Samantha
Dudaklarımı adını hatırlamadığım ama kesinlikle bugüne kadar tanıdığım en yakışıklı erkeğin dudaklarından ayırdığımda nefesimi kontrol etmeye çalıştım. Ayni benim gibi kontrolü sağlamaya çalışırken nefesi yüzümü yalayıp geçiyordu ve ben ona biraz daha yaklaşmak istiyordum. Kafamı mükemmel yüzünden ayırıp Caroline’nın oturduğu tarafa çevirince benden pek bir farkı olmadığını gördüm.
Birkaç saniye sonra yanına en son kapıda gördüğüm iri yapılı güvenlik gitti ve ona bir şeyler söyledi. Gürültüden kendi sesimi bile zar zor duyarken dediği şeyi duymam imkânsızın da ötesindeydi. Güvenlik yanından ayrıldıktan sonra kucağında oturduğu kızıl saçlı çocuğa bir şey söyledi ve yanından uzaklaştı.
"Sorun ne?" Dünya’daki bütün erkekleri kıskandıracak bir ses tonuyla konuşup elini yanağıma koymuştu. Ona karşı gülümsedim ama içtiğim sayısız içkiden sonra dudaklarımı toparlayabileceğimi sanmıyordum. Sanki kendi bağımsızlıklarını kurmuş, yüzümde dolanıyorlardı.
"Bir sorun yok." Onun aksine sesimi duyurmak için daha fazla çaba sarf etmiştim. "Birkaç dakika bekleyebilir misin? Bir şeye bakmam gerekiyor." Beni anlamadığını düşünmeye başlarken kafasını salladı ve ellerini belimden çekti. Dudaklarımı anca toparlarken tekrar gülümsedim ve Caroline’nin gittiği tarafa yürümeye başladım. Dengesiz adımlarım yüzünden kafamı ayaklarımdan ayırmıyordum. Giydiğim topuklu ayakkabı yürümemi zorlaştırırken kapıya ulaştım. Orada olacağını umarak alçak sesle konuştum.
"Car?" Kapının kenarına tutunarak ilerledim ve tamamen dışarı çıkınca kafamı kaldırdım. Bir şok dalgası beni bulurken bir adım geriye sendeledim ama düşmeden kendimi durdurdum. Bir şey söylemek üzere ağzımı açtım ama hiçbir şey çıkmamıştı. Olayları kavramaya çalışıyordum. Burada olduğumuzu nereden öğrenmişlerdi? Ayrıca Matt neden kontrolden çıkmış bir akıl hastası gibi görünüyordu? Kafamı Heath'e doğru çevirdiğimde bana baktığını fark ettim. Lanet olsun, gerçekten neden gelmişlerdi? En fazla bir saat daha kaldıktan sonra eve döneceğimizden emindim. Gelmeleri her şeyi berbat etmişti.
"Noldu?" Yanımdan gelen sesle irkildim ve kafamı çevirdim. Az önce ona beklemesini söylediğim halde gelen, adını hatırlamadığım yakışıklı ve Caroline’nin bu geceki kızıl partneri duruyordu. Neden söz dinlemeyip geldiklerini düşünürken başımı tekrar Caroline’nin olduğu tarafa cevirdim. Ensesindeki elini indirdi.
"Sürpriz!" Dedi, saniyeler önce indirdiği ellerini sallayarak. İçimden hala olduğumuz duruma saydırarak boğazımı temizledim.
"Ne arıyorsunuz burada?" Dedim kelimeleri düzgün telaffuz etmeye özen göstererek. Matt, Caroline’nin bileğini daha da sıktı ve yürümeye başlamadan önce tükürür gibi konuştu.
"Gidiyoruz." Her saniye biraz daha uzaklaşırken kafamı tekrar Heath'e cevirdim. Kaşlarını çatmış bir şekilde beni izlerken arkasını döndü ve Matt'in arkasından yürümeye başladı.
"Gel buraya. Ayakta zor duruyorsun." Ne zaman yanıma geldiğini fark etmediğim Steven kolunu belime dolayarak beni kendine çekti ve aynı yönde yürümeye başladı. Onu durdurdum ve arkama dönüp geride bıraktığımız iki şaşkın yüze baktım. Ne kadar da tatlı görünüyorlardı.
"Umarım tekrar görüşürüz." Dedi ne diyeceğimi düşünürken. Yanındaki kızıl arkasını döndü ve bara geri girdi. Sanki oyun parkında kendime arkadaş bulmuş küçük bir çocuktum ve oyunumuzun en eğlenceli kısmında annem gelip gitmemiz gerekiyor diyordu. Açıkçası pek bir farkı yoktu. Elimi salladım ve son kez gülümserken muhtemelen son kez göreceğim mükemmel suratına baktım. O dudaklarını bir kere daha öpemeden ayrılmak beni ne kadar üzse de dönmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Farklılıklar |DEVAM ETMİYOR
Teen FictionBirbirimizden F A R K L I Y D I K Caroline Carmichael ve Sam Monroe ile tanışın. Bu iki kız cehenneme, pardon, liseye başladıklarında sürtük pon-pon kızları, kendini beğenmiş playboylar ve ineklerle dolu bir yerde bulurlar kendilerini. Ve kısa s...