*Merhaba xd Öncelikle söylemeliyim ki, Watty Awards Türkiye'nin düzenlemiş olduğu yarışmada, Fan Fiction kategorisinde üçüncü oldum. Herkese teşekkür ederim :-) Ayrıca, yeni bir hikaye'ye başladım. "Revenge And Love" adlı hikayem Liam Payne hikayesidir. Profilimde bulabilirsiniz. Her neyse. Umarım bölümü beğenirsiniz. Sizi seviyorum çaklıtlar ♥ Yorumlarınızı bekliyorum. İyi Okumalar!*
Ayrıca, hikayemin kitap kapağını yapan "Ecemluba" kullanıcı adlı arkadaşıma teşekkür ederim :) Eline sağlık canım. :) ♥
(Şarkı: Linkin Park - Castle of Glass)
✾♫✾
"Ne?" dedi hepsi aynı anda.
"Ben hemen doktora haber vereyim." dedi kızlardan biri kekeleyerek. Doktora haber vermek için çıkan kızın ardından diğer iki kız daha çıkınca yanımda sadece erkek kalmıştı.
"Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyor musun Less?"
"Less mi?"
"Evet. Senin adın Less ve-" duraksayıp bana baktı. "Ve bende senin sevgilinim. Senin aşık olduğun adam benim. Benim adım Jackson." dedi birden. Başımı ovalayıp gözlerimi kırpıştırdım.İçeri doktor girince irkilmiştim. Başıma gelince ellerini doktor önlüğünün cebinden çıkarıp yerinde kıpırdandı. Beni muayene etmeye başlarken, esnedim. Beni muayene etmeyi bitirdikten sonra yerinde yeniden kıpırdadı.
"Hafızasını kaybetti. Fakat her şeyi kaybetmedi. Bazı şeyleri hatırlıyor fakat bazı şeyleri hatırlamıyor. Mesela buranın neresi olduğunu hatırlar fakat sizin kim olduğunuzu hatırlamaz. Geçici bir hafıza kaybıdır. Nasıl anlatmıştınız? Kafasını demire çarpıpta, hafızasını kaybetmişti. Bayan, şok yaşarsa hafızası geri gelebilir." dedi doktor geri geri giderken. "Taburcu olabilirsiniz. Hastamız yarın hastaneye gelsin. Buyrun bu kartım. Bir sorun olduğunda bana ulaşın." dedi kartını uzatırken. Doktor odadan çıkarken başımı yeniden ovalayıp ayaklarımı yataktan aşağı sarkıttım. Uzun saçlı ve kahverengi gözlü güzel kız, bir şeyler söyledi.
"Ben Eleanor." Diğer iki kız da kendini tanıtma zahmetinde bulunmuştu.
"Ben Jessica. Fakat sen bana Jess de."
"Bende Dicle." dedi gülümserken. Başımı olumlu anlamda sallayıp "Memnun oldum" dedim. "Mümkünse üstümü değiştirmek istiyorum." dedim dudaklarımı birbirine bastırarak. Hepsi odadan çıkınca kıyafetlerimi alıp banyoya girdim. hasta kıyafetini üstümden çıkarıp, üstüme kıyafetlerimi geçirdim. Odama geri gidince kapıyı açıp, dışarıda bekleyen kızları ve erkeği çağırdım. Yatağa oturup ayakkabı bağcıklarımı bağlamaya başladım.
Yataktan kalkıp pencereye ilerledim. Biz bu kadar yüksektemiyiz? Londra olarak hatırladığım şehirin güzelliğini seyretmeye başlamıştım. Hatırladıklarım söyleyebilirim. Thames Nehiri'nin ve Londra Köprüsü'nün şehire verdiği güzellik bambaşkaydı. Uzaktan bile harika görünen Big Ben, tüm muhteşemliği ile insanları etkilemeye devam ediyordu. Londra'yı az, çok hatırlıyordum. Fakat arkamdakiler? Londra'nın eşsiz güzelliğine bakmaya devam ederken, adının Jackson olduğunu öğrendiğim erkek yanıma gelmişti.
"Şuradaki Thames Nehiri."
"Biliyorum." dedim yüzünü incelemeye çalışarak. Yeşil gözlerini bana dikince içim ürpermişti. Onu hatırlamaya çalışıyordum. Fakat yapamıyordum. Başımı tekrardan Londra sokaklarına çevirdiğimde, sokaklarda park edilen arabaların renkleri art arda sıralanmış ve gökkuşağı gibi gözüküyordu. Meydanlar tıklım tıklım insan ile doluyken, uyandığımdan beri kendimi ilk defa bu kadar iyi hissetmiştim. Londra'nın eşsiz güzelliği diye buna demişler sanırım. Özelliklerinden birisi; insanı sakinleştirmesi. Bir an önce burdan çıkıp, o insanların içine karışmak istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Calf Love (Niall Horan)
Fiksi Penggemar«İliklerime kadar hissettiğim aşkın en güzel yanı da onunla olmasıydı.» ©Tüm Hakları Saklıdır.