Öncelikle açıklama yapmak istiyorum. Bu kitap burada yayınladığım 2. Kitap ve kesinlikle yazmayı sevdiğim için yazıyorum. Amatörüm ki bu da belli oluyordur. Şimdiden okuyan kişilere teşekkür ederim ❤
"Anlamıyorsunuz, bakın ben deli değilim. Beni buraya kapatmanız saçmalık! O sürtüğe hak ettiğini yaptım diye beni psikolojik sorunlu olarak göremezsiniz!"diye bağırıyordum. İki koluma da hemşire girmişti ve doktor önden yürüyordu.
Koluma giren ve hayattan bıkmış gibi görünen hemşire bana dönerek,
"Evet tatlım, senden önceki yaklaşık 200 kişi de böyle söylemişti. Ben deli değilim."diyerek taklit etti.
Ona sinirle baktım. Pekala, klişe bir giriş yapmıştım ama buradakilerin aksine deli falan değildim.
Yaklaşık bir hafta önceye kadar hayatım tamamen normal ve sıkıcı durumdaydı hatta.
Her şey üvey annemle sevgilim öpüşürken yakalamamla başlamıştı. Bir genç kız için güzel bir anı değildi tabi ki bu. Ama sevgilimi tanıyordum, üvey annemi de öyle. O üvey annem olacak kadının babamla parası için evlendiğinin farkındaydım. Hatta bazen babamın da farkında olduğu hissine kapılıyordum. Sevgilime de hiçbir zaman tam anlamıyla güvenememiştim zaten. Bazen neden sevgili olduğumuzu bile unutuyordum, ama var olduğumu kanıtlama ihtiyacımdan olduğunu içten içe hissedebiliyordum.
Dürüst olmak gerekirse çok şaşırmamıştım, sadece idrak etmem zaman almıştı. Hayal gördüğümü sanıp, anlık bir afallamayla kalakalmıştım. Hayal kırıklığının beni üzmesini beklemiştim, ama kalbim buzdan duvarlarla örülüymüşcesine tepkisiz kalmıştı.
Akıl hastanesine gelmemin sebebi ise çok farklıydı. Üvey annem olacak kadın çenesini kapatıp damarıma basmasa sevgilimi öylece terk eder, umursamaz olmaya çalışırdım. En azından çabalardım. Üvey sürtüğü yaralamamın nedeni ölen anneme hakaretler edip, iftira atmasıydı. Annemi de kendiyle aynı kefeye koyması çileden çıkmama sebep olmuştu. Annem bu hayattaki tek dayanağımdı, o nefes almıyor olsa da benim nefes alma sebebimdi.
Sinir anında ne yaptığımı tam hatırlamıyordum, elime ne geldiyse fırlatmaya başlamıştım. Şansa bakın ki, elime bıçak da gelmişti. Teknik bir hatadan dolayı kalbine isabet ettiremesem de koluna ciddi bir hasar verdiğim kesindi. Akan kanlar gözümün önüne geldiğinde bir an için ürpersem de bir yanım bunu hak ettiğini haykırıyordu.
Her şey daha ne kadar kötü olabilir diye düşünürken, babam gelmişti eve. Üvey annem yerine bana inanmasını istemiştim, haklı olduğumu savunmayı, bağırıp çağırmayı. Ama beni dinlememişti bile. Sevgilim olacak herif birden toz olmuş, kolunda yarasıyla ağlayan karısı ve umursamadığı kızıyla baş başa kalmıştı. Tabi ki üvey sürtük olayı kendi lehine çevirerek yine babamın önceliği olduğunu kanıtlamıştı. Zaten babamın hiçbir zaman bir numarası olmamıştım. Anneme benzediğim için bazen yüzümü uzun süre inceler, iç çektikten sonra bana bakmak acı veriyormuş gibi benimle konuşmazdı.
Polisler ve ambulans geldiğinde ise durum açıktı, suçluydum.
Ama koskoca Ali Demirli'nin kızı hapse giremezdi, bunun yerine bu deliler mekanına atılmıştım. Nasıl yaptıysa mahkemede gerekli raporları göstermiş ve buraya gelmemi sağlamıştı. O raporlar bana ait bile değildi. İtiraz etsem bile insanlar 17 yaşındaki bir kıza değil 30 yaşındaki bir kadına inanmayı seçmişlerdi.
İçten içe babamın üvey annemi ikna ederek şikayetçi olmamasını sağlamasını istemiştim. Belki de burnum sürtsün diye bir süre burada kalmama izin verecek, daha sonra beni çıkartacaktı?
Başımı onaylamaz bir şekilde salladım. Benden kurtulmaları için ellerine bu kadar güzel bir fırsat geçmişken ne diye beni kurtaracaktı ki?
Sonuç olarak, an itibariyle deliler hastanesindeydim. Şimdiden buradan nefret ediyordum.
Aklımı toparlamaya çalışarak kolumdan tutan hemşireye döndüm. Tam ağzımı açıp lafımı söyleyecekken bir odanın önünde durduk ve doktor içeri girerek beni de odaya sokmaları için işaret verdi. Bu sefer inat etmeyerek uysalca dediğini yaptım.
Kabullenmiştim. Çabalamanın bir faydası yoktu. Umut yoktu. Boş gözlerle doktora baktım.
"Şimdi tatlım, sana bir sakinleştirici vuracağım. Günde belirli saatlerde ilaçlarını alacaksın. Diğer kuralları hemşireler anlatacaktır. Beni anlıyorsun, değil mi?"
Konuşmasının sonunda bana gerizekalı muamelesi yapmasına göz devirdim. Öfke kontrolsüzlüğünden gelmiştim buraya, aptallıktan değil. Yine de başımla onayladım. Sakin kalmamla gülümsedi ve eline iğneyi aldı. Hemen gözlerimi kapattım çünkü küçüklükten beri iğne vurulmaktan korkardım. Sinek ısırığına benzeyen acıyı hissettikten sonra gevşedim. Hemşireler yardım ederek beni yatağa yatırdılar ve bende kendimi uykunun kollarına bıraktım. Her ne kadar huzurlu olmasa da uykuya ihtiyacım vardı.
*Bölüm düzenledi dilerseniz tekrar okuyabilirsiniz, yeni okuyanlar için de, teşekkür ediyorum. Seviliyorsunuz ❤ *
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deliler Mekanı (Düzenleniyor)
Teen Fiction"Kendimi hiçbir yere ait hissetmiyordum. Ama onun yanı özlediğim tek yerdi, ilk ve tek."