4.Bölüm- ZAMAN KAYMASI

2.6K 336 427
                                    


Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın! Satır aralarında görüşmek üzere! Zihniniz daima diri kalsın.


4.Bölüm- ZAMAN KAYMASI


Eğer bir an yaşanması gerekiyorsa yaşanırdı.

Siz ne yaparsanız yapın, o yola değil taş tonlarca ağırlığında kayalar bile koysanız, düzen asla sekteye uğramaz. Bir şey var ve biri bunu yapacak mı? Ne olursa olsun yapar, bir çocuk düşecek mi? Siz tüm gün peşinden koşturun, arkanızı döndüğünüz an o yine bir oyuncağına takılıp düşer, çünkü düşmesi gerekiyor. Çünkü bunun yaşanması gerekiyor. Çünkü bu senin döngündeki bir engebe, bunu atlatman gerekiyor. Engellemeye çalışman yalnızca tarihi ileri atar, yaşanması gerekeni değil.

Peki ya az önce olanlar? Az önce olanlar gerçekten yaşanmış mıydı? Ben gerçekten ellerimi harlı ateşin içine uzatıp hiçbir şey olmamış gibi geri çekmiş miydim? Eğer bunu yaşadıysam neden şimdi?

Odanın içinde garip bir uğultu vardı. Sanki dakikalarca şiddetli rüzgâra maruz kalmıştım, kulaklarımın içindeki basınç beynime baskı uyguluyor gibiydi. İçerisi sessizdi aslında, içimdeki gürültünün baskı çok fazlaydı yalnızca.

"Bu... Bu olanlar neydi?" Elimi hangi ara alevlerin ortasından çekip kendimi şömineden en uzak yere attım bilmiyorum ancak on dakikadır tek yaptığım şey, odadakilerin varlığını görmezden gelip kaçtığım şeyi izlemekti. Şömineyi. Alevleri.

Birileri bir şeyler mırıldandı ancak baskı o kadar güçlüydü ki hiçbir ses kulağıma net ulaşmıyordu. Hala yaşadığım anın gerçekliğini kafamın içinde döndürüp döndürüp sorguluyordum, o şey gerçekten yaşandı mı?

"Gerçekti." Derinden geldiğini düşünebileceğim kadar boğuk ama bir o kadar net bir ses yankılandı dört duvarın arasına, bir an sonra çöktüğüm köşede, tam karşımda biri dizlerinin üstüne oturarak bana baktı. Vasil. Amberi andıran sarı-kahverengi karışımı parlak hareleri yüzümü meraklı bir ifadeyle izliyordu ancak bunu yaparken suratı oldukça düz bir haldeydi. "Az önce gördüklerin ve şu an düşündüklerin, hepsi gerçek."

Suratım bir kez daha buruştu. "Ne düşündüğümü nereden biliyorsun?"

Başını hafifçe sola yatırarak kaşlarını kaldırdı. "İnsanın bu durumda düşünebileceği tek şey olayların gerçekliği oluyor genelde."

Bir kez daha şömineye değdi bakışlarım. "Çığlık atmak istiyorum. Bağırıp çağırmak, yüzünüzü bile görmemek istiyorum."

Parlak hareler yerini koca bir karanlığa bıraktı, duruşunu biraz daha dikleştirip yüzümü incelemeye devam etti. "Seni durduran ne?"

"Hiçbir şey bilmiyor oluşum. Buradan çıkıp gitsem bile kime derdimi anlatabilirim ki? Anlatsam bile inanırlar mı?" hiç ses çıkarmadan beni dinlemeleri her ne kadar rahatsız etsede devam ettim. "Tüm bunların farkında olupta şu kapıdan çıkıp gidemem," başımla çöktüğüm köşeden görünen giriş kapısını işaret ettim. "Sana ihtiyacım var." Dilimi kesmişim gibi ince bir sızı yayıldı damağıma, acı bir tat bıraktı. "Daha doğrusu senin gücüne ihtiyacım var. Herkes senin ne kadar güçlü olduğundan bahsediyor, güçlü bağlantılarından, istediğin her şeyi yapabileceğinden."

"Sana yardım edeceğimi söyledim ve edeceğimde." Çöktüğü yerden kalkıp doğrulduğunda cümlesini ardından gelecek bir amayı bekliyordum ona bakarak. Amberlerini yüzüme dikip bir elini bana doğru uzattı tutmam için. "Ama önce burada oturmayı bırakmalı ve bizimle beraber koltuklara gelmelisin, öğrenmen gereken pek çok şey var. Dilem'i bulmamız için plan yapmamız gerekiyor fakat ilk önce, hiçbir şey bilmiyor oluşunu ortadan kaldırmamız gerekiyor."

7 NEFESTE 1 DÜNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin