"Bir saattir uyuyorsun kalk artık, uykucu," diye homurdanan Bulut'a, gözlerim kapalı olmasaydı gözlerimi devirirdim. "Sus ya, tepemde vır vır yapma," derken gözlerimi milim açmadan bağırdım. Koltukla temasımı yitirince, Bulut'un kollarında olduğumu anladım. Dertleşirken uyuyakalmıştım ve Bulut beni uyandırmak ve koltuktan kaldırmak için elinden geleni yapmıştı. Ama kalkmamıştım, yaşasın kötülük. Ne yapayım yani, koltukta uyumayı seviyordum. Şimdi de kalkmayacağımı anlamış olacak ki, kucağına alıp beni yatağa taşıyordu.
"Eyvallah, " deyip kıkırdadım. Gözlerimi aralamaya çalıştım fakat olmadı. Uyku beni çoktan esir almıştı. Yumuşak bir zemine koyulunca, Bulut'un beni yatağa bıraktığını anladım. Odadaki ışık kapanıp loş bir ışık oluştu. Sanırım gece lambasını açmıştı. "İyi geceler, ufaklık," deyip, beni alnımdan öptü. Seni öptü. Dedi, içimdeki çocuk. "İçimdeki çocuğu ortaya çıkarmayı kes," diye mırıldandım. Gülüşü kulaklarıma dolduğunda farkettim. Sanırım ben bu adamın gülüşüne aşıktım.
Yatağımdaki hareketlilikle gözlerimi açtım. "Hey! Geç ve kendi yatağına yat," diye cırladım. Güldü ve yatakta iyice yayıldı. "Gel, kaldır," dediğinde gözlerimi devirdim. "Bulut, çek git." dediğimde güldü. "Tamam, şakaydı." diyip yataktan kalktı. Arkasından baktığımda odadan çıkmak üzere olduğunu gördüm. "Teşekkürler," diye mırıldandım. Dönüp gülümsedi ve odadan çıktı.
Ondan hoşlanıyorsun. Diye bağırdı iç sesim. Bu iç sesim neden benimle 7/24 uğraşıyordu?
Kafamı yastığa gömdüğüm gibi uyumak bana çok uzaktı. O nedenle gözlerimi kapattım ve kendimi hayal alemine bıraktım. 3 Ay sonrasını hayal ediyordum, 18 olduğum gibi çekip gittiğim o günü. Biletimi bile almıştım, gidecektim. İçimden bir ses 'Gidemeyeceksin...' Diye bağırsada onu umursamadım ve uykunun derin kollarının beni kucaklamasına izin verdim.
~♥~♡~♥~♡
- 1 Hafta sonra...
Matematik dersinde sıkıldığım nadir anlardan birini yaşıyordum. Matematik dersini severdim ama bu kel ve göbekli adam yüzünden sıkılma evresine çoktan geçmiştim. Sıkıntıyla etrafa baktığımda Bulut'un sırıtarak beni izlediğini gördüm.
"Hem yanımda oturuyorsun, hem beni dikizliyorsun," dedim alayla. Gözlerini devirdi. "Dikizlemiyorum ama seni izlememi bu kadar istediği bilseydim..." dediğinde bu kez ben gözlerimi devirdim ve cümlesini kestim. "Beni izlemeni falan istemiyorum. Beni belediye izlesin daha iyi be," diye tısladım. Yüzünü buruşturdu.
"Toprak bu problemi de sen çöz," dedi koca göbekli matematik hocası. Bakışlarımı probleme çevirince harflerle yapılmış dört işlem gördüm. İçimdeki şeytan, beni, 'Kalk ve hocayı göt et.' diye dürtünce dayanamadım ve tahtaya kalktım. Problemi çözmem 1 dakikamı bile almamıştı. Bakışlarımı eserimden alıp hocaya yönelttiğimde yüzünde şaşkınlığın elli tonunu gördüm.
Alayla sırıtarak "Çözemeyeceğimi mi sandın?" dedim. Sınıftan 'ooo' sesleri gelince hoca sinirle masasına oturdu. Sırıtmaya devam ederek yerime oturunca Bulut'un verdiği tepkiye gözlerimi zilyonuncu kez devirdim. "İnek bir ufaklık."
Teneffüs zili çaldığında Bulut'a döndüm ve "Benim karnım çok aç. Git ve bana tost al," diye dalga geçtim. Ellerini kaldırdı ve bana 'nah' hareketi çekti. Ayağa kalkıp kantine gitmek için sınıftan çıktım.
Kantinden tost aldığımda boş bir masa bulup oturdum. Tostumun yarısına gelmiştim ki tanımadığım bir adam karşımda ki sandalyeye oturdu. "Toprak?" dedi emin olmak istercesine. "Evet," dedim ve tostumu yemeye devam ettim. "Seninle bir yere gitmemiz gerek," dedi sanki çok doğal bir şeymiş gibi. Ruhsuz bir kahkaha atarak "Oldu beyefendi," dedim. "Babanla buluşman gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeryüzünün Gökyüzü
أدب نسائيBirbirleriyle lanetlenmiş Toprak ve Bulut'un hikayesi Bulut'un her bir damlası Toprak'a düşünce aşkları kaçınılmaz olur. Duygularını en derine gömmüş olan Toprak, Bulut'un nefesini hissettiği andan itibaren duygularına yenik düşmeyi öğrenmişti. Bu...