20. bölüm - Yeryüzünün gökyüzü

59 3 0
                                    

Toprak'ın kanseri hakkında yanlış bilgi vermiş olabilirim. Baya bir araştırdım ama bazı yerleri benim hayal ürünüm sanırım.

Yeni bölümü yazdım ama okumadım. Yazım yanlışı olabilir yani.

Multimedia; Bulut ve Toprak'ın ruhu.

Φ¤Φ¤Φ¤Φ

Bir üniversite hocası sınıfta ki tahtaya kocaman harflerle bir rakamı yazmış ve; "Bakın bu karakterdir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey..." Daha sonra birin yanına sıfır yazmış. "Bu ise başarıdır. Başarılı bir karakter biri on yapar." Sonra bir sıfır daha yazmış. "Bu ise tecrübedir, on iken yüz olursunuz." sıfırlar böyle uzayıp gidiyor; yetenek, disiplin, sevgi... Eklenen her yeni sıfırın kişiliği on kat arttırdığını anlatır hoca. Sonra eline silgiyi alır ve en baştaki biri siler. Geriye bir sürü sıfır kalır... Ve şöyle der; "Karakteriniz yoksa öbürleri hiçtir."

Bunu okuduğumda anlamlı gelmişti fakat tecrübe sahibi olunca insan... Bir başka geliyor şimdi kulağıma. Çok daha anlamlı.

Çok, Çok anlamlı...

Banyoda olanlardan sonra, Bulut'la, hastaneye gitme karar vermiştik. Bu yüzden, Siyah pantolon, üzerine de beyaz ve sade bir tişört giymiştim. Ne olur, Ne olmaz diye yanıma kot ceketimi alıp odadan çıkmaya hazırlanıyorken gözüme makyaj malzemelerim çarptı.

Uzun zamandır makyaj yapmıyordum. 'Babaannen de senin gibi, Toprak. Senin gibi, makyaj yapmıyor.' Beni gaza getirmeye çalışan iç sesime lanet çektikten sonra elime rimelimi aldım. Yaklaşık olarak iki dakika sonra rimel işimi bitirebilmiştim. Ellerim bordo rujuma gidince, dudaklarımı bordoyla süsledim. Sanki Bulut'dan önce kirliydi bu dudaklar, o öperek temizledi.

Sanki... Sanki Bulut beni temizledi.

Ve sanki... Sanki son bir kaç haftam.

Kafamı hızlıca sağa-sola sallayıp kendime gelmeye çalıştım.

'Ölmeyeceksin,' demişti Bulut. Ölmeyecektim.

Başımı tavana kaldırıp gözlerimi kapattım. Ne olur, diye geçirdim içimden. Ne olur biraz daha yaşayayım, tanrım. Yaradansın sen, ölmemi engellersin, Ne olur... Ne olur, ölmeyeyim, henüz değil... Daha Çok erken. Bulut'u biraz daha yaşamam lazımdı. Daha çok erkendi.

Mesela, Hiç onu yataktan atmamıştım. Hiç sabahlara kadar sevişmemiştik, vücudumuzu tanımamıştık. Ona kızıp en uzak olan yere, mutfağa, gitmemiştim. Bebeğimiz olunca adını Uzay koymak için kavga etmemiştik. Gece bebek ağlayınca onu "kalk çocuğuna bak," diye uyandırmamıştım. O bakmak istemedi diye avazım çıktığı kadar bağırarak küfür etmemiştim.

Bunları henüz yapmamıştık. Bunları yapmadan ölmek istemiyordum.

Derin bir nefes alıp odadan çıktım. Bulut çoktan hazırlanmış, merdivene yaslanmış beni bekliyordu. Ama öyle bir dalmıştı ki benim çıktığımı fark etmemişti. Muhtemelen hastanede olacakları düşünüyordu. Yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Biraz daha yaklaşınca beni fark etti, gülümsedi. Ellerim istemsizce yanağına gidince, Bunu bekliyormuş gibi gözlerini kapattı.

Huzuru Bende arıyordu, Benim kendime bile yararım yoktu ki...

Birden ona doğru çekilince bir yapboz misali bir olduk. Kollarım omuzlarını sardı bu sefer. Onun kolları ise başımdaydı, saçlarımı okşuyordu.

Yeryüzünün GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin