Cafe #9

76 15 0
                                    

Bölüm Şarkısı:
Adele - When We Were Young

Üzgünken veya moraliniz bozukken tek bir sarılma bir anlığına da olsa o siniriniz geçmesini sağlayabilir.Yıkılmaz bir duvar gibi görünen herkesin içinde, en dipde bile olsa bir ışık vardır.

Şu anda sarıldığım sıcak bedenin sahibinin gözlerinin içine bakarken, anlamını bilmediğim bir çok kelime görüyorum sanki.

" Bir cafeye gidelim mi? Sıcak bir şeyler içersin, iyi gelir. " dedi. Ne zamandır ayakta duruyorduk bilmiyorum ama hem sinirim şimdilik de olsa biraz olsun hafiflemişti hem de ayaklarım ayakta durmaktan feci şekilde uyuşmuştu.

"Olur" dedim kısık bir sesle. Elini belimden hafif bir şekilde çekti ve birlikte düz kaldırımda ilerlemeye başladık. "Anıl ile ne zamandır birlikteydiniz? " dedi ileriye bakarak. Bakışlarımı yerden kaldırdım ve Tunaya bakarak " 1 buçuk yıl. " dedim bakışlarımı tekrar yere indirirken. "Hmm," dedikten sonra bir süre bekledi ve " Bu kadar uzun ilişkiyi basit bir aptallık yüzünden çöpe atmış" dedi. Cevap vermedim. Bir süre sessizlik oldu. " Senin Meyra denen kız ile aranda ne var? " bu soruyu neden sormuştum hiç bir fikrim yoktu.  Bir süre cevap vermedi ama vücudunun gerildiğini farketmiştim. "Yani tabi anlatmak istemeyede bilirsin, ben sadece sordum, tabi anlata da bilirsin" dedim yerimde durarak, nefes almadan ve hızlı bir şekilde. Yine ses gelmeyince bakışlarımı elime indirdim ve elimle oynamaya başladım "Yani tabi anlatmak istersen, " dedim çekingen bir tavırla. Sanırım sesim biraz sessiz ve masum çıkmıştı. Tuna' da yerinde durarak bana döndüğünde alttan Tuna'ya baktım. Gülmemek için dişini sıkıyor gibi görünüyordu. Sonra tekrar ciddi bir surat takındı ve önüne döndü.Tuna yürümeye devam edince arkasından yavaş yavaş ben ilerliyordum. "Meyra,8. Sınıftan beri beni seven kız, " bir süre sustu ve devam etti " Bir ara birlikte olmayı da düşündüm. Ama daha kızı tanımıyordum bile. Zaten benimle konuşmak için çabalar sarf ediyordu. Ben de buna biraz yüz verdim. Sonra baktım olmayacak bıraktım. Ama aramızda hiç bir şey olmadı. Sonra ise konuştuğum veya iyi anlaştığım ne kadar kız varsa hepsi ile kavga etti ve türlü türlü oyunlar oynadı. Beni sevenlere ise sevgilisiyim diye yalan söyledi. Sanki aramızda bir şey varmış gibi beni sahiplenmeye başladı. En sonunda babamın taini ile buraya geldim, tabi bir yandan benim içinde Meyra'dan kurtulmam için bahane oldu.Sonuç ortada zaten burdada rahat bırakmadı" Dedi cebinden sigara pakedini çıkartarak. Sigara pakedinden bir dal alarak çok kalın olmasada biçimli dudaklarının arasına aldı. Sigara biçimli dudaklarında düşecekmiş gibi duruyordu. Diğer elinide cebine atarak siyah Jack Daniels kaplamalı zipposunu havalı bir şekilde açarak, dudaklarında düşecekmiş gibi duran sigarayı dikleştirdi ve sigarayı zippo yardımı ile yaktı. Gözlerini hafif bir şekilde kısarken çukur olan yanakları biraz daha içine çökmüştü ve bu gerçekten nefes kesici bir görüntüydü. Sigara dumanını burnundan verdi. Dumanı hava ile karıştırdıktan sonra ileriye bakarak yürümeye devam etti. "Bakışların ile beni taciz etmeyi keser misin? " diye sordu. Cidden o kadar dikkatli mi bakıyordum. Suratımın ısındığını hissederek önüme döndüm.

Cafe küçük bir dükkandı. Ahşaptan zeminleri ve koyu krem renginde duvarları vardı. Önünde küçük bir bolkona benzeyen yerde masalar vardı. Pek kalabalık sayılmazdı, 3-4 kişi anca vardı. "İçeridemi oturalım dışarıdamı? " diye sordu. Nerden bakarsak 6. sigarasını bitirecekti. "Farketmez" dedim gülüsemeye çalışarak. Bir şey demeden tekrar ilerlemeye başladı ve mekanın içine girdi. Mekanın iç tarafıda dış tarafından farksızdı. İçeride cam kenarı, iki kişilik, ahşaptan bir masaya geçtiğimizde Tuna'da hemen önüme oturdu. Garsona eliyle işaret verdiğinde, garson 1-2 dakika sonra yanımızda bitti. Tuna bana dönerek " Ne içersin? " diye sorduğunda "Sıcak çikolata"diyerek karşılık verdim. Tuna garsona döndü ve " 1 sıcak çikolata. " dedikten sonra garson gülümseyerek gitti. Kendine bir şey istememişti. Tuna masadaki kül tablasına sigarasını bastıktan sonra bana döndü. Derin ve canlı bakan mavi gözlerine karşılık, benim solmuş bir mavi ile bakan ölü gözlerim buluştu. Düzgün bir burnu ve çıkık elmacık kemikleri vardı.

Garson elinde sıcak çikolata ile geldiğinde mekanda slow yabancı bir parça çalmaya başladı. Garsona teşekkür ettiğimde Tuna'nın bakışlarını profilimde hissedebiliyordum. Garson gülümseyerek tekrar gittiğinde, bana bakan mavi gözlere karşılık verdim. Gözlerimi ayırmadan sıcak çikolatamdan bir yudum aldım. Tuna'nın yine gülmemek için yanaklarını ısırdığını gördüğümde kaşlarım çatılmıştı "Ne? " diye sordum sinirle. Tepki göstermeden elini bana doğru uzattı ben ise, ağzım açık ama kaşlarım çatık bir şekilde ona bakıyordum. Masada duran peçetelikten bir tane peçete aldı ve uzun, kemikli parmağını hemen dudağımın üstündeki sıcak çikolata'nın bulaştığı yere uzattı. Peçete sıcak çikolata'nın bulaştığı yere değdi. Sanki bir şeyi kırmaktan korkuyormuş gibi peçeteyi hafifçe bulaşan yerde gezdirdi. Peçeteyi geri çektiğinde gözlerimiz tekrar kavuştu.

Ben sıcak çikolatamdan içerken o ise sigarasından içiyordu. Bu süre zaafında Tuna ile sohbet etmiş ve birbirimizi daha iyi tanımıştık. Mesela Tuna'nın küçükken çok yaramaz olduğunu, babasıyla pek iyi anlaşamadığını ama annesi ile her zaman yakın olduklarını anlatmıştı. Fazla ayrıntı vermese de ben anlattıktan sonra onu zar zor açmıştım. Kapalı bir kutudan farkı yoktu.

Cafeden çıktıktan sonra ona telefon gelmiş ve üzgün olduğunu söyleyerek taksi çağırmış, parayı da o ödemişti. Taksiden indiğimde Anılı'ın kapımızın önündeki merdivende oturduğunu gördüm. Olduğum yerde kitlenirken Anıl kafasını kaldırmış çoktan beni ilgi odağına almıştı. Hızlıca yerinden kaltı ve bana doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Ben küçük adımlarla istemsizce geri geri gidiyordum. "Alya, " dedi yıpranmış sesi ve kızarmış gözleriyle. Gözlerim dolmaya başlamıştı bile, lanet olsun. Bundan nefret ediyordum, bu kadar güçsüz olmaktan, bu kadar dayanıksız olmaktan nefret ediyordum. "Alya, kütüphanede Meyra benim dudaklarıma yapıştı, elimden geldiğince mesafeli olmaya çalıştım yemin ederim. " " Kes sesini! " diyebildim, güçsüz çıkacağını zannettiğim sesimden çatlakta olsa daha güçkü çıkmıştı. "Tek kelime dahi etme, sana son bir şans vermeyi düşündüm. Ama teşekkür ederim. Neden biliyormusun? Bana bu hayatta tekrar herkese güvenmememi öğrettiğin için. " sesim umduğumdan daha yüksek ve güçlü çıkıyordu. Bir şey diyecek gibi oldu ama yanından hızlıca geçerken kolumu tutmuştu. "Bırak. " diye daha çok sesimi yükselttim. Bırakmadı ama kolumu hızlıca çektikten sonra kapıya doğru ilerledim. Sert yumruklar ile kapıyı yumrukladığımda endişeli gözlerle kapıyı hizmetli açtı. Anılın gözlerini sırtımda hissedebiliyordum. Hizmetlinin yanından hızlıca geçerken Anılın çöp konteynırına tekme attığını duymuştum, ama aldırmadım.

Koşarak odama çıktım ve kapıyı sert bir şekilde kapayarak kilitledim. Gözümden yaşlar özgürlüğünü ilan etmişçesine akarken ben derin ve titrek nefesler alarak yatağa doğru ilerledim ve kendimi yatağın soğukluğuna bıraktım. Odada sadece benim hıçkırıklarım yükseliyordu.

Bir süre sonra gözlerim ağrıdı ve hıçkırıklar derin nefes alış verişlere dönüştü. Sonra ise bilincim kapandı ve kendimi uykunun derin kollarına bıraktım. Yarın cumartesi olduğu için şanslıydım. En azından kafa dinleyebilecektim.

Karanlığımdaki SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin