Kalktığım banka tekrar oturdum. Yüzümü Rüzgar'a çevirdim ama o hala denize bakıyodu.
Yüzünü incelemeye başladım. Yüz hatları yandan pek belirgin değildi. Çok az çıkmış sakalları, gür saçları, kalın kaşları ve bana huzur veren kahverengi gözleri. Çok güzel görünüyodu.
Biraz daha bekledikten sonra cebinden bi sigara çıkardı. Sanki ben burda yokmuşum gibi davranıyodu. Sigarayı parmaklarının arasına alıp diğer cebinden de bi çakmak çıkardı. O sigarasını yakarken ben burda olduğumu belli etmek istercesine "Dinliyorum" dedim.
Kafasını bana çevirip gözlerime bakmaya başladı.
"Anlatıyım o zaman"
Rüzgar'ın anlattığını dinlemeye başladım.
RÜZGAR'IN AĞZINDAN
15 Eylül 2008
"Rüzgar şu küçük valizide al oğlum" Annem elime verdiği valizi zorda olsa taşıyabiliyodum. Apar topar valiz hazırlamıştık.
Herkes bi şeyler topluyodu alelacele. Ablam, babam, annem ve ben sebebini bilmedigim bi şekilde burda gideceğimizi söylemişti annem.
Annem küçük elimden tutup evden çıkartaçakken "Bekle anne bişey unuttum" diyip odama koştum. Yatağımın üstündeki oyuncak arabamı alıp annemin yanına koştum.
Bu araba bana babamın hediyesiydi. Tekrar annemin elini tutup tam evden çıkacakken babam ve ablamın eve doğru koşuşuyla eve tekrar girdik.
"Geliyolar" babamın telaşlı sesi beni korkutmuştu. Annem beni kollarının arasına alarak sıkıca sarıldı.
"Seni çok seviyorum oğlum ve hep te sevicem bunu sakın unutma olur mu?" Annemin ağlayışı canımı yakıyodu. Kapının kırılmasıyla içeriye elinde silahla 3-4 kişi girdi. Annem beni hemen odama götürüp yatağımın altına girememi söyledi. Bu sırada içeriden sesler geliyodu silah sesleri. Bende annemin söylediği şeyi yapıp yatağın altına girdim. Annem kafasını yatağın altına uzatıp bana baktı. Ben hıçkırıklarımın arasından anneme seslendim.
"Anne sen gelmiycek misin?"
Annem sorumu cevapsız bırakıp bana bakmayı kesti. Ve odaya giren biri ile o korktuğum sesi duydum.
Silah sesi ve annemin bağırışı...
O korkuyla gözlerimi kapattım. Tüm vücudum titriyodu. Gözlerimi ne kadar açmak istemesemde annemi görme umuduyla yavaşça gözlerimi açtım. Gözlerimi açmamla annemi gördüm. Ama yerde yatıyodu. Gözleri açıktı ve eli yatağın altına girecek şekildeydi.
"Anne" diye fısıldadım.
Elimi yavaşça uzatıp annemin elinin üstüne koydum. Eli buz gibiydi. Ağlamam gittikçe artıyodu.
"Anne beni bırakma. Anne"
Sesler kesilmişti. Hızlıca yatağın altından çıkıp annem yanına oturdum.
"Ölme anne. Ölme. ANNEE" Son bağrışlarım da fayda etmemişti. Hıçkırıklara boğulurken annemin başını ğösüme yaslayıp daha çok ağladım.
Hızlıca odada çıkıp yerde kanlar içinde yatan babam ve ablama baktım. Olduğum yere diz çöküp bağırmaya başladım. Bağırışlarım ve ağlamalarım birbirine karışırken gözlerimi kapattım.
ECRİN'İN AĞZINDAN
Tüylerim diken diken olmuştu. Bu anlatılan bana fazla gelmişti. Bu kadarını beklemiyodum. Gözlerim dolmuştu. Rüzgara baktığımda benim aksime ağlıyodu ama sessizce. Bu sefer sıra bendeydi. Elimi uzattım, baş parmağımla gözyaşını silmeye başladım. Ama ben sildikçe o ağlıyodu. Benim ağlamaz sandığım, korktuğum adam şu an ağlıyodu. Onun ağlaması kalbimi acıttı.
Bankta yavaşça ona yaklaştım. Sarıldım,tek elimle sırtını okşadım. "Ağlama lütfen..."dedim.Ağlamasın O,ağlayınca dünya çok acımasızmış gibi hissediyordum. Sırtımda bir kaç damla göz yaşını hissettiğimde kalbime bıçak battı. Eh be adam hıçkırarak ağla sessiz ağlama.
Çok acıyordur kalbi,nasıl dayansın?Dıştan kötü biri gibi görünse de içi o kadar iyi ki. Ondan ayrılıp göz yaşlarını sildim. Telefonu çaldığında ciddileşti.Derin bir nefes alıp.
Telefonu açtı. "Evet." dedi soğukça.Dağ demin ağlayan adam bu değildi bu sadece onun büründüğü bir karakterdi.
"Tamam geliyorum." Bana döndü. Ve saatine baktı. "Bu saate yalnız gitme gel benle." dedi. İlerlerken bende peşine takıldım.
RÜZGAR'IN AĞZINDAN
İlerlerken arada bir ona bakıyordum. Adımlarıma yetişmeye çalışıyordu. Ben adımlarımı yavaşlattığım da memnun olmuşa benziyordu. Kızın kim olduğunu öğrendiğim de işim tamamen bitmiş olacaktı.
Bir kaç sokak ilerde bir yerde adam bizi bekliyor olmalıydı. Ecrinin bir zararı olmazdı. Kimseye söylemiyeceğini biliyordum.
"Rüzgar?" dedi Ecrin.
"Efendim ?"
"Nereye gidiyoruz..."
"Bir yere gidiyoruz." Göz devirdiğinde. Etraf yine sesiz olmuştu. Artık bu ikimizde umrunda değildi. Sesi,z olsakta konuşuyor gibi hissediyordum belki oda öyleydi. Bineceğimiz arabanın yanına yaklaştığımda onda döndüm. "Ecrin sakın duyacaklarını kimseye söyleme." dedim çocuk tembihlemiş gibi. "Miraya bile." nefesini tutuğunu hissedebiliyordum."Ama..." dedi.
"Eğer ağzını tutamıyacaksan burada bekle." dedim. Eliyle ağzına görünmez bir fermuar çekti. Beraber arabaya yaklaştıkça nefesinin hızlandığını hissediyordum.
Korkuyordu yada heyecanlanmıştı...
Arabaya bindiğimizde arabanın arkasında oturuyorduk adamın yani bana bi baba gibi sahip olan adam oturduğu koltuk bize bakıyor bizim oturduğumuz koltuk ona. Adam derin bir nefes verdi sigarasından. Ecrini rahatsız etmesin diye camı açtım.
Adam gülümsedi. "Rüzgar ve bir küçük kız. Garip..." dedi. Tekrar bir nefes dışarıya verip sigarayı söndürdü sonrada eliyle dumanı dağıttı.
"Eee artık mevzuya girseniz." dedim sabırsızca bu kızı öğrenmeyi merak ediyordum. Adam gülümsedi. "Göreceğin kız seni memnun edeceğini düşünmüyorum Rüzgar..." dedi ima dolu bir bakışla.
"Merakımı artırıyorsun." dedim. Yavaşça elini cebine attı ve telefonunu çıkardı. Yavaş hareketlerle resmi açıp kucağıma yavaşça bıraktı. Elime telefonu alıp ekranı yavaşça kendime döndürdüm.
Gözlerim ilk saniyeler gördüğüne inanamasam da bu Ecrindi...
Daha demin sarıldığım Ecrin...
Adam gülümseyip. "İşini hemen bitir Rüzgar..." dedi adam. Ama ben hala gördüklerime inanamıyordum. Ecrin elini yavaşça koluma dokundurttu."Rüzgar kim miş ki ?"dedi. Resimdekiyle aynı kişiydi işte aynı kız.
Ama o olmamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah'ın Aşkı
Teen FictionEcrin ve Miray... Ecrin annesini küçük yaşta kaybedip babası tarafından yetimhaneye bırakıldı. Miray üvey abisinin tacizi yüzünden evden kaçtı. Bu iki genç kız birbirlerinin ailesi. Birde Alev var lakabı sürtük olan. Asıl sorunlar hayatlarına giren...