3.Bölüm- ATEŞ

2.9K 348 365
                                    



Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın! Satır aralarında görüşmek üzere! Zihniniz daima diri kalsın.


3.Bölüm- ATEŞ


Senin kâbusun, görebileceğin en güzel rüyaydı.


Cesaret, eylemlerin kilit anahtarıydı ve eğer sizin anahtarınız yoksa o kapıyı asla açamazdınız. O adımı atamazsanız ve dünya iki saniyeliğine bile sizin için dönmezse; aldığınız nefesin, verdiğiniz soluğun bir anlamı kalmazdı.

Talu kapıyı açmadan önce iki kez tıklattı ama içerden bir cevap beklemeden kapıyı açmıştı. Onu bir adım geriden takip ediyordum, içeri girdi; peşinden gitmeyip kapının girişinde kalmayı tercih etmiştim.

''En sevdiğim abim!'' İçerdeki iki kişinin bakışları sesin geldiği yere doğru dönmüştü. Talu hızlı adımlarla diğerinden bir tık uzun boylu olanın kollarına atıldığında kumral olanın bakışları kısa bir anlığına bana takılmıştı.

''Güzelim.'' dedi Talu'ya kollarını saran. Talu'nun saçlarını okşayıp kollarını biraz daha sıkılaştırdığında bakışlarını kaldırdı ve biz bir anda göz göze geldik. ''Hoş geldiniz.''

Gurur Vasil Hanzade... Talu'nun her adını andığında gözlerinin içine kadar sevgiyle parıldamasını sağlayan, ilk gördüğüm andan beri hayranlık duyduğum evin sahibi ve belki de kardeşimi bulabilecek kadar güçlü biri... İşte karşımdaydı.

Boyu uzundu. Karşı karşıya gelsek kafamı kaldırıp bakmak zorunda kalacağım kadar uzundu. Yüzündeki kemikler bir heykeltıraş yontmuş gibi keskin, dudakları bir ressamın elinden çıkmış gibi kusursuz çizilmişti yüzüne. Yanakları içe çökük, gözlerinin altı karanlık bir çukura açılan geçit gibi duruyordu. İtiraf etmem gerekirse yakışıklıydı ama yakışıklılığını örten bir ürkütücülüğü vardı. Çünkü gözleri en kurak topraklardan bile daha cansız bakıyordu, yüzündeki keskin çizgileri örten tuhaf bir ifadeyle gözlerimin içine bakarken itiraf etmem gerekirse gerginlikten avuçlarımı sıkıyordum. Sonra benden gözlerini kaçırdı, tekrar göz göze geldiğimizde bu kez ölü topraklar yoktu gözlerinde. Daha canlı bir ifade vardı, daha renkli bir kahverengi, amberimsi.

''Ufaklık abisini gördü tabi, bizi unuttu.'' Venom cüssesine göre oldukça çocuksu bir sesle konuştuğunda dağılan dikkatimi toparlayarak kapının önünde durup onları izlemeye devam ettim. ''Venom kim ki zaten?'' Vasil kadar kalıplı bir bedeni yoktu ancak onun da sporla uğraştığı belliydi. Boyları hemen hemen yakındı, birkaç santimin hesabı yapılmazsa.

Talu, kendisini kafes gibi saran kollardan ayrılıp Venom'a doğru ilerlediğinde pamuk şekerine kavuşmuş küçük bir kız çocuğu gibi kıkırdıyordu. ''En sevdiğim oyun arkadaşım benim,'' bir an arkasını dönüp kendisini izleyen amberlere baktı ve hemen bakışlarını kaçırdı, fısıldayarak Venom'un kolları arasına girdi. ''Kıskanıyor bizi seninki.''

Karşımda yaşanan bu sahneler benim asla sahip olamayacağım ancak eğer sahip olabilseydim her şeyimi feda edebilirdim, küçüklüğümden kursağımda kalan heveslerden yalnızca bir tanesiydi bu görüntü, Dilem iyi misin ablacığım?

Talu Venom'un da kollarından çıkıp iki adamında dikkatle baktıkları noktaya baktığında, yani bana, elini alnına hızlıca çarpıp yanıma koşturdu. ''Özür dilerim özür dilerim, bir an kafam uçtu benim. Abi, arkadaşım Hazen Dora Aladağ,'' deyip belimden ittirerek odanın ortasına getirdi beni, ''Hazen, abim Gurur Vasil Hanzade,'' deyip amber gözlerin sahibini işaret etti. Ardından Venom'u göstererek ki bu sırada Venom ve Vasil tam karşımıza gelmişlerdi. ''Ve anlattığım abimin en yakın arkadaşı Venom.''

7 NEFESTE 1 DÜNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin