1.Bölüm

375 153 35
                                    

Ahşap merdivenlerin gıcırtısı ve kızımın bana seslenmesiyle kendime geldim.Elimdeki parçalanmış fotoğrafı alelacele çekmeceye koyarken elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim.

"Anne,anne hadisene!Seni bekliyoruz,babam geldi.Hadi!"
Kızımın bu hafif sitemli sözleri birlikte alışverişe gideceğimiz içindi.
"Tamam kızım,hazırlanıyordum."dedim sesimin en yumuşak tonuyla.Gelip elimi tutmasıyla beraber holden geçip aşağı indik.Eşim ve kızımla beraber gelecek hafta düğünü olacak bir arkadaşım için kıyafet bakacaktık.

Eşim...Eşim dedim değil mi?Kızımın babası...Beni karanlığımdan çekip çıkaran,o umutsuz hayatıma bir ışık olan adam...Bir aşk evliliği değildi bizimkisi.Mutlu bir yuva kurmak için bir araya gelen iki insandık biz.Kim bilir belki de bu hayatta bu zamana kadar yaptığım en doğru davranıştı onunla evlenmek. Ayrıca bu davranış yaptığım onca hatanın telafisiydi.Belki birbirimize aşık değildik ama Burak bana sevilmeyi öğretmişti.Burak'tan önce sadece sevmeyi bilen ruhum Burak sayesinde sevilmeyi öğrenmiş ve bir küçük çocuk gibi mutlu olmuştu."Burak:kurtarıcım,kızımın babası,evimizin reisi..."

Aysima'ya bir taraftan ceketini giydiriyor diğer taraftan sorduğu soruları cevaplamaya çalışıyordum.Anne olmak zordu fakat bütün zorluklarına rağmen fevkalade bir duyguydu.Kızınız tarafından dünyanın en iyi annesi olmak,kimi zaman en cesur annesi veya ne bileyim bir süper kahraman olmak...Bunlar paha biçilemez duygulardı.

Aysima'nın hazır olması ile beraber evimizden çıktık.Aysima doğduktan bir sene sonra bazı maddi problemler nedeniyle bu eve taşınmıştık.Evimiz küçük değildi lakin diğerinin yanında oldukça küçük kalıyordu.Ama ben seviyordum.Her köşesinde ayrı bir hatıram olan bu evi seviyordum.İki sene oluyordu,koskoca iki seneyi devirmiştik biz beraber.
Arabaya bindiğimizde konuşan sadece Aysima idi.O konuşmasa kim konuşacaktı ki! "Benim küçük prensesim!" diyip bir buse kondurdum o güzel yüzüne.Benden bir öpücük beklemeyen Aysima şaşırmıştı.Eşime dönerek "Baba,anneme de elbise alalım lütfen!Hem belki mutlu olur." dedi.Aysima'nın bu konuşmasını merakla dinleyen eşim ve ben şaşırmıştık."Annen üzgün müymüş bakalım bıcırık?" diye sordu eşim.Asıl şaşırmam Aysima'nın diğer cümlelerini duyunca olacaktı."Evet baba,bugün onu ağlarken gördüm ama yanına gidince ağlamayı bıraktı."dedi dizlerimde oturmakta olan üç yaşını henüz doldurmuş fakat herşeyden haberdar kızım,Aysima'm.İlk önce ne yapacağımı bilemedim.Eşimin araba kullanırken bir taraftan bana baktığını hissedebiliyordum.Ah Aysima, ne ara görmüştü ki?Uzun bir sessizlikten sonra Burak dayanamayarak "Bir şey mi var canım?"diye sordu.Ne diyeceğimi bilememiştim.

Kalkıp ona Mustafa'yı anlatarak elime bir şey geçmezdi ki!Hem benim kalbimdeki yaralar açılırdı hem de onun kalbinde hiçbir zaman kapanmayacak yaralar açmış olurdum.Ayrıca ben artık o eski neşeli genç kız değildim.Büyümüştüm ve sorumluluk sahibi olmuştum.Herşeyden önemlisi ben bir anneydim.Burak'ın eşi,Aysima'nın annesi...Eskiden derlerdi ya kafa kız İpek diye...O kafa kız İpek yoktu şimdi.Hayatın ne kadar iğrenç bir yer olduğunu bilen,bunu yaşamış ve görmüş, olgun biri vardı karşılarında.Evet,bütün o masumane duygularımdan arınmış,çocukluğumu üzerimden atmış bir şekilde karşılarındaydım. Ayrıca Mustafa'yı anlatsam bile elime ne geçecekti?Ben bir anneydim.Yapacağım hareketlerin sonunu hesaplamalıydım.Çünkü ben sorumluydum.

Burak'ın koluma dokunması ve sorusunu yenilemesi ile kendime geldim."İyiyim canım merak etme.Annem ve babam aklıma düştü yine.O yüzden ağladım ama şimdi iyiyim canım." dedim.Her zamanki yalanlarımdan birisini söylemiştim.Tatmin olmuş olacak ki o kötü bakışlarını üzerimden çekmişti ve yola odaklanmıştı.Bense sessizce koltuğuma yaslanmıştım ve hafızamda silinmek üzere olan anılar istemeden de olsa işte o an tekrar canlanmıştı.

21 Eylül 2009

"Ders ne ya?Yine edebiyat değil,değil mi?"diye sordu Buse bana.Yerimden doğrularak güzelce esnedim.Bir taraftan gözlerimi kırpıştırarak "Neyse ne! Bütün derslerde uyumuyor muyuz zaten?" diyerek Buse'nin cevap vermesini bekledim.Lakin sorum cevapsız kalmıştı.Sıkılmıştım,derslerden ve bu maraton hayatımdan.Şu an için biraz hava almak en doğrusuydu.Buse'ye yaptığım bir kaç göz hareketimle beraber dışarı çıktık. Hava düne göre oldukça sıcaktı.Arada bir esen rüzgar tatlı tatlı yanağımı okşuyor ve biraz serinlememe yardımcı oluyordu.Bahçede boş bir bank bulabilme umuduyla gözlerimi gezdirdim fakat nafile! Bahçede gezinmek en iyisiydi galiba.Bahçede bizim gibi derslerden sıkılan ve çıkıp hava alma gereksinimi duymuş bir sürü öğrenci vardı.Sessizce gezinirken Buse'nin yerleri oynatacak o çığlığı ile kendime geldim.Kolunda görmüş olduğu bir örümcek onu böyle hırçınlaştırmıştı.Ben alamazdım çünkü aynı korku bende de vardı.Bir anda birkaç öğrenci topluluğu başımızı sardı.Örümcek ise Buse'den korkmuş olacak ki aniden toz oluverdi.Etraftakiler bir açıklama bekliyor gibiydi.O sırada koluma değen sıcak bir şeyle irkildim.Bir taraftan kolumu ovuştururken diğer taraftan koluma değen şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.Tabi ya,sıcak çay!

"Biraz dikkatli olur musun ya!"diye sert bir çıkış yaparak karşımdakinin gözlerine baktım.Koyu kahverengi gözlerine...Hayatımı mahvedecek olan ve kalbimde büyük ve kapanmayacak yaralar açılmasına sebep olan bir çift göze...Kalbim hızlı hızlı çarpmaya,ellerim titremeye başlamıştı.Ruhum bu değişik bulduğu duyguyu çözümlemeye çalışıyordu."Affedersin,kusura bakma." dedi neden sonra.Bir şey diyemeden Buse'ye döndüm.Etraftakiler konuyu anlayınca dağılmıştı.Zilin de çalmasıyla beraber Buse ile okula doğru yöneldik.Hiç aşina olmadığım bu ses tekrar duyuldu."Tekrar kusura bakma."

***

"Hadi canım geldik!" dedi.Burak'ın bu kaçıncı seslenişi bilmiyordum ama ses tonundan birkaç kere tekrar etmiş olduğu anlaşılıyordu.Ufak bir sersemleyişten sonra kendime geldim.Burak'ın gözleri üzerimdeydi ve benden bir açıklama bekliyordu.Fakat ben kendimi o açıklamayı yapacak kadar iyi hissetmiyordum.Ağrılarım vardı.Sol tarafımda...Bitmek bilmeyen,bir türlü geçmeyen ısrarcı bir ağrı...Kapıyı açıp arabadan indim.Tebessüm ederek konuyu dağıtmaya çalıştım."İlk önce şuraya girelim mi canım?Baksana güzel kıyafetler var gibi.Hadi Aysima gel,elimi tut kızım." dememle beraber önce koşarak Aysima daha sonra Burak geldi.

Gösterdiğim mağazaya girdiğimizde Aysima oradan oraya koşuyor,deli gibi birşeyler söylüyordu."Baba,şunu alalım mı veya şunu?" Aysima'nın bu hareketleri, Burak ve benim yüzümde tebessüm oluşturuyordu.Burak eğilerek Aysima'nın kafasını okşadı."Prensesim." dedi o yumuşak ses tonuyla.Gidip Aysima'nın eline yapıştım ve o sıradan cümlemi kurdum "Bir de üzerinde görelim bakalım."
Kızımın mutluluğu görülmeye değerdi.Kaç kıyafet denedi bilmiyorum ama eve geldiğimizde ellerimiz poşetlerle doluydu ve üçümüz de çok yorgunduk.Aysima'nın pijamalarını giydirip yatağa yatırdım."İyi geceler,meleğim." dedim ve her zamanki gibi o güzel yanağına küçük bir buse kondurdum.Gece tüm karanlığı ile çökerken ben de yatağıma doğru yöneldim.Gecenin tüm asiliğine karşın gözlerimi kapadım.

Savrulan Küller (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin