Genel olarak insanları çabuk tanıyamayan biriydim. Bu ya insanların iki yüzlü olmasından ya da benim görmek istediğim şekilde bakmamdan kaynaklanıyordu. Demir'e güvenmeyi, inanmayı istiyordum. Buradan kurtulmayı istediğim kadar.Aslında, buraya gelmek beklediğim kadar kötü değildi. Zaten hiçbir zaman mutlu olamamıştım, mutluluğu hak ettiğime bile inanmamıştım. Fikrimi değiştiren şey ise Demir'di. Kendim için çabalamam gerektiğini her fırsatta hatırlatıyordu bana.
Demir'i tekrar basmam ve tehdit edilmemden sonra iki gün geçmişti. Demir'le gayet normal devam ediyorduk. Ne çok konuşuyor, ne de sus pus oturuyorduk. Ortasıydı tam. Demir daha tedbirli olmaya başlamıştı ve bahçeye bile çıkmama izin vermiyordu. Tuvalete giderken onun da geldiğini söylüyor benimle birlikte gidiyordu. Duşa girdiğim zaman da Aylin kapımdan ayrılmıyordu. Gece kapımız kilitlense bile Demir'in rahatça uyumadığının farkındaydım. Birkaç kez uykumdan uyandığımda beni izlediğini görmüştüm.
Başka biri olsa belki tedirgin olurdum, ama nedense Demir bana zarar verecekmiş gibi gelmiyordu. Ayrıca o adam hala bu hastanedeyken güvenebileceğim tek kişi Demir'di.
Bugün ise, benim doğum günümdü. Hayalim kimliğimi alnıma yapıştırarak mekan mekan gezmekti. Bir de, '18 oldum artık!'pankartı açmak. Ama bunun yerine, delilerle dolu iğrenç bir yerdeydim. Gidebildiğim en uzak mesafe ise tuvaletti, ona bile yalnız gidemiyordum.
Sıkıntıyla ofladım. Demir'in bakışları bana dönerken ben bunalmış bir şekilde etrafı süzüyordum.
"Ne?"dedi anlam vermek istercesine. Baya içten oflamış olmalıydım.
"Hiç."dedim omuz silkerek.
Gözlerini devirerek önüne döndü. Yatakta uzanıyordu ve ellerini başının altına birleştirmişti. Tıraş olmuştu ve yanağının pürüzsüzlüğünü gördükçe sıkasım geliyordu. Sonra kolumu koparma ihtimali geliyordu ve hemen vazgeçiyordum. Ela gözleri yorgun bakıyordu ve çıkık dudakları sürekli yaladığı için kırmızı duruyordu.
Tekrar ofladım. Sinirle bana döndüğünde ona masum bakışlarımdan atmaya çalıştım ama yememişti.
"Cool olacağım diye ne olduğunu sorduğumda hiç diyorsun. Oflamaktan dudağın büzüldü kaldı. Ne var kızım, ne var?"
Sinirle kurduğu cümlelere gülesim gelse de kendimi tuttum.
"On sekizinci doğum günüm ve inanılmaz eğleniyorum."dedim alayla. Düz düz bakmaya devam etti.
"Sorun bu muydu yani? Söyleseydin hediye olarak bir kutu daha sinir hapı alırdım."
"Mum da dikersen hayalimi gerçekleştirmiş olacaksın."dedim gülerek. Hayaller, hayatlar olayını derinden yaşıyordum şuan.
"Dikeriz."dedi göz kırparak. Başımı iki yana sallayarak oturduğum yatakta gerindim.
"Bu günlüğüne bahçeye çıksam? Eğlenmediğimden falan değil de, çıkasım geldi."dedim yavru kedi bakışı atarak.
Başını onaylarca sallayarak konuştu.
"Tabi tabi, kimse görmeden o psikopat seni üç parçaya ayırdığında eğlenirsin."dedi dalga geçerek.
Üçüncü kez, ofladım.
"Bari browni falan olsaydı pasta niyetine.Canım çekiyor kaç gündür. Buraya gelmeden önce her gün yerdim."
İsteğim garibine gitmiş olacak ki dik dik baktı. Demir'i bir kez de olsa güzel bakarken göremeyecek miydim ben? Aylin'e bakarken de bakışları değişmiyordu. Her boka Aylin'i sokmayı acilen bırakmalıydım. Kendi sorunlarım yetiyordu. Sürtük bir üvey anne ve umursamaz bir babaya sahip olmak yeterince psikoloji bozan sorunlardı. Ah bir de, aldatan sevgili.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deliler Mekanı (Düzenleniyor)
Teen Fiction"Kendimi hiçbir yere ait hissetmiyordum. Ama onun yanı özlediğim tek yerdi, ilk ve tek."