Kütüphane #7

84 15 0
                                    

Bölüm Şarkısı:
James Arthur - Recovery

   Gök gürültüsü ile gözlerimi açtım. Gözlerimi açtığım zaman tekrar gök ihtişamı ile gürledi. Kafamı yastıktan hafifçe kaldırarak yatağımın hemen yanındaki camdan dışarıya baktığımda yağmurun şiddetle yağdığını gördüm. Karanlık hava bir kez daha ihtişamı ile gürlediğinde hava sanki sabahmış gibi aydınlanmıştı.

  Gök gütülüsü'nün sesi beni korkuturdu.Küçüklüğümden kalma bir anım yoktu ama kendimi bildim bileli bu sesten korkmuştum.Sanki hemen önüme düşecekmiş gibi olurdum, eğer yanlızsam asla uyuyamaz ve ürperirdim. Ayağa kalkıp hızlı adımlar ile ışığı açmaya çalıştığımda ışıkların gittiğini anladım. Elim ayağım titremeye başlamıştı bile. Yatağa geçerek, iki duvarın birleştiği köşeye geçtim bacaklarımı kendime çektim ve üstümede yorganı aldım. Gök tekrar gürlediğinde duvara elimden geldiği kadar sinmiştim. Bu korkuya engel olamıyordum. Gök tekrar gürledi,  Tekrar ve tekrar. Artık elim ayağım titriyordu. Kafamı çoktan bacaklarımın arasına alarak yorganı üstüme çekmiştim. 

   Kapının aniden açılması ile kafamı yorganın içinden çıkardım. Annem endişeli bir tonla "Alya, " diye dalmıştı odaya. Köşede küçülmüş beni göründe hızla yanıma geldi "Alya, iyimisin kızım? " dedi beni kollarının arasına aralarak. Dolmuş gözlerimi annemin sarılması ile serbest bıraktım. "Taman geçti canım" dedi annem saçlarımı okşayarak. Bir süre hıçkırarak ağladıktan sonra hıçkırıklar kendini iç  çekişlere bırakmıştı ve gözlerimi kapatmıştım.  Bu süre boyunca annem saçımı okşamış ve hiç konuşmamıştı.

~~~~

  Sabah alarmım çaldığında annemin göğüsünde uyuyordum. Annem kollarını bana dolamıştı.  Fafifçe yataktan doğrulmaya çalıştığımda annem gözlerini aralıyarak "İyimisin bebeğim? " diye durumumu sormuştu. Akan burnumu çekerek "Evet " diye sırıttım. "Tamam bebeğim " dedikten sonra uzanarak anlımı öptü ve "sen hazırlana dur, bende sana sandviç hazırlıyım yolda yersin" dedi ve yataktan kalkıp odadan çıktı.

Lovoboya girerek rutin işerimi hallettikten sonra saçlarımı maşa yaptım. Dolaptan mavi kareli bir gömlek çıkarttım. İçine gri bisiklet yaka uzun bir t-shirt geçirdim ve gömleği üstüne giydim. Altına ise siyah tayt. Kapıdan çıkarak merdibenlerden aşağıya indim. Mutfağa girdiğimde annrm sandviçin son rütuşlarını yapıyordu. Servisin korna sesini duyduktan sonra annem kese kağıdına sandviçi koydu ve bana uzattı. Kese kağıdını alarak annemi öptüm ve ayakkabılığa doğru ilerledim. Bir değişiklik yaparak boğazlı siyah spor ayakkabıları giydim,  annemi de öperek dışarı çıktım.

  Servise bindiğimde Tuna yine telefonuyla uğraşıyordu ve her zaman ki gibi benim yanımdaki yerine geçmişti. Üstünde beyaz bisiklet yaka üst tarafında kuru kafalar olan bir t-shirt giymişti. Yanına geçtiğimde kafasını telefonundan kaldırdı "Günaydın" dedim sırıtarak. "Günaydın" dedi ama suratıma bile bakmadan kafasını tekrar telefonuna indirdi. Kaşlarım istemsizce çatılmıştı. Önüme döndüm ve dışarıyı izlemeye başladım.

  Servis bilmediğim bir evin önünde durduğunda içeriye Meyra girdi."Ciddi misin? " diyerek göz devirdiğimde Tuna direk Meyraya bakıyordu. Rahatsız olmuşa bemziyordu. Dudaklarını birbirine bastırarak telefonuna geri döndüğünde Meyra kaşlarını çatmış Tuna ile bana bakıyordu. Bize doğru ilerledi ve tam arkamızdaki yere oturdu.

  Yolculuk boyunca Tuna hiç konuşmamıştı benimle.Oysa ki ilk geldiği zamanlarda günlük gülerek ve sohbet ederk geçirirdik. En sonunda dayanamıyarak "Tuna? " desim oma dönerek. "Hı? " dedi kafasını kaldırmadan. "Allah aşkına bana bakatmısın bi, " dedim isyankar bir sesle. Meyra'nın bizi izlediğine adım gibi emindim.Ağır adımlar ile kafasını kaldırarak mavi gözleri ile gözümün içine baktı "Efendim" dedi. Gözleri çok güzeldi, aralarında koyu mavi ve kahverengiler de vardı. "Neden bir anda bana bu kadar soğuk davranmaya başladın? Gördüğün yerde gülerek yanıma gelirdin şimdi ise 'Günaydın' dediğimde yüzüme bakmaya bile tenezzül eymiyosun. " dedim. "Soğuk davranmıyorum. " dedi düz bir surat ve sesle. "Bu davranmamış halin mi? Hah güleyimde boşa gitmesin bari" dedim ve kollarımı önümde bağlayarak önüme döndüm. "Bakışlarını yan profilimde hissedebiliyordum. "Gidip şikayetini neden her an yüzüme yumruğu indirecekmiş gibi bakan sevgiline etmiyorsun. " dedi iğneleyici bir tonda. "Sevgilim mi? İyi de benim sevgilim yok ki " dedim ona dönerek. "Ne demek yok. " dedi şaşırmış bir şekide suratıma bakarak. "Bildiğin yok. Anıldan bahsediyorsan kısa süre önce ayrıldık. " dedim hala gözlerimiz kesişirken. "Anladım. " dedi dişlerini sıkarak önüne döndüğünde. Başka bir şey konuşmamıştık.

  Sevis okula geldiğinde Meyra hızlıca çekip gitmişti. Tuna ile servisten indikten sonra o Metelerin yanına ayrıldı. Ben ise sınıfa doğru paytak adımlar ile ilerliyordum. Sınıfa girdiğimde Anıl kafasını kaldırarak " Günaydın  prenses, " dedi sırıtarak. O sırada da Tuna ile Mete girmişti sınıfa. "Günaydın" dedim sırıtarak. Anıl Begümün yerinde oturuyordu. Çantamı yerine koyarak " Begüm nerde" dedim kaşlarımı çatarak. Tam o sırada da Begüm elinde bir kutu browni ile sınıfa girdi. Ağzım açık bir şekilde elindeki brownilere bakarken "Konko kosoro bokma,  bo koto brownoyle tehtot etto" demeye çalıştı  ağzındaki browni ile. Begüme uzaylıyla akşam yatağını basıcam ve parti yapıcaz bakışı attım. Umarım anlamıştır. Begüm, ben bir şey yapmadım der gibi elini havada salladığında usulca yerine geçti.

   Meyra sınıfa girdiğinde ilk Tunaya sonra da ben ve Anıla bakmıştı. Begümün yerine kasıla kasıla geçti.

Dersin ortalarında "Sen şu Tuna denen çocukla nerden tanışıyorsun? " diye sordu rahatsız bir tavırla. "Okula ilk geldiğinde serviste tanışmıştık. İyi çocuk aslında tanısan seversin" dedim gülümseyerek. "Hı hı ne demessin. " dedi gözlerini Tunaya dikerek. Tuna hocayı dinliyordu. Aslında Anıla bir şans daha verebilirdim. Onunla eski günlerimiz aklıma geldiğinde onu özlediğimi farkediyordum.

   Diğer derslerde Anıl ile sohbet ederk geçirmiştik.

  Zil çaldığında Meyra arkasını dönerek Anıla " Anıııl" dedi ı harfini uzatarak. "Efendim" dedi Anıl. " Bu gün kütüphanede bir ödevime yardım edermisin, bilgisayarla aram pek iyi değildir. Duyduğuma göre sen bilgisayardan iyi anlıyomuşsun, " dedi şirin olmaya çalışarak. Ağzım açık ve iğrenmiş bir şekilde Meyraya bakakalmıştım. Begüm de benimle aynı yüz ifadesi ile Meyra ya bakıyordu. "Iı, şey " dedi Anıl bir bana bir Meyraya bakarak. İkilemde kalmış gibiydi. "Lütfeeeen" dedi.  bu sefer de e farfini uzatmıştı. Cidden bu kızdan hıcık kapıyordum. "Şey tamam o zaman " dedi Anıl kafasını kaşıyarak. Gözüm Tunaya kaydığında bizim masayı kaşları çatık bir şekilde izlediğini gördüm.

   Diğer ders hoca vardı ama ders işlemiyordu. Telefonda bir şeyle uğraşırken Anıl'ın beni izlediğini hissetmiştim. Ona döndüğümde hislerimde yanılmadığımı anlamıştı. "Ne var?  Ne bakıyorsun öyle. " dedim sırıtarak. "Çok güzelsin. " dedi aniden. Nutkum tutulmuştu. İşte bunu beklemiyordum. "Alya,  bana bir şans daha ver gözünü seviyim. Seni seviyorum" dedi ve ellerimi tuttu. Tuna kaşları çatık bir şekilde bizi izliyordu. Tuna ile gözlerimiz buluştuğunda donup kalmıştım. Çünkü anlamını çözemediğim bir çok sır var gibiydi. Her bakışında bir anlam yüklüydü sanki.

Gözlerimi Tunadan ayırarak Anıla tekrar döndüğümde gözüne bakmadan " Düşünücem" desim. Yüzüne renk gelmişti resmen. "En azında reddetmedin" dedi ve sırıttı. Tunaya geri döndüğümde elindeki kalem ile masaya ritim tutuyordu.

Okul çıkışı Anıl Meyra ile yanımızdan ayrıldığında Begüme olan biteni anlatmıştım. "Hayırlısı " dedi sırıtarak ve Tunanın arkasından gitti ders hakkında komuşmak bahanesiyle. Çantamı toplayarak dışarı çıktım.

Anıl:

Meyra yapacağı araştırma hakkında konuşurken kütüphaneye inmiştik bile. Boş bir bilgisayarın başına geçtikten sonra bilgisayarı açtım ve araştırma yapmaya başladık. Meyra gittikçe yaklaşatak "Anıl? " dedi nefesi yanağıma çarpmıştı. Ona bakmadan "Efendim" dediğimde "Benim canım sıkıldıı" dedi. "Az kaldı zaten biter birazdan"dedim. "Allah aşkına bana bakarmısın? " Dedi ve çenemden tutarak ona dönmeye zorladı. Suratımız çok yakındı birbirine. Istemsizce gözlerim dudaklarına kaydı. Bakışlarımı hemen toparlayıp tekrar gözüne çılardığımda, onun gözleri dudaklarımdaydı. Bu işin sonu pek iyiye gitmiyor gibi görünüyordu. Yavaşça yaklaşmaya başladığında nedenini bilmediğim bir sebepten dolayı kitlenip kalmıştım. Sanki biri iple bağlamıştı beni. Burunlarımız birbirine değdiğinde gözlerini kapattı ve üst dudağını iki dudağımın arasına yerleştirdi. O sırada istemsizce benimde gözlerim kapanmışti. Öpmesi şehvetlenirken bende karşılık vermeye başlamıştım. Kütüphane kapısı'nın açılma sesi ile kafasını aniden çekti ve "Yardım ettiğin için teşekkür ederim, Anıl. " dedi ve göz kırparak gitti. İnleyerek kafamı bilgisayar masasına vurduğumda yaptığım mallığı düşündüm. Daha yeni Alya ile barışmaya başlamıştık. Off, lanet olsun.

Karanlığımdaki SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin