13. bölüm - "Deniz mektup yazmaz ki."

74 5 0
                                    

Adem elması + köprücük kemiği

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Adem elması + köprücük kemiği...

En sevdiğim ikili.

Neyse uzatmayalım, uzatmayayım.

Size iyi okumalar...

•°•°•

"Lan sıkıldım," diye bağırdım sınıfın ortasında. Sonunda fizik hocasının bakışları beyaz tahta yerine beni buldu. Üstüne kırmızı bir kazak giymişti altındaysa... Oraya hiç girmeyelim. Yeşil kumaş pantolon kaldımı ya?

"Sıkıldıysan kalk tahtaya sözlü yapayım seni, Toprak Dal." Gözlerimi abartılı biçimde devirdim. "Dalsız bir Toprak, Ama yinede sen bilirsin," diye mırıldandım. Bulut duydu sanırım. Elini elimin üstüne koyup destek olmak ister gibi baş parmağıyla elimin üzerinde daireler çizmeye başladı. Sol elimi tutmuştu ve sıranın altında olduğu için kimse görmemişti. Bulut'a baktığımda yüzünde içten bir tebessüm vardı. Ama sikicem ya! Ben gidicem oğlum. Bu tebessümle, sikseler gidemem.

'Gitmen gerekiyor. Unutma bunu, Toprak.' Bu iç sesin işi gücü yok anlaşılan. 'Biliyorum, ama çok güzel gülüyor vicdansız!' Evet, Şuan iç sesimle konuşuyorum. İyi de, benim bu kadar derdin arasında normal kalmam anormal olurdu.

Düşüncelerden sıyrıldım ve karşımda dikilen fizik hocama gözlerimi çevirdim. Oturduğum yerde iyice yayılarak yarım ağız konuşmaya başladım. "Yok ya, İyiyim böyle." gözlerinden ateş fışkırtan emoji varsa, tam şu an bu kadının yüzü gibidir. "Toprak, sınırlarımı zorluyorsun!" Sırıttım. Tam ben 'Daha da zorlamamı istemiyorsan kapa çeneni' diyecekken Bulut'un sesini duydum. "Kapa çeneni hoca!" aşağı-yukarı benim diyeceğim şeyi dediği için dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı. Kadın şok tabi.

Zilin sesini duyunca ayağa kalkıp Bulut'u kolundan tutup çekiştirmeye başladım. "Nereye?" Kolunu daha çok çekince ayağa kalkmak zorunda kaldı. Ayağa kalktığı için koluna girdim ve sınıftan çıktım. "Kantine," diye yanıtladım sorduğu soruyu.

Kantine girdiğimiz gibi gözüme çarpan ilk şey bir kızın yerde oturup ağlaması ve başındaki 3 kızın ona gülmesi oldu. Başımı onaylamazca salladım. Bulut'u çekiştirip olaya yakın bir masaya oturdum ve olayı anlamak için dinlemeye karar verdim.

"Sana kahvem sıcak olsun dedim, Sen buz gibi kahve getirdin."

"Ö-özür dilerim, A-aslı. Ama be-benim suçum yo-yok ki."

'Kız korkudan kekeliyor, git ve yardım et. Ne bekliyorsun, Toprak?' Çılgın iç ses, beni coşturuyor.

"Sen canına mı susadın? Bir de benim suçum yok diyor, ezik!" Sarışın olan konuşmuştu bu sefer. Bu kızı tanıyorum. Sevgilimin altına girmişti yada bardayken onu striptiz yaparken görmüştüm. Her neyse iki şekilde de orospu mu? 'Önde gideni hemde'

Yeryüzünün GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin