Bölüm Şarkısı :
Miley Cyrus - When I Look At You
Gözlerimi açtığımda gün ışımıştı. En son hatırladığımda dün akşam yemeğinden dönüşte arabada uyuya kaldığımdı.
Yatakta oturur pozisyonunu aldığımda, dağılmış saçlarımı kaşıyarak etrafa bakındığımda gözlerim sehpanın üstünde duran telefonuma takıldı. Uzanıp telefonu aldığımda saatin 5:24 olduğunu gördüm. Sanırım babam çıkarmıştı beni odama.Yataktan kalkarak lavoboya ilerledim. Saat daha erken olduğundan rahat bir duş aldım. Duştan cıktıktan sonra saçlarımı kuruttum ve dişlerimi fırçaladım. Macunum bitmek üzereydi.
Lavobodan çıkarak saçlarımı kurutup düzleştirdim. Üstüme uzun, üstünde siyah şeritler olan gömleği giyerek altına ise siyah yırtık bir pantolon giydim.Gözlerime siyah far çektim. Tekrar telefondan saatte baktığımda 6:21 olduğunu gördüm. Çantama gerekli kitapları koyarak aşağıya indim.
Annem yeni uyanmışa benziyordu. Krep yaptığını görünce gözüm parladı. Arkasına usulca yaklaşarak "Günaydınn" diye seslendiğimde amacıma ulaşmıştım. "Allah canını almasın Alya, ödümü kopardın. " dediğinde içten bir kahkaha kopardım yanağını öptüğümde "Özür dilerim, " diye fısıldadım gülümseyerek. "Günaydın " diyerek işine döndüğünde bende dolaptan diğer malzemeleri çıkartarak yardım ediyordum.
"Dün arabada uyuya kalmıştın, uykunu bölme diye baban çıkardı seni yukarı. " dedi annem gözünü hazırladığı kreplerden uzaklaştırmadan. "Farkettim" dedim kaşıkla saralleden yerken. Annem bana dönüp saralleyi arakladığımı görünce " Boş yeme onu " diyerek uyardı ciddi bir şekilde beni. "Pff, hızlı ol o zaman " dedim bıkkın bir şekilde.
Son krepide alarak masaya geldi ve kahvaltıya başladık. Kahvaltı boyunca nerdeyse hiç konuşmadık.Bir süre sonra servisin kornası çaldı. Tam çantayı alıp ayağa kalkacakken dayanamayıp bir krep daha aldım ve saralle sürdükten sonra annemi öptüm ve ağzımda krepi tutarak yarım botlarımı giymeye çalıştım. Büyük bir gayretten sonra botları giyerek dışarı çıktım. Servise bindiğimde yerimde yine Tuna oturuyordu. Üstünde siyah bisiklet yaka bir t-shirt ve deri ceket, altında ise siyah dar paça kot ile asker botuna benzer bir bot vardı. Saçları yine asiliğini konusturuyordu. Bir eliyle saçlarıyla oynuyor diğer eli ile telefonla ilgileniyordu.
"Günaydın" dedim yanına geçerek. Kafasını kaldırdığında uykulu gözlerle "Günaydın" diyerek karşılık verdi. Yol boyunca konuşmamıştık.
Okula geldiğimizde ilk servisten öndekilerin inmesini bekledik. Benden önce Tuna ayağa kalktı, arkasından da ben. Birlikte servisten inmiştik. O önden ilerlerken benim önümü Begüm kesti. "Günaydın" dedi. Bende "Günaydın "diye karşılık verdiğimde beklemeden "Aynı servislemi gidip geliyosunuz? " diye sorduğunda "Evet," dedim. Dün ki yemekte olanları anlatmalımıydım emin olamadım çünkü Begümün bu çocuğa karşı hisleri olabilirdi ve Begüm aşırı derecede kıskanç birisi. "Hım" diyerek bakışlarını yere eğdiğinde "Hadi gidelim " dedim.
Sınıfa girdik, bizim sıramızın hemen önümüzde ki sırada Anıl'ın oturduğunu görünce olduğum yerde durakaldım.Uzun anlını kapatan saçlarını kestirmişti. Benimle birlikte Begümde durmuştu.Saclarını çok severdi. Saçlarını kestirdiğine mi yoksa bizim sınıfta oldugunamı şaşırıyım diye düşünürken, "Benim gördügümü sende görüyor musun? " dedi Begüm benimle birlikte uzaylı görmüş gibi Anıla bakarak. Anılın gözleri bizi buldu. "Malesef evet "Dedim.
Hala Anıl ile bakışırken arkasındaki sıramıza geçtik. Anıl arkasını dönerek "Günaydın " dedi. Begüm ile ikimiz aynı anda "Günaydın" diyerek karşılık verdik. Tuna ile Mete sınıfa girdiğinde Tuna'nın gözlerı kısa bir süreliğine Bana ve Anıla gelmişti.
Öğretmenler zili çaldığında ögretmen sınıfa girmişti.Ders felsefe idi. Hoca yoklamayı alırken gözü Anıla takıldı. "Yeni misin oğlum sen? " diye sorduğunda "Bu sınıfta yeniyim hocam, önceden 12/F deydim"diyerek karsilik verdi Anıl. Tunanın gözleri Anıldaydı.
Diger ders kimyaydı yani labaratuvara geçecektik. Herkes masasına geçtiğinde hoca içeri girdi. Kısa bir yoklama fasından sonra, "Evet arkadaşlar, bugün sizi ikişerli gruplara ayıracağım ve vereceğim konu hakkında araştırma yaparak bana getireceksiniz ve eşlendiğiniz kişi ile birlikte oturacaksınız" dedikten sonra boş bir kağıt isteyerek grupları oluşturmaya başladı.
Begüm ile Tuna eşlenmişti.Begüm yerinden usulca kalkarak Mete ile yer değiştirdi. Begüm'ün mutluluğu gözlerinden anlaşılıyordu.Mete yanıma oturup yayıldı ve "Selam sarışın "diyerek göz kırptı. Yapmacık bir gülümsemem ile karşılık verdiğimde göz devirerek önüme döndüm. Sıra bana geldiğinde "Alya ile Anıl " dedi hoca sesli bir şekilde "Ciddi olamazsın! "Dedim sadece benim duyabileceğim bir ses tonunda. Oflayarak yerimden kalktım ve Anılın yanına geçtim. Yüzüne bakmamıştım.Begüme baktığımda Tuna ile birşeyler konuşmaya çalışıyordu ama Tuna pek oralı olmuyordu. Tuna'nın gözleri arada sırada beni buluyordu. "Böyle daha ne kadar devam edeceğiz? " diye sordu Anıl. Cevap vermedim. "Bak Alya, " dedi yanıma yaklaşarak. "Seni seviyorum, hala neden anlamak istemiyorsun. Sana içmiştim diyorum, bilincim yerinde değildi. Yoksa o kızın suratına bile bakmazdım, biliyorsun. Lütfen be prensesim affet beni. " dedi. "Anıl, lütfen. " diyerek konuyu kapatmaya çalıştım. "İnanmıyorsun demi, bi eşeklik yaptım kabul ama böyle davranma, muhtaç olduğum o deniz gözlerini ayırma benden, " dedi. Ona döndüm ve direk gözlerinin içine baktım. "Bir kez yapmadın o eşekliği, her yapışında affettim 1 değil 2 değil bu. Uzun süre sonra bunuda saymayı bıraktım artık, ama o son gördüğüm manzara saymamı bitirmeme yardımcı oldu. " dediğimde ümidi kesmişti artık. Usulca önüne döndü ve kafasını masaya koydu. Ve ders boyunca öyle kaldı.
Anıl ile tartışırken Tuna bizi izlemişti.
Ders boyunca hoca yapacağımız ödevler hakkında bilgi vermişti. Yani okul çıkışı Anıl ile araştırma yapmak için kütüphaneye gitmemiz gerekecekti. Ders boyunca Begüm Tuna ile konuşmaya çalışmıştı. Ama Tuna pek pas veriyor gibi durmuyordu.
Zil çaldığında Anılın kafası hala sıradaydı. Çantamı toparlarken Begüm yanıma geldi ve sınıfa doğru ilerlerken "İnanmıyorum Tuna ile eşleştim. " dedi heyecanla.Gözleri parlıyordu, sanırım bu çocuğa karşı boş değildi. "Sen hayırdır, hani bu çocuğa karşı bir şey hissetmiyordun." dedim imalı bir tonda. "Bilmiyorum, her zaman onun yanında olmayı istemem ve onun yanında rahat ve iyi hissetmem normal mi? " diye sordu tek kaşını kaldırarak.Şaşırmış bir şekilde yerimde durdum ve "Ciddi olamazsın, ne çabuk. " dedim şaşkınlığımı belli eden bir tonda. Begüm kıskanç olduğu kadar, kendini çabuk kaptıran bir insandır.Yürümeye devam ettiğimizde "Şey.. " dedi aniden durarak. Bir yandanda eliyle oynuyordu ve gözleri elindeydi. "Yine naptın? " diyerek göz devirdiğimde, "Sanırım birazcık onu ödev için evime davet etmiş olabilirim.Ama ilk başta Şehir'in kütüphanesine gidiceğiz. " dedi. "Şaşırmadım ve bir şey demiycem sadece, aferin." dedim göz devirerek.Çok çabuk kendini kaptırmasını geçtim düşünmeden de hareket ediyordu.
Sınıfa geçtiğimizde en son Anıl girmişti. Durgun bir şekilde usulca önümdeki yerine oturdu ve masaya ritim tutmaya başladı. Arkadan kulağına doğru uzanarak "Anıl, "dedim. Yüzünü bana doğru döndüğünde yüzlerimiz çok yakındı. Gözleri ilk dudaklarıma kaydı ama hemen düzelterek gözlerime çevirdi bakışlarını. "Efendim, " dedi. Sıcak nefesi suratıma çarpmıştı, " Okul çıkışı şehir'in kütüphanesine gidelim mi ödev için? " dediğimde "Okulun kütüphanesinin nesi varmış, " dedi. "Saat 5'te kapatıyolar ve bizim işimiz 5'e kadar bitmez ayrıca kütüphaneye vermem gereken bir kitap var. " "İyi tamam" dedi ve önüne döndü. Yerime oturduğumda gözüm Tunaya takıldı ve gözlerimiz birleşti.
Her zamanki gibi diğer dersler sıkıcı geçmişti.Bazı dersleri uyuyarak, bazılarını dinleyerek ve bazılarında ise Begüm ile dersi kaynatarak geçirmiştik.
Sonunda son dersin özgürlük zili de çaldı. Bakalım bu gün nasıl bir son bekliyor bizi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığımdaki Sen
Teen Fiction"Siyah çünkü onda buluyorum kendimi, yaşama sebebimi, hayat felsefemi. İşte siyah bu demek bazıları için karanlık bazıları için Aydınlık demek..."