KAFE KARŞILAŞMASI

626 35 2
                                    

Ertesi gün yataktan kalktım banyoya gittim ve elimi yüzümü yıkadım. Pazar gününden nefret ederdim çünkü yarın hep okul oluyordu. Üstüme rahat birşeyler giyip aşşağıya indim annem yine kahvaltı masasını donatmış babamda çayını yudumlayarak gazetesini okuyordu. Günaydın dedikten sonra masaya oturdum kahvaltımı yaptiktan sonra masayı ben toplayıp evden yürüyüş yapmak için çıktım kulaklılğımı takıp yürümeye başladım. Bizim sokağın etrafını turladıktan sonra Tuğçegilin evine doğru yürümeye başladım. Dünkü yeşil gözler aklıma geldi. O yeşil gözleri dün sabah kafede bize bakan iki oğlandan birinde daha gördüm demek bize bakanlardan biride oydu. Tuğçe gilin kapısının önünde durdum ve zili çaldım.

》Dilara hoş geldiin.

> Hoşbuldum tatlım.

》 Geç sen otur bende tam sandviç yapıyordum kendime sende istermisin.

Valla olur yürüyüşten geliyorum biraz acıktım. Tuğçe sandiviçlerle yanıma geldiğimde o yeşil gözlü çocuğu kafede de gördüğümü anlattım.

》Bu çocuk seni takip ediyo olmasın.

> Saçmalama Tuğçe öyle bişey anca Amerikan filmlerinde olur.

Güldük ve sandviçlerimizi yedik.

》Tuğçe hadi bugün bizde kal.

> Tamam süper fikir ilk önce anneme haber vereyim. Ama Yağmuru çağırmayacaksın.

》 Tamam hadi gidip eşyalarını hazırlayalım.

Tuğçenin odasına çıktık ve giymesi için bir kaç parça üst aldık. Bizim eve geldiğimizde evde kimse yoktu anlaşılan pazar gezmesine gidilmişti.

》 Kafeye gidelim mi? Hem orda yeşil gözlü çocuğu görürsün.

> Sacmalama Tuğçe hem iki kez karşılaşma sadece hepsi bu. Tesadüf yani.

》Tamam öyle olsun ama kafeye gerçekten gidelim biraz kafa dağıtmış oluruz.

> Tamam ben üstümü değişeyim sen değişecek misin?

》yok ya böyle iyiyim ben.

Yukarı odama koşarak çıktım ve dolabın başında dikildim. Ne giysem diye düşünürken kırmızı kot pantolonumla kırmızı çiçekleri olan beyaz bi bustiyer giydim. Saçıma hafif bir şekilde maşa yaptım ve elimle hafif bir şekilde dağıttım. Aynaya baktığımda yüzümün çok renksiz olduğunu fark ettim pudra, rimel, biraz eyeliner, ve hafif bir kırmızı ruj sürdüm. Aşşağıya indiğimde Tuğçeyi Volkanla konuşurken buldum.

Bizim kafeye gideceğiz. Sende gelsene. Tamam.

Tuğçe telefonu kapatıp bana döndü Volkanda gelecek ve ben böyle bakımsız çıkamam biraz ruj felan süreyim bari. Tamam hadi bekliyorum dedikten sonra koltuğa kendimi attım. On dakika sonra Tuğçe aşşağıya indi ve gerçekten çok güzel görünüyordu.

》Gidelimmi.

> Tamam hadi.

Henüz araba kullanamadığım için gerçekten üzülüyordum. Biraz uzak olduğu için bizi Volkan almıştı. Kafeye vardığımıza gerçekten şükrediyordum çünkü bu sevgi yoğunluğundan az daha kusabilirdim. İçeri girdik boş bir masa bulup oturduk.

》 Ben iki dakikadan gelirim.

Deyip masadan kalktım ikisini birazda olsun yalnız bırakmak için lavaboya girdim. Telefonum çalmaya başlayınca arayanın berk olduğunu anladım çünkü farklı bir melodiye ayarlamıştım onun aradığı belli olsun diye. Ekrana baktığımda hala sevdiğim adam yazıyordu ve bana bu durum biraz iğrenç miğde bulandırıcı gelmişti telefonu aldım masaya gittim ve bizimkilerden izin istedim. Tuğçeye berk dedim.

》Sakın yüz verme.

Kafamı çevirdiğimde allahım yine o yeşil gözlü çocuk. O çok güzel yeşil gözleriyle bana bakıyordu. Ben güzel mi demiştim. Tekrar telefonun sesiyle sinirim bir kat daha arttı. Dışarı çıktım ve telefona cevap verdim.

》Efendim.

> Nasılsın sevgilim.

Bana hala sevgilim dediğine inanamıyorum. Daha dün benden ayrılmıştı.

》Biz ayrıldık unuttun galiba.

> Ha sen dünü diyorsun. Ben sana sadece şaka yapmıştım.

》 İyikide yapmışsın bende dün seni sevmediğimi hiç bir zamanda sevemeyeceğimi anladım.

Deyip yüzüne kapattım. Aptal o kim olduğunu sanıyor ki. Berk en başından beri serseri bir tipti yakışıklıydı ama serseriydi işte ben neden ona hep şans verdim anlamadım sevmiyordumda ama artık sevmediğimi biliyordum. Tekrar bir şans vermiyecektim ona. Yanıma birinin yaklaştığını anlayınca o yöne doğru döndüm.

》Merhaba.

İşte o çocuk yeşil gözlü çocuk yanımdaydı ve bana merhaba demişti hiç beklemeden

> Merhaba

Dedim.

》Ben Aras.

> Bende Dilara.

》Beni hatırladın demi. Dün çok küçük bir kaza yaşamıştık.

> Evet hatırladım tekrardan çok üzgünüm.

》Önemli değil gerçekten o sırada bende önüme baksaydım böyle olmazdı. Hem birde iyi tarafından bakalım tanışmış olduk fena mı.

Hafif bir tebessüm edince o çıkan kocaman gamzeleriyle ne kadar da yakışıklı olduğunu fark ettim.Bende hafif bir tebessüm ettim.

》Aslında senin yanına biraz seni üzgün gördüğüm için geldim.

> Aslında tam tersi bir şekilde mutluyum.

》Anlatmak ister misin?

> Aslında anlatmaya bile deymez. Üç senelik erkek arkadaşımla ayrıldık.

》 Senin için üzüldüm.

> Ortada üzülecek birşey yok aslında tam tersi bir şekilde mutlu oldum çünkü onu hiçbir zaman aslında sevmemişim bunu hissettim.

》 Anladım. O zaman sevindim çünkü sevmemenin sadece kendini kandırmanın ne demek olduğunu iyi bilirim.

İşte bir tebessüm daha o koca gamzeler tekrar çıktı. Benimde gamzelerim vardı ama onda çok güzel duruyordu.

》İçeri geçelim mi?

> Bize eşlik etmek istersen çok memnun olurum.

》Olur bende tek oturmaktan biraz sıkılmıştım.

Masaya geçip oturduk ve ben Tuğçeyle Volkanı tanıştırdım.
Biraz sohbet ettikten sonra Aras kalktı biraz üzülmüştüm ama saate baktığımda akşam sekize geldiğini gördüm Tuğçeye işaret ettim. Arasla zaman ne kadarda çabuk geçmişti. Volkan bizi eve bıraktı bizde akşam yemeği için üstümüzü çıkarıp anneme yardım ettik. Yemeğimizi yedikten sonra odama çıktık.

》Anlat çabuk neler oldu Arasla neler konuştunuz dışarda.

Herşeyi anlattım en ince ayrıntısına kadar.

》Oha çocuk çok kibarmış. Dilara kızma ama Aras Berk'e bin basar. Lütfen birdaha Berk'i ağzımıza almayalım Tuğçe.

> Tamam bebeyim sen nasıl istersen. Ben baştan beri o bebeyi hiç sevmiyordum biliyorsun serseri pislik.

Hadi uyuyalım mı biraz bunları yarın konuşuruz deyip yatağa uzandık ve uykunun bizi ele geçirmesine izin verdik.

Aşk İhaneti Affeder Mi? #WATTYS 2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin