DUYURU!
Yeni bölüm geç gelecek, şimdiden uyayım dedim. Sebebi ise sınavlarım hala var ve Balca ve Sen Benimsin hikayelerimin hala devam etmesi. Belki 1 ay bile sürebilir bu süre, lütfen yeni bölüm için ısrar etmeyin. Bu benimle alakalı bir durum değil, sadece merakınızı biraz olsun giderebilmek için yazdım.
Sıcak gün ışığı yüzüne doğru vurdukça rahatsızlık hissi artıyordu. Ama gene de bu rahatsızlığını dillendirmeyecek kadar yorgundu. İnsanın bedeni sadece yorulmazdı, kimi zaman onda da olduğu gibi ruhu da yorulurdu insanın. Kendisini yorgun, hasta dinlenmeye ihtiyacı olan küçük bir kız çocuğu gibi hissediyordu. Aralıksız cevapsız çağrılarına tenezzül bile etmiyordu. Kimseye ihtiyacı yoktu, yalnız kalmak bu kadar zor muydu?
İşte bu Hilal, üzerinde pek de yeni olmayan jean bir pantolon, üzerinde annesiyle beraber sosyete pazarından aldığı 15 Tl beyaz tişörtü ve karmakarışık saçları. Aslında bakacak olursanız, Hilal pek de böyle özensiz bir insan değildi. Giyinmeyi kuşanmayı severdi, kimi zaman kendisini şımartmak adına bütün harçlığını bir elbiseye verdiği de olurdu ama son birkaç aydır değil dolabına yüzüne bile bakmıyordu. Onu tutsak eden küçük bir metal parçası yüzünden bu haldeydi. Parmağında ki o soğuk metal parçası onu sorumsuz, inatçı, darmadağınık ve bir korkak yapmıştı. KORKAK! Parmağında ucuz bir metal parçasını atamayacak kadar korkak! Eli usulca yüzük parmağında dolandı. Bu hissi hiç sevmiyordu, sanki zorla tutsak edilmiş bir köle hissiyle yaşıyordu. Ağlamamıştı hiç ve belki de bu yüzden hala bu konuyu aşamamıştı. Zor gelen her şeye itiraz etmeyi biliyordu ama bazı şeylere değil.
"Hilal?" dedi tanıdık bir kadın sesi. Genç kız kendisine gelmiş gibi titredi ve yan tarafına döndü.
"Geldik canım? İyi misin? Telefonun çaldı ama-"
"İyiyim Gonca." Dedi başını sallayarak. İyiydi, en azından öyle olmaya çalıyordu. Gonca kızın omzunu usulca sıktı ve okşadı.
"Bunu yapma, bunu yapmak zorunda değilsin! Sen çocuk değilsin Hilal, eğer evlenmek istemiyorsan itiraz et-"
"Babam" dedi Hilal sessiz bir şekilde.
"Babam olmasa zaten hayır derdim" diye mırıldandı. Babası bu evliliği her şeyden çok önemsiyordu belki annesinden bile çok! Pekala kabul ediyordu Burak oldukça iyi bir insandı ama onun için iyi olması yetmiyordu. Süre gelen 2 yılda ona karşı bomboşlukla yaşamıştı. Kimseye sözlü olduğunu söylememiş ve en önemlisi ise bundan utanıyor gibi hissetmesiydi. Annesi ve babası ona bile danışmadan yıllar yıllar önce Burak'ın ailesiyle sözlü bir anlaşma yapmışlardı. Bu sözü de 2 yıl önce kendi aralarında resmi bir hale getirmişlerdi. Burak İzmir de babasının kuruyemiş dükkanın da çalışıyordu. Annesine kalsa bu tarif edilmez bir teklifti, ondan iyisini ancak Şam da kayısıydı, lakin Hilal kayısı sevmezdi!
"O arıyor değil mi?" dedi Gonca ısrarcı bir şekilde. Hilal telefonu eline aldı ve güldü.
"Kim olacaktı peki?"
"Hilal iki ay sonra her şey bitecek o zaman ne yapacaksın, kaçamazsın! Yani bu böyle olmaz, konuş babanla o anlar. Yakup amca öyle bir insan değil" dedi kız ısrarla. Hilal usulca başını tekrar salladı.
"2 ay daha yaşama hakkım var sanırım Gonca. Bu iki ayda elimden geldiğince iyi bir bahane bulmaya çalıyorum sende biliyorsun.."
Genç kız arabayı park eder etmez en yakın arkadaşına tekrar döndü.
"Tatlım sende biliyorsun ki iş bulsan bile ailen buna izin vermeyecek, Sevgi teyze sence sana izin verecek mi? Hem yeni mezun bir insanı kim işe alır? Yabancı şirketler bir ihtimal ama sen ne kadar uğraşırsan uğraş çözümü yok bu işin.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAVUR DAMAT (Atos Serisi-1)
Storie d'amore"Bırak artık!" diye bağırdım. Canım burnumdaydı, korkudan gözlerimi kocaman açmıştım. O derin yeşil gözleri beni her saniye daha da öldürüyordu, nefes nefese kalmıştım. "Bırakınca gideceksin! Beni bırakacaksın!" "Olması gereken de bu, bu ben değilim...