uzaya takılmış göz yaşı

12 2 0
                                    

Not not not not;

Uzun zamandır bölüm atmadım çünkü neden atiyim
Şaka şaka
Canım sıkkın moralim bozuk başımdan neler geçti :₺
Tabi siz hiç sormayın kız merve öldün kaldın mı diye kdkwlfldfş

Neyse uzatmıyorum

Bir kaç sorun var yazmamı engelleyen. Somut olsaydı halletmem bu kadar uzun sürmezdi eminim

Kız az üfürtün okutun bana be saçma sapan şeyler yaşıyorum lfeşşfpef
Üzdü bi miktar...

Bölüm kısa oldu ama neysssss

Üç ay sonra.

İzmir, Özdere

Ilık su kumsalı tavaf ederken güneş tüm yakıcılığıyla tepelerindeydi. Bu cümbüşü izliyordu adeta. Dalga geriye doğru kaçınca, bütün olumsuzluklardan kaçmalarını anımsadı Bulut. kaçıp gelmişti. Gelmişlerdi. Yanlız kaldıkları tek yer birbirimizin kalbi olan bu sıcacık tatil köyünde huzur depolamışlardı.

Ucu görünmeyen denize bir kez daha bakıp iç geçirdi. Şu dünyada çektiği dertlerin göstergesi gibiydi şu deniz. Yani, o öyle düşünüyordu. Sonu görünmüyordu ama bilirsin ki sonu vardı o denizin. Sonu gelecekti biliyordu. Çektiği sıkıntıların bir sonu gelecekti. Kötü olan herşeyin sonu gelirdi. Tıpkı güzel şeylerin de sonunun geldiği gibi. Mesela sen, mutlu bir beraberlik yaşadın. Elbet ayrılacaksın, ölüm var. Güzel şeyler son bulur. Kötü şeyler de son bulur. Herşeyin, her defasında, sonu olur.

Toprak ölümden döndükten sonra, herşeye kaldıkları yerden devam edemediler tabii ki. Lakin genç adam artık öğrenmişti kapıyı tıklamaması gerektiğini. O kapıyı açması gerekiyordu, genç kız içeride bileklerini keserken o kapıyı açamazdı. Toprak cümbüş içerisindeyken, Bulut ondan bir adım bekleyemezdi artık. Kadınlar Böyledir. Hep böyleydi. Yaradılışı böyle; bir adım geri gider ama istediği şey iki adım ileri gitmektir. Seni dener. Sen de geriye gidersen hayata küser o kadın. Gülümsemesini bileceksin kadınına. Geçmişte açtığın yaraları güzelce sarmasını öğrenmelisin. Bulut öğrendi. Kaybetme korkusuyla her şeyi öğrendi. İnsanların psikolojisinde, kaybetmeye yaklaşınca veyahut kaybedince değeri artan karşı tarafın. Bu değeri sayıyla kıyaslama yapmak gerekirse, değer artışı bir merdiven gibi yükselir. Ve siz de bilirsiniz ki aşk her zaman bir merdivenin en üst basamağında yer alır.

Aşk.

Sahiden çok garip bir şey değil midir, aşk?

Yıllarca uğruna araştırmalar yapılmış bir şey. Hiç bir şekilde tam olarak anlamı ve neyi ifade ettiği çözülmemiş. Ünlü edebiyatçılar bu yönden bir çok eser öne sürmüştür. Aşkı da çeşitlere ayırabilmişiz. Arkadaş aşkı, doğa aşkı, İlah aşkı, sevgili aşkı... Arkadaş aşkını elimize alırsak masumca şeyler çıkabiliyor. Doğa aşkı da öyle. İlah aşkı dini bir görüş. Gel gelelim sevgili aşkına... Bunu en iyi ben bilirim diyen Bulut; şuan Toprak'ın şezlongda güneşlenirken uyuyakalmasına da aşık oldu. Bir kalbe iki aşk sığdırılabilirmiydi? Asla. Bulut sadece Toprak'ı, Toprak sadece Bulut'u sevebilir. Herkesçe bilinen Leyla ve Mecnun dan örnek verebiliriz bu konuda. Mecnun, Leyla uğruna dağları delip su getirebilecek kadar aşık bir genç adamdı. Ya sonra? Kendini çöllere atıp Allah aşkına bürünmedi mi? Leyla gelince, mecnun onu tanımadı. Kalbine fazla gelirdi iki aşk. Bulut ve Toprak bu yüzden herhangi bir şeyi sevmek istemiyordu. Korkuyorlardı aşkları bitecek diye.

Bitmeyecekti. Bitiremezlerdi. Bitecekse de, son demleri mezarları olurdu. Gerçi... O mezarlar bile birleşik olurdu ya, Neyse.

Bulut, ona huzur veren sesi işitti. Toprak'ın sesini, dünyalara değişemeyeceği o sesi, işittikçe işitesi geldi. "Bulut?" cevap vermedi. Adını sevmişti, Toprağın ağzından duyunca. Bir kez daha seslendi Toprak. "Bulut, beni duyuyor musun?" Bulut o sıralar her zaman yaptığı şeyi yapıyordu. Toprak'ın gözlerinin içinde kaybolmak. En çok yaptığı, en çok sevdiği kayboluştu bu.

Yeryüzünün GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin