Tüm gece özlemini uyduğum koku genzimi yakmıştı. Derin dalga sesleri, arada gelen martı sesleriyle bileşince uyuşmuş bedenim uyandı. Hissettiğim ilk şey acıydı. Bütün kemiklerim kırılmış daha sonra kendiğilinden kaynamıştı. Çıplak bedenimi örten ince beyaz çarşaf, çıplak bacaklarıma değen günışığı ve yanı başımda bana dolanmış erkeksi dokunuş.
Neredeydim!
Önce afallamam geçmesi için kendimi cimcikledim ama gözlerimi açtığımda manzara aynıydı. Yanımda bana dolanmış ellerin sahibine endişeyle baktım.
Chistian.. Bebek gibi uyuyordu, onu uyurken görmüştüm ama ilk defa uyurken gülümser gibi bir hali vardı. Yerde duran kıyafetlere gözüm kaydığımda silinik hafızamda bir aydınlanma oldu. Dün gece ben evden kaçmıştım! Ve sonra..
Dilim tutulmuş, her an ağlayabilirdim. Pişmanlığı kalbimde hissettiğimde yanı başımda ki adamın huysuzca mırıldandığını işittim. Endişeyle ona baktım.
"Seni uyardı aptal! Onun suçu değil!" dedi iç sesim. Ona hak veriyordum. Bu yanlışı tamamen ona atamazdım. Bana içmemem konusunda ve o şeyi yaparken de uyardıda bulunmuştu.
Ayaklandım. Onun kollarından ayrılmam biraz zamanımı almıştı. Yerde duran gömleğini aceleyle üzerime geçirdim. En azından bir yerlerim kapanmalıydı. Eğilirken sırt ve kasıklarımda ki ağrı iki katına çıktı. Harika!
Sallanan teknenin içerisinde iki tur attım. Açık deninizin ortasında demir almıştık. Uzaktan İzmir görünüyordu. Yüzerek karşıya kaç saatte varabileceğimi bile düşündüm. Bu utançla onun yüzüne bir kez daha nasıl bakardım emin değildim.
"Ta-mam sakin.." dedim mırıltıyla. Sesim cızıltılıydı, güneş daha yeni yükseliyordu ama sesim gibi bedenimde titriyordu. Yürürken bacaklarıma dolanan bir şeyler vardı sanki. Dün geceye ait hatırladıklarım o kadar silinikti ki sadece kulağıma fısıldadığı cümleler aklımdaydı.
"Tenin ışıldıyor.."
Göz kapaklarım aniden kapandı. Hala sıcak nefesini kulağımdaydı. Bedenimi ezip geçen bedeni, sıcak dokunuşları. Gözlerimi açtığımda rüzgar yüzümü yalayıp geçti. Önce gözlerim doldu, bu hatayı yaptığım için kendime kızgındım. Bunun özel olmasını isterdim, sonunda kadar bilincimin açık olmasını. İlkler özeldi, ama benim ilkim bir hataydı.
"Hilal!" İçeriden gelen sesle sarıldım. Şimdi olmazdı!
"Tanrım her yerde seni aradım." Ona dönmedim ama bana doğru yaklaştığını hissedebiliyordum. Bir an durdu ve çıplak kollarını belime doladı. Bu ani yaklaşımla olduğum yerden sıçradım. Beni telkin etmek için bilmediğim bir şeylerler mırıldanıp açıkta kalan omzumu öptü.
"Gömleğim sana çok yakışmış."
"E-ve gitmelim.."
Nefesini tutmuştu, ben ondan bir şey bekler gibi ona dönüp doğrudan olmasa da ona baktım.
"Beni, merak etmişlerdir.." Geri çekildim ve güvertenin en ucuna doğru ilerledim. Hala ona karşı kendimi çıplak hissediyordum. Koyu yeşile dönen gözleri beni anlamak istiyordu ama anlayamazdı.
"Benden kaçıyorsun" kendisiyle konuşur gibi bir hali vardı. Ona bakmayarak onu onaylamıştım bile.
"Benden kaçma Hilal, ben yanlış bir şey yapmadım."
"Bi-liyorum.." Sonuçta beni uyaran da o olmuştu. Başımı eğdim, bana yaklaştığını hissettiğimde oturduğum yerden kalkma arzusu içimde doğdu. Bir anda yere diz çöktü ve ellerimi ellerinde kenetledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAVUR DAMAT (Atos Serisi-1)
Romance"Bırak artık!" diye bağırdım. Canım burnumdaydı, korkudan gözlerimi kocaman açmıştım. O derin yeşil gözleri beni her saniye daha da öldürüyordu, nefes nefese kalmıştım. "Bırakınca gideceksin! Beni bırakacaksın!" "Olması gereken de bu, bu ben değilim...