Seksendört/Unut beni
Defneden
Hatayla doğruyu ayıramamak bu olsa gerek.İçime hükmeden öyle bir siyahlık var ki.Bu nefes almamdan tut mideme giren ağrılara kadar büyük bir siyahlık.Aklım sürekli onda,sürekli onun gözleri geliyor gözümün önüne.Sanki gözlerine küçük küçük insanlar tıkıştırmış,hepsi öfke dolmuş bana karşı.Onu bir daha görürsem bana öyle bakacağından adım kadar eminim.Bir yandan da kendime kızıyorum,onu kendimden esirgeyince kabaran aşkıma.Aslında aşk tüm bildiklerimi alt üst ediyor,tüm doğrularımı yanlışa çeviriyor,emin olduğum her şeyi yalanlıyor ve ben yıkılmış bir Defne olarak her şeye sıfırdan başlamak zorunda kalıyorum.
Şimdi ise kafamı dağıtmak için -daha doğrusu benim gibi insanlar olduğunu hatırlayıp kendime moral vermek için - haberlerde göz gezdiriyorum.Bir yandan da gözlerim kapanıyor.Muhabirin sesi bir ninni gibi kulağıma işlemeye başladığında beynimi cızırdatan o isimle uzandığım koltuktan hızla ayağa kalkıp televizyona bakıyorum.Ekranda gördüğüm yazıyla okumayı öğrendiğim güne lanet ediyorum.
"Ünlü tasarım dehası Ömer İplikçi trafik kazası geçirdi."
Gözlerimi ovuşturup ekrana bir daha baktım.Bu işe yaramayınca tekrar denedim gözlerimi yalanlamayı.Saniyeler sonra gerçekler yüzüme çarpınca verdiğim derin nefesle birlikte gözyaşlarım da dökülmüştü.Adamın buz gibi sesinden hastane adını duyduğumda bir yandan hıçkırıklarımı dindirmeye çalışıp askıdaki montumu geçirdim üstüme;
"Danla!Danla ben gidiyorum.Çocuklar sana emanet."
Cevap vermesini beklemeden evden çıktım.Arabayı sürmeye başladığımda gözümde canlandı bütün anılarımız.Evet,belki kötü günlerimiz,iyi günlerimizden fazlaydı.Birbirimizi mutlu etmek yerine üzülmüştük çoğu zaman.Ama mutluluklarımız da iyi ki vardı..Bir kez bile keşke hiç tanımasaydım demedi kalbim.Onunla yaşanan bunca şeyden sonra onun gitme ihtimali kalbimi durduruyor,nefes alamıyordum.Ömer'in bana verdiği üzüntüye aşık olmuştum belki de.Ne zaman ne yaptığı belli olmayan haline aşık olmuştum.Ama şimdi ben bu adama bu kadar aşık olmuşken beni bırakamazdı.Çocuklarını bırakamazdı.Hele de benden nefret ederek gidemezdi.
*****
"Sinan ne olur ona birşey olmasın.Sinan dayanamam.O ölürse,benle küs ölürse ben yaşayamam.Ölürüm."
Ameliyathanenin önünde yaklaşık bir saattir bekliyorduk.Sinan'ın omzuna başımı yaslamış ağlıyordum.Karşımda Ömer'in kuzeni olduğunu henüz yeni öğrendiğim Pamir vardı.Hemen sağ tarafımda Neriman hanım ve Necmi bey duruyordu.Az önce Koray bey de gelmişti.Yine bir şeyler gevelemişti fakat hiçbiri umrumda değildi.Bir dakika olsun dinmemişti göz yaşlarım,canımdan can gidiyor derlerdi ya hani;tam anlamıyla onun açılımını yaşıyordum.Kalbime sivri uçlu birşeyi sokup çıkartıyorlar,çok canım yanıyor.Ameliyathanenin kapısından çıkan hemşire ile kalbim boğazımda atmaya başladı.Oturduğum yerden hızla kalkıp kadının yanında bittim,
"İki ünite kana ihtiyacımız var,çok acil.0 Rh+ kan grubu olan?"
"Evet!Benim,benim uyuyor."Bunu hiç düşünmeden demiş olmamın beni ölüme sürükleyeceğinden haberi olan sadece bendim.Hoş,biraz daha düşünseydim de değişmeyecekti fikrim.Belki de ölecektim,zerre üzülmüyordum.Onun için ölmek kulağa çok hoş geliyordu.Anemi hastası olduğumu kimsenin bilmiyor olmasına şükrettim içimden.Ömer ölmemeliydi,ölmeyecekti.Ona yaşamak yakışıyordu,ben zaten uzun zamandır ölüydüm.Ölüm bana pek koymazdı bu saatten sonra.Hemşirenin beni getirdiği odadaki sedyeye uzandım.Şu an yaptığım hayatımın en gurur duyduğum şeyi olmuştu.Düşüncelere boğulduğum dakikalar saniye gibi geçerken halsizliğim kendini belli etmeye başlamıştı,
"Uyan başka biri var mı?Ek olarak alsak işimize yarayabilir."
"Benim hemoglobinim 16.Bir ünite daha alın lütfen."
"Emin misiniz?Renginiz solmuş sanki."
"Yok,mağlum kocam orada canıyla uğraşıyor.İyi olmam mümkün değil zaten."gözümden düşen damlayla burukça gülümsedim.Kan bir kez daha o plastik şeyin içine girerken yorgunluğumu hissedebiliyordum.Uyku etrafımda geziniyordu,o uyanana kadar direnebilir miyim diye düşünmeye başladım göz yaşlarım yavaşlarken.Onu bir kez daha görmek istiyordum.Hemşire işini tamamladığını söylediğinde yavaşça ayağa kalktım.Tabii bununla birlikte gözlerim birkaç saniyeliğine kararmıştı.Hemşire beni tutarken iyi olduğumu söyleyip tekrar ameliyathanenin önüne gelmiştim.Danla ve çocuklar da oradaydı bu kez.Gözlerimden yaşlar akmaya devam ederken çocukların yanına sabırsızca vardım.İkisine de kocaman bir kucak açtığımda hıçkırıklar boğazıma dizilmişti.Saçlarından öptüm,kokularını içime çektim.Ömer kokuyorlardı tam anlamıyla.Zor da olsa gücümü toplayıp ayağa kalktım.Başım dönüyordu.Danla elini yüzüme koydu;
"Defne,bu yüzünün hali ne?Sapsarı olmuşsun."Tam bahane ile kurtulacak iken Koray bey gelmiş ve o klasik üzüntüsüyle feryat edip büyük bir pot kırmıştı,
"Hayatım kız kaç ünite kan verdi.Zaten kansız bir şey."
Danla gözlerinin büyüklüğünü iki katına çıkartıp,kaşlarını çattı,"Defne sen ciddi misin?"Başımı öne eğdim,hem uğraşmak istemediğimden hem de direncim kalmadığından,
"Sen anemi hastasısın ya manyak.Hayatta kan veremezsin sen.Bak şaka de bana?"
Ve dünyam kararmaya başladı.Belki de aydınlamamak üzere.Önce gözlerime gri bulutlar çöktü,sonra tamamen bir siyahlık.Bedenimi zemine vururken hissettiğim his ile derin soluklu bir uykuya yumuyorum gözlerimi.
****
"Durumu ağır.Kendinizi her şeye hazırlayın."
Ameliyathanenin önünden yoğun bakıma yönelmişti herkes.Çocuklar Pamir ile her şeyden habersiz oyalanıyordu.Danla camın arkasında yatan erimiş arkadaşına,bağlandığı makinelere baktığında gözünden bir damla yaş süzüldü.Kafasını dağıtmak isteyip koridorda yürümeye,hastaneyi turlamaya başladı.Ameliyathanenin önüne geldiğinde çocukların yanına ilerleyen esmer adamla durumun gerçekliğini kavramak için gözlerini tekrar açıp kapattı.Dalga mı geçiyordu bu salak adam.Sinirini ayaklarına yükleyip tam sırıtmasıyla çocuklara sarılacağı sırada Ömer'i göğsünden itmişti.Bu nasıl bir vicdansızlık olabilirdi aklı almıyordu.Böyle bir oyun oynamak hangi vicdana sığabilirdi ki?
"Sen..Sen nasıl bir insansın lan manyak herif!"
Ömer kaşlarını çattı.Ardından ukalaca sırıttı,"Defne'nin arkadaşısın sanırım.Ona söyle son gülen iyi güler."
Sinir katsayısı artarken ağlamamak için zorladı kendini."Lan gerizekalı o kız senin için ölüyor.Salak! Keşke geberseydin."
Anlamamışçasına bir kaşını kaldırdı Ömer,"Ne diyorsun?"
"Sen burada oyun oynarken,o intikam aldığın Defne sen ölme diye kendini ölümünü seçip,hasta olduğu halde kan verdi.Sana inanmıyorum Ömer.İnanmıyorum.Sen benim tanıdığım Ömer değilsin.Benim tandığım Ömer bu değil."
Yüzünü besbellice bir hüzün sardı.Gözleri doldu.Ve bunun beraberinde anlatılamayan duygular hükmetmeye başladı ruhunu.
"Ben..Bilmiyordum..Sadece haberi ayarladım,çocukların gelmesi için..Yatan adamı tanımıyorum.Özür dilerim."
Danla büyük bir kahkaha attı,"Yaa sen özür mü diledin,kıyamam.Bakın özür dilemiş.Sen özür diledin diye uyanacak Defne.Sen sevgiyi haketmiyorsun Ömer İplikçi.Defne sana layık değil."
Bölüm sonu
Sınır; 85 vote,85 yorum.