Biz geldik!
Umarım hepiniz çok iyisinizdir, keyifler yerindedir. Bu bölümden sonra tamamıyla fikirler değişecek gibi çünkü birçoğunuzun düşündüklerinin bu bölüm aslında hiçte öyle olmadığını öğreneceğini düşünüyorum, ortalık biraz karışmalıydı değil mi ama?
Lafı çok uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum.
Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı lütfen ihmal etmeyin.
Çok keyifli okumalar, zihniniz daima diri kalsın!
🔗
23.Bölüm - ZİHİN HAPİSHANESİ
The Chamber Orchestra of London, Andrew Skeet- Pulling a Thread
''Geçmişi aç, anıları çıkar; masaya bırak. Gözlerini kaldır, masaya kaydır; bütünlüğün ortasındaki hiçliğe bak.''
Ben, neredeydim?
İnce ince yağan karın zarifliğinin aksine kemiklerime kadar titriyordum ancak suratımda; hatta tüm vücudumda etten bir maske vardı hiçbir hissettiğimi yansıtamadığım. Kar taneleri, gökyüzünün eleğinden düşüp önce saçlarıma, ardından üzerinde durduğum taş köprüye; önümde uzanan ormanın açıklığına ve köprünün altından akıp giden derenin buz gibi suyuna düşüyordu.
Dudaklarım birbirine dikilmiş gibi asla ayrılmazken bakışlarımı hemen karşımdaki ormanlık bölgeye diktim. Çam ağaçlarının iğneli yapraklarında biriken karlar en ufak bir temasta yere dökülecek kadar emanet duruyordu; o kadar ses yoktu ki gözlerimi kapatsam ve kendi içime dönsem birkaç dakika içinde kan akışımı bile duyabileceğimi düşünüyordum.
Avuçlarımı köprünün taş yüksekliğine dayadım eğilebilmek için, dereden akan su bile sessizdi ama bir şey daha vardı, hissetmiyordum. Avuçlarım buz gibi olmalıydı çünkü soğuk bir yere yaslamıştım ama hissetmiyordum, üzerimde ince uzun beyaz bir elbise vardı ama tenime batan soğuk dikenler yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 NEFESTE 1 DÜNYA
Ficción GeneralBaşlama tarihi: 3 Ekim 2021 Mavi güllerin yaprakları dökülüyor şimdi, Bıçak koynunda, uyku bağrında Kaçmaya çalıştığın gerçeklerin bilmecesi Bir adım kadar uzağında, nefes gibi vuruyor boynuna. Pençelerini kaldırmış bir karga, Konmuş dalına, bakışla...