Ramazan ayında bile susmayan bombalar alınan canların elbette hesabı sorulacaktır ben sadece böylesi kutsal günlerde yaşanan acılara üzülüyorum. Orada ölenler aileleri ve şehitlerimiz bizi biraz olsun bu duruma her gün normal karşılamamıza sürüklüyor, lütfen bu duruma sessiz kalmayın! İnsanlığın bittiği tek yer Filistin değil tüm dünyada terör olayları yaşanıyor ah tabi ne yazık ki biz onların gözünde bir Fransız, Alman yada İngiliz olmadığımız için ölen insanlarımız az yada çok onlar için ne fark eder ki! Ben sadece şunu bilirim, bizim bizden başka dostumuz yok.
#terörülanetliyoruz
Ondan kopmaktan, koparılmaktan korkuyordum. Ben o an için sadece o birkaç saniye için sadece onun kollarında olmak ve onunla olmak istiyordum. Bizi yargılayacak toplumdan uzaktık. Sadece o vardı bir de ben. Onun kalp atışını bu kadar yakınımda hissedince nasıl bu rüyadan uyanmak isterdim. Eğer beni öperse onu reddedecek kuvveti kendimde bulmazdım. Onu reddetmek çok zordu.
"Beni tamamlaman keşke o kadar kolay olsa Chistian.."
Dudaklarımı yalayan rüzgar şiddetini arttırmış saçlarım artık rüzgarın kölesiydi. Gece her şeyi saklayacak karanlığında seğiriyordu, her şeyi gizleyen geceden bizi de gizlemesini yok etmesini istedim. Kaybolmayı ama onunla birlikte.
"Keşke bu kadar korkak olmasan Hilal" dedi bir anda. Ondan ne ara ayrıldım bilmiyordum. Bana bakan yeşil gözlerinde benim gerçek yanımı gördüğünü hissettim. Beni, gerçek Hilal'i görebiliyordu. Bu inanılır gibi değildi ama Chistian'ın benim korkak yanımı fark ettiği de ortadaydı.
"Benim korkak olduğumu biliyorsun" Gözlerimde biriken yaşlarını itledim. Gerçek beni gören Chis'i sevmemiştim. Bana acıyarak bakan gözlerini sevmemişti. Benden her zaman cesur yanımı bekleyen Chis'i her şeyi tercih ederdim.
"O adamla evlenme Hilal." Kapşonun içersinden görünen uzun sarımsı saçları alnına dökülmüş vaziyetteydi. O saçlara tekrar dokunma arzusu içimde büyüdü. Başımı salladım.
"Herkes benden bir şey bekliyor ama ben ne yapmam gerektiğini bildiğim halde yapamıyorum.."
"Ben varım, ben sana her zaman yardım ederim.."
Rüya olduğunu belki de kesin kanıtı şuanda anlamıştım. Onun bana yardım etmesini isteyen bendim, aklım benimle oyunlar oynuyor heveslendirmek için bana kurduğu oyunların bana gerçekmiş gibi gösteriyordu. Onun beni sevmesini o kadar çok istiyordum ki rüyalarıma kadar karışmıştı.
Başımı iki yana salladım ve rüyamın son anlarını güzel geçirebilmek adına ona doğru sarıldım. Beni sıcak göğsüne doğru bastırmasına ve kulağıma bilmediğim bazı şeyleri mırıldanmasına razı oldum. Sadece iki saniye içersin de beni sarsan rüzgarlar gerçek dünyaya dönüş yapmıştım. Gonca göz bandını saçlarına doğru ittirmiş beni sarsıyordu.
"Bir yerin tutulacak Hilal, kalk hadi.."
"Off.."
Rüyada bile olsa onun gerçek olmasını istemiştim. Yattığım yer masaydı yüzüme yapışan defteri çekiştirdim ve ayaklandım.
"Saat kaç Gonca?"
"Altıya geliyor, kaçta yattın sen?"
"Yatmadım, sanırım uyuya kalmışım.." Yerde duran notlara uzandım ve etrafı toparladım. Çağdaş edebiyat 2 dersinin bütün notlarına gece boyunca hakim olmuştum. Belli ki son notta uyuya kalmıştım ve malum rüyayı da o ara görmüştüm.
"Neyin var senin?" dedi Gonca.
"Neyim yok ki?" Gonca saçımda ki dolma kalemi aldı ve güldü bende gülmeye çalıştım ama gülmemiştim. O kısacık rüyanın gerçek olmasını ve bana yardım etmesini istiyordum. Bana bir neden vermesini, onun için savaşmayı diliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAVUR DAMAT (Atos Serisi-1)
Romance"Bırak artık!" diye bağırdım. Canım burnumdaydı, korkudan gözlerimi kocaman açmıştım. O derin yeşil gözleri beni her saniye daha da öldürüyordu, nefes nefese kalmıştım. "Bırakınca gideceksin! Beni bırakacaksın!" "Olması gereken de bu, bu ben değilim...