalkarak cama doğru ilerledi ve bana dönerek "Sigara icmek serbest mi? " dedi tek kaşını kaldırıp cebinden çıkardığı sigara kutusunu sallayarak. "Şey, " dedim kafamı kaşıyarak "Tabiki" diyebildim gülümseyerek. Yarısı içilmiş pakedi açarak içinden bir sigara dalı çıkardı. Diğer elini cebine soktu ve Jack Dainels'lı bir zippo çıkardi ve sigarasını yaktı. Bir sigara bir insana bu kadarmı yakışır?
O sigaradan içerken ben ise ödev için gerekli malzemeleri çıkartıyordum.
Sigarasını içtikten sonra yanıma geldi ve ödeve kaldığımız yerden devam ettik.
~~~~
Ödevi bitirmiştik. Annem ile babam da eve gelmişti. Tuna gitmek için ısrar etsede annemgilin yemeğe kalması için ısrar etmişlerdi ve biraz daha kalmak zorunda kaldı.
Yemekten sonra Tuna ayaklanarak "Davetiniz ve yemek için çok teşekkür ederim ama benim gitmem gerek" dedikten sonra Tunayı uğurlamıştık.
Alya:
Sahilde bir cafe de otururken hava bayağı kararmıştı.Saatte baktığımda 8:15 olduğunu gördüm.Anıla "Bugün için teşekkür ederim ama gitmem gerek, " dedim gülümseyerek.Kıkırdadı ve "önemli değil" dedi, gözlerinin içi parlıyordu.
Sahilin çıkışına doğru ilerledik ve ana yola çıktık. Anıl bir taksi durdurdu. Bana döndü ve kafasını yere eğerek ellerini cebine soktu, çok sempatik bir hareketti. Kafasını tekrar kaldırdı ve "Görüşürüz o zaman " dedi. "Görüşürüz" diyerek taksiye bindim. Şoföre gideceğim yeri dedikten sonra kafamı cama yasladım ve bu gün olanları düşündüm. Sanırım Anıla fazla yüz vermiştim.
Eve geldiğimde yedek anahtar ile kapıyı açtım. İçeriye girdiğimde Annemgil masadaydı. "Hoşgeldin prenses, " dedi babam. "Hoşbulduk" diyerek botlarımı çıkardım ve masaya doğru ilerledim, yemeğe başladım.
Yemekten sonra yorgunum diyerek odama çıkmıştım. Rahat bir duş aldıktan sonra pijamalarımı giyerek kendimi yatağa bıraktım ve uykunun kollarına bıraktım kendimi.
Umarım yarın bu günden daha güzel geçer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığımdaki Sen
Teen Fiction"Siyah çünkü onda buluyorum kendimi, yaşama sebebimi, hayat felsefemi. İşte siyah bu demek bazıları için karanlık bazıları için Aydınlık demek..."