1

2.6K 232 81
                                    

''Hyung!'' Kapıyı bağırarak yumruklamaya devam ediyordum. Fakat her ne kadar kapıyı tekmelesem, yumruklasam da kapıyı kimse açmamıştı. Birinin beni takip ettiğine emindim. Resmen deli gibi hissediyordum. Hala o kişinin beni izlediğine de emindim. Derin bir iç çekip titreyen bedenimi arkaya çevirdim. Belki... o kişiyle yüz yüze gelebilirdim. Sonuç ne olursa olsun beni takip edip izleyen bu kişinin kim olduğunu öğrenmek istiyordum.

Fakat arkamı döndüğümde kimse yoktu. Rüzgarın etkisiyle sallanan yaprakların hışırtısı ve gece olduğu için ışıkları yanmayan binalardan başka bir şey yoktu. Hayır, hayır. Emindim. Arkamda birinin olduğuna emindim.

Birinin ağlama sesini duyduğumda başımı yana çevirmiştim. Sokak lambasının altına oturmuş bacaklarını karnına kadar çekmiş ağlayan küçük kızı görmemle birlikte sertçe yutkundum. Bu içimdeki duygu merak ve korkudan başka bir şey değildi. Adımlarımı oraya doğru yönlendirip yönlendirmemekte kararsızdım.

Yavaş ve sessiz olmaya özen göstererek hıçkırıklarla ağlayan kıza yaklaşmaya başladım. Her adım atışımda kalbimin de korkudan hızlandığını hissedebiliyordum. Kızın omzuna elimi koymak üzereyken birden biri beni geri çekmişti. Ne olduğunu kavrayamadan yere düşmemle birlikte bacağıma giren ağrı bir olmuştu. Acıyla yerde kıvrınırken beni geri çeken kişiye bakmam için başımı uzattım. Bu beklemediğim bir şeydi. Beni iten beyaz maskeli adamdı.

Küçük kıza baktığımda orada hiçbir şey olmadığını gördüm. Bu sefer delirdiğime inanıyordum. Az önce burada hıçkırarak ağlayan bir kız vardı. Şimdi ise orada kimse yoktu. Bu nasıl olabilirdi?

Başımı yeniden beyaz maskeli adama çevirdim. Dizlerinin üzerinde çöktü ve çenemden tutup suratımı inceledi. Sadece gözleri açıktaydı. Bu yüzden yüzümü incelediğini görebiliyordum. Daha sonra bakışları bacağıma indi. Ağrıyan yere dokunmasıyla bir anda ağzımdan acıyla bir inleme çıktı. Tepkimi görmek için yüzüme yeniden baktı.

''İyi misin?'' Duyduğum kalın sesle adeta kanım donmuştu. Sesi nedense çok sert ve soğuk gelmişti.

Sertçe yutkundum. Ne cevap vermem gerektiğini bilmiyordum. Tereddütle başımı aşağı yukarı salladım.

Gözlerinin kısılmasıyla gülümsediğini anlamıştım. Hala ürkütücü gözüktüğünü söyleyebilirdim. Maskesini çıkarmak için eli maskesine gitmişti. Merak ve biraz da korkuyla onun hareketlerini izliyordum. Tam çıkarıyordu ki birinin seslendiğini duydum.

''Jimin! Jimin hadi uyan!'' Tanıdık sesle ve beni sarsan elle gözlerimi hızlıca açtım. Seokjin hyung bir anda benim böyle tepki vermemi beklemiyor olacak ki kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. Başını hafifçe aşağı eğdi ve elini destek olmak istediğini belli etmek için omzuma koydu. ''İyi misin?''

Sorduğu soruya karşılık gülümsedim ve başımı aşağı yukarı salladım. O da gülümsedikten sonra elini omzumdan çekti ve konuşmaya devam etti.

''Hani evimize taşınacak olan şu iki kişiden bahsetmiştim ya,'' Dediğini dikkatle dinliyordum. Devam etmesi için ona bakarken bakışları cama kaydı. Niye oraya baktığını anlayamamıştım fakat bu bana gece olanları hatırlatmıştı. Tüylerimin ürperdiğini hala hissedebiliyordum. ''Bugün gelecekler.''

Bugün mü? Eve taşınan bu iki kişiden daha dün haberim olmuşken bu da neyin nesiydi?

Seokjin hyung, Hoseok hyung, Namjoon hyung ve Yoongi hyungla birlikte aynı evde yaşıyordum. Dördüyle lise yıllarından beri arkadaştık. Aynı üniversiteyi kazanana kadar canımız çıkmıştı ve en sonunda hep birlikte ayrı bir eve çıkmak istemiştik. Evdeki en küçük bendim. Evimize taşınacak olan iki kişinin biri benim yaşımda diğerinin benden küçük olduğunu öğrenmiştim. Yani evdeki küçük olma rolünü başka birisi üstlenecekti.

save me, vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin