3

1.7K 220 78
                                    

''Hyung!'' Jungkook mızmızlanarak arkamdan geliyordu. Az önce dediği şey yüzünden onu takmaya niyetim yoktu. Şaka yaptığını biliyordum çünkü onu söylerken ki ses tonunu fark etmiştim. Ne kadar şaka olursa olsun biz daha yeni tanışmıştık. Nasıl şakaları kaldıracağımı bilmeden şaka yapmamalıydı! Aslında... şaka yaptığını söylememişti. Ben öyle düşünüyordum. Şaka yapmış olmalıydı, değil mi?

Marketin içinde arkamdan gelen Jungkook'la bir o yöne bir bu yöne gidip geliyorduk. Sinirden neleri alacağımızı unutup, bazı malzemelerin önünden bile geçmiştim.

Markette reyonlar arasında ilerlemeye devam ederken Jungkook'un kolumu tutmasıyla durup ona baktım. ''Hyung, kötü bir şey mi dedim ki?'' Sonlara doğru sevimli gözükmeye çalışmak adına sesini inceltmesine sert ifademin yumuşamaya başladığını hissettim. Hayır, bu sevimliliğine aldanmamalıydım.

Gülerek omzundan hafifçe ittiğimde o da güldü. ''Oh, gülüyorsun!''

Verdiği tepkiye, yüzümdeki gülümseme daha da genişlerken konuşmaya devam etti. ''Hyung, cidden yanımızda gergin olmamalısın.''

''Doğruyu söylemek gerekirse Taehyung beni geriyor.'' Dudağımı büzerek söylediğimde Jungkook kağıtta yazan bir malzemeyi görmüş olacak ki, parmak uçlarında yükselip almıştı. Daha sonrasında dediğime kaşlarını kaldırarak tepkisini gösterdi.

''Taehyung hyungla ilk başlarda ben de pek iyi anlaşamadım. Ama şimdi en iyi arkadaşım o.'' Gülümsedi ve gözleriyle atıştırmalıkları taradı. ''Merak etme, bir süre sonra iyi anlaşırsınız.''

''Umarım dediğin gibi olur.'' Kendi kendime kısık bir sesle mırıldandım. Benim de, kağıtta yazan malzemelerden birini görmemle adımlarımı o reyona yönlendirdim. Malzemeyi Jungkook'un tuttuğu sepetin içine bıraktım.

''Hyung, bitmedi mi?'' Gözleriyle kağıdı işaret ettiğinde bir kağıda bir sepete baktım.

''Bitti.'' Dediğimi duyunca mutlulukla güldü.

''Lütfen artık buradan çıkabilir miyiz?''

''Aldıklarımızı kasadan geçirdikten sonra, evet.''

Ben önde Jungkook arkamda kasaya doğru ilerledik. Jungkook sepetin içindeki yiyecek ve içecekleri yerleştirirken yardım ettim. Aldığımız şeylerin parasını ödedikten sonra Jungkook aldıklarımı poşete koyuyor, ben ise sepeti diğer sepetlerin yanına koymaya gidiyordum. O sırada gözlerim cam kapıya kayınca öylece dikilmiş bana bakan kişiyi görmemle vücudum kaskatı kesilmişti.

Şu sıralar başıma resmen bela olmuştu. Korkudan nefesimin kesildiğini hissedebiliyordum. Yüzündeki o iğrenç sırıtışı gördüğümde arkama dönüp ona bakmaktan vazgeçtim. Jungkook yanımdaydı ve biri yanımdayken beni rahatsız edemezdi, öyle değil mi?

''Jimin hyung, yardım edebilir misin?'' Jungkook'un sesini duymamla bakışlarımı ona çevirdim. İki poşeti eline almış, diğer iki poşeti de benim almam için bekliyordu. Üzerimdeki gerginliği atmaya çalışarak gülümsedim ve başımı sallayarak iki poşeti de aldım.

İkimiz de marketten çıkarken onunla göz göze gelmiştim. Onu artık görmeye tahammül edemiyordum. Niye peşimi bırakmıyordu? Ondan rahatsız olduğumu bile bile, hatta rahatsız olmamdan keyif alırcasına karşıma çıkmaya devam ediyordu. Bahsettiğim kişi üniversiteye başladığımdan beri peşimi bırakmayan sapık herifin tekiydi. Beni rahatsız ediyordu ve birkaç kez polise gitmiş olmama rağmen, artık onlara ne yalanlar attıysa bir şey olmadan geri dönüyordu.

Ayrıca... Geçen gece gördüğüm o maskeli adamın, bu herif olma ihtimali var mıydı? Çünkü o çıkarsa cidden şaşırmamı geretirecek bir durum olmayacaktı. Sonuçta evimi biliyordu ve beni gecenin bir yarısı dahi rahatsız etmekten memnun olurdu.

''Nereye daldın?'' Düşüncelerimden ayrılmamı sağlayan Jungkook'un sesi olmuştu. Şaşkın bakışlarımı ona çevirdim.

''Hm?'' Jungkook'a cevap vermeme rağmen gözlerim hâlâ o iğrenç herif in üstündeydi çünkü bana bakarken bir yandan da sırıtıyordu. Jungkook nereye baktığımı takip edip o da, o herife baktığında, her ne kadar iki elimde poşet olsa da Jungkook'un kolunu tutup onu çekiştirmeye çalıştım. Ellerimde poşet varken onu çekiştirmeye çalışmak pek de kolay olmamıştı.

''Boşver onu, gidelim.'' Jungkook, adama ters bakışlarını atarken onu kolundan çekiştirmeye devam ediyordum. Belli ki, o bile bakışlarından rahatsız olmuştu.

''Neden sana öyle bakıyor?'' Jungkook'un az önceki neşeli halinden eser yoktu. Surat ifadesi ciddileşmiş ve kaşlarını çatmıştı. ''Tek bakışta, sorunu olduğunu söyleyebilirim.''

Son dediğine gülmemek için kendimi zor tuttum. Bana bakınca bakışları yumuşadı ve gülümsedi. Fakat aklına bir şey gelmiş gibi oldu ve yeniden ciddileşti. ''Seni rahatsız mı ediyor?''

''Boşver dedim Jungkook... Eve gidebilir miyiz artık?'' Yalan söylemek istemiyordum, ayrıca cevaplamak da istemiyordum. Bu yüzden boşver demeyi tercih etmiştim. Yeniden yürümeye başlamıştık. Jungkook yanımda adımlarını atarken Taehyung'la ilgili bir şeyler mırıldandığını duymuştum. Anlamamıştım ve umursamamaya da çalıştım.

Yol boyunca ikimiz de konuşmamayı seçmiştik. Aramızdaki sessizliği bozan, yürüdükçe poşetten gelen sesler olmuştu. En sonunda eve vardığımızda herkesin oturma odasında koltuklara oturmuş bir şeyler konuştuklarını görmüştük. Oturma odasına gitmeden önce Jungkook'la birlikte elimizdeki poşetleri mutfağa götürüp tezgahın üzerine koyduk. Ardından biz de oturma odasına geçtik.

''Sonunda gelebildiniz.'' Hoseok hyung koltukta geriye yaslanmış kollarını önünde birleştirmiş bir şekilde oturuyordu. Gülümseyerek heyecanla konuştu. ''Hadi konuşmaya siz de katılın!''

''Konu ne?'' Karşımda Taehyung ve Jungkook oturuyorken, hele ki şuan Taehyung bana bakıyorken rahat olmam pek mümkün değildi. Neden bana baktığını da bilmiyordum. Bugün bakışlarına o kadar maruz kalmıştım ki...

''Konu yok. Birbirimize sorular soruyoruz.'' Yoongi hyungun sesini duyduğumda bakışlarımı Taehyung'dan çekip yanımda oturan Yoongi hyunga çevirdim. Başımı aşağı yukarı salladım ve konuşmalarını bekledim.

''O zaman benim Jimin hyunga sorum olacak.'' Jungkook konuştuğunda ne soracağını az çok tahmin edebiliyordum. Yine de içimden, tahmin ettiğim soruyu sormaması için dua ediyordum. ''O adam da kimdi?''

Tahmin ettiğim ve korktuğum soruyu duyduğumda nefesimi tuttum. Bu konunun diğerlerinin yanında açılmasını istemiyordum. Fakat Jungkook soruyu sorduğuna göre diğerleri de muhtemelen benim cevap vermemi bekliyordu. Tuttuğum nefesimi dışarı üfledim. ''Cevap vermeme gibi bir seçeneğim var mı?''

''Burada sorulan, sadece iki soruya cevap vermeme hakkın var.'' Hoseok hyungun dediğini duyar duymaz konuştum.

''Bu soruyu cevapsız bırakacağım.'' Jungkook'a baktığımda parmaklarını ritimli bir şekilde bacağına vurup bana bakıyordu. Sorduğu soruyu cevapsız bırakmama sinirlenmiş olmalıydı.

''Aynı zamanda benim de Taehyung'a bir sorum olacak.'' Sorduğum soruyla birlikte ortamın ciddileştiğini hissettim. Taehyung soğuk bakışlarını benimkilerle buluşturdu ve kollarını önünde bağlayarak sorumu beklemeye başladı. Şu an kendimi gergin hissetmiyordum. Aksine, soracağım soruyla vereceği tepkiyi merak ediyordum. Dudaklarımı araladım ve soracağım sorunun dudaklarımın arasından çıkmasına izin verdim. ''Maskeli adam sen misin?''

save me, vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin