Bu Tablonun Neresinde?

10.2K 274 47
                                    

"Ömer gelmiş!"

dediğinde yüzünü şaşkınca Defne'ye çevirdi Sinan..Bunu oldukça hızlı bir şekilde yapması boynunu ağrıtmıştı...Elini boynunun arkasına sürtüp birkaç kez döndürdü boynunu..Defne ise elindeki o siyah kalemle oynuyordu masasında..

Defne'nin mimikleri bugünden sonrasının oldukça olaylı geçeceğini anlatırken Defne'nin bal gözlerini hasret ve intikam duygusu bürümüştü..Kim olsa Defne gibi olurdu zaten..Güçlü duruşunun ardında oyuncak bebeği zorla alınmış küçük bir kız yatıyordu...
O aksine onu daha da güçlendiriyordu..İçindekilerin dışarı çıkmaması için yapıyordu bunu..

Etrafı sadece yelkovanın tiz sesleri kaplarken,konuşmak gelmiyordu hiç kimsenin içinden..Sessizliğe ihtiyacı vardı biraz da bu odanın..Durulmaya..O sırada Defne ayağa kalktı masanın üstünden destek alarak..

Sakinleşmesi için gerekli olan biraz hava idi..Gözlerini bir süre yumduktan sonra hızlı adımlar ile çıktı odadan..Kapıyı hızlıca çarptığında tüm şirket çalışanlarının gözleri ister istemez ona kaymıştı..O ise hiç kimseye aldırış etmeden şirketten çıkmayı tercih etti..

Kendini binadan attığında önce derin bir şekilde içine çekti bahar kokan havayı..Ardından hızlıca yürümeye başladı..Bir Defne Topal olarak..Dimdik durarak..İplikçi olmak onu yere düşürmüştü..Taşıyamamıştı belki..Belki de taşımak istememişti ruhu...

Ve o tüm dünyanın konuştuğu Passionis'in baş tasarımcısı ünlü Defne Topal'dı..Türkiye'nin ve ailesinin gururuydu...Ayakları üzerinde dimdik durabilen bir kadındı..

Dıt!Yanlış cevap..

Çocuklarının özlemi ve hasretiyle her gün ölen..Ne yaparsa yapsın dik duramayan..Yenilgiye mağruz kalmış bir kadındı Defne Topal..

Ve Ömer İplikçi adlı şahıs..Adını bile ağzına almak istemeyeceği o adam..İşte Defne'yi yıkan oydu..Nefret ve kin besliyordu ona karşın..Onu da bu hırsı büyütmüştü ya..Ve o gün bugün..Yüzleşme günü..

Daha adlarını bile bilmediği çocuklarını bulma günü..Daha iki günlükken babaları tarafından annesiz bırakılan miniklerini bulma günü..Ve o gün bugün..Bugün günlerden ne peki..19 Haziran..

Belki her şey bugün başladı..Belkide büyük bir doğru belkide ağır bir yanlış..Her neyse..Ama bugünü sadece çocuklarını bulduğu için kutlamak istiyordu Defne..Aynı zamanda bugün çocuklarının doğum günüydü..Ne kadar da büyük bir günmüş meğer 19 Haziran..

Tuttuğu taksiyi Levent'e geldiğini fark edince durdurdu..Ve işte anıların yaşandığı o sokak..Ve o ev..Çocuklarını son kez gördüğü ev...Gülümsedi ve evi şöyle bir inceledi..İçeriden çocuk kahkaha sesleri geliyordu.Bu çocukları olmalıydı..Oğlu ve kızı..

Koşar adımlar ile içeri girdi..Bahçede büyük bir kalabalık vardı..Tabi ya bugün onların doğum günleriydi..4 yaşına basacaklardı bugün..O tarafa doğru gidip duvarın arkasına baktığımda çocuklarımı aradı gözlerim..Uzun bir süre kalabalığın içine baktım ve işte benim meleklerim...

O kadar güzeller ki..Kızım aynı ben..Oğlum ise daha çok Ömer'e benziyor..Gözlerimden hızlı hızlı inen yaşlara engel olamamıştım..Hatta bildiğin hıçkırarak ağlıyordum..O sırada ikisi aynı anda,

"Anne!"

diye bağırıp bana doğru koşmaya başladılar..Ne yani?Ömer onlara resmimi göstermiş miydi?Veya hissetmiş olabilir miydiler?Yüzüm birden gülümsemişti..Kollarımı açmış ve meleklerimi bekliyordum..Ve işte tam o an farklı bir yöne gittiklerini gördüm..

ÖdeşeceğizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin