2- Oda Arkadaşı ♦

3.1K 165 4
                                    

Multi: Ceyda

Gözlerimi açtığımda zaman kavramını yitirmiştim. Ne kadar zamandır uyuduğumu bilmiyordum ve başımda şiddetli bir ağrı vardı. Yatakta yavaşça doğruldum. Kararan gözlerimin tekrar normale dönmesi için kendime biraz zaman tanımak zorunda kalmıştım.

Çok uyumaktan şişmiş gözlerimi ovuşturdum ve saçlarımı elimle dağıtarak kendime gelmeye çalıştım. Burada giymem için verdikleri mavi eşofman bileklerimde iz yapmıştı. Sıkıntıyla iz olan yerleri ovmaya başladığımda odadaki başka bir nefes hissetmemle donakaldım. Başımı kaldırdığımda bir çift ela gözle göz göze gelmiştim.

Uyku sersemliğiyle irkildim ve nerede olduğumu anlamaya çalıştım. En son doktor sakinleştirici vermişti ve ben de yorgun olduğum için uyuyakalmıştım. Hatırladığım kadarıyla odada benden başka biri yoktu. Aklıma birden deliler mekanında olduğum geldi ve gözlerim istemsizce irileşti. 

Kimsenin haberi olmadan odama girmiş olabilir miydi? Yatakta sakince oturuyordu, ela gözleri üzerimdeydi ve vereceğim tepkileri merakla izliyordu. Pekala, başka bir deliyle aynı odada kalacak halim yoktu. Bir yanlışlık olmalıydı, birazdan hemşire gelip bu deliyi odasına götürecek olmalıydı.

"Kimsin sen?" Cevap yok.

"Hey! Sana diyorum. Benim odamda ne işin var?"dedim ama sesim kedi miyavlaması gibi çıkmıştı. Açıkçası korkuyordum. Psikopat bir manyak olabilirdi. Ben ne yapacağımı düşünerek gözlerimi odada gezdirdiğimde kapı sesi kurtarıcım olmuştu.

Kapının açılmasıyla gözlerimi hemen gelen kişiye çevirdim. Bu benimle dalga geçen hemşireydi. Kadına gıcık olmuştum ama tek cevap alacağım kişi gibi görünüyordu. Aceleyle konuştum.

"Bu kim? Benim odamda ne işi var? Kaç saattir uyuyorum?"diye sıraladım sorularımı.
Hemşire sakin bir şekilde gülümsedi. Kesin bunlara da sakinleştirici veriyorlardı. Delilerle uğraşmak zor olmalıydı. Neyse ki ben deli değildim. Sadece birazcık öfke kontrolsüzlüğüm vardı.

"Yeni oda arkadaşın, hayatım. Sakin ol. Ayrıca yaklaşık olarak 15 saattir uyuyorsun."dedi ve yorgun gözlerle beni süzdü.  

"Oda arkadaşım mı? O bir erkek ve deli! Bu kurallara aykırı değil mi?"diye sordum telaşla. Panikten nefes alış verişlerim hızlanmıştı.

"Aslında aykırı. Ama Demir'in oda arkadaşı çevresine zarar vermeye başladı ve can güvenliği için onu tek boş yer olan buraya almak zorunda kaldık."dedi ve Demir dediği herife bakarak burukça gülümsedi.

Gözlerim ona kaydı ama o ilk uyandığım zamanki gibi dikkatli bir şekilde beni inceliyordu. Hemşireye bakmamıştı bile. Sapık olabilir miydi?

"Bakın ben güvenmediğim bir deliyle aynı odada kalamam. Ben deli değilim ki! Asıl burada kalırsam delireceğim! " diye bağırdım.

 Bir erkekle aynı odayı paylaşmak istemiyordum. Deli bir erkek olması bu olmayan isteğimi iyice bitiriyor, beni ürkütüyordu. Hadi ama, herifte tahtalar eksikti!

"Zamanla alışacaksın, tatlım. Ayrıca düzenli bir şekilde ben kontrol edeceğim ve odanızda bir kamera var. Bir şey olursa anında görürüz. Güvendesin. İlaçlarını da düzenli kullanıyor bu yüzden sana zarar veremez."dedi ve elinde yeni fark ettiğim kahvaltılığı kucağıma bıraktı.

"Kahvaltını yap, sonra da ilaç saatin gelecek. İlacını alacaksın."dedi ve odadan çıktı.

Durumu anlayabilmek için kendime zaman tanıdım. Bir erkekle aynı odadakalacaktım? Hem de deli bir erkekle! Bundan daha kötüsü olamazdı herhalde. Gece korkudan uyuyamayacağıma emindim, zaten burada huzurla uyuma ihtimalim imkansıza en yakın seçenekti. Yine de tek kalacağımı düşündüğüm için ilk geldiğimde daha rahattım. Şimdi huzursuzluk hissi her yeri ele geçirmiş gibiydi.

Bunların tüm sorumlusu o sürtüktü. Ölen anneme laf etmeseydi burada olmayacaktım.

Aklıma annem gelince istemsizce gözlerim doldu. Onu anarken bile gözyaşlarıma hakim olamıyordum. Ne zaman aklıma gelse dolardı zaten gözlerim. Sonra da bebek gibi ağlamaya başlardım. Her ne kadar bir erkeğin yanında ağlamak istemesem de deli olduğu için umursamadım. Ağlamama ne tepki vereceği umrumda bile değildi, belki de tepki veremeyecek kadar uyuşturulmuştu. Buradakilerin çok ağır ilaçlar aldığını biliyordum.

Benim ağladığımı fark edince oturduğu yerde dikleşti. Tepkisine bakmak için ona baktığımda ise konuşmak için ağzını açtı ama sonra vazgeçmiş gibi geri kapattı. Belki de dilsizdi. Bir an onun için üzüldüm. Kim bilir ne yaşamıştı. İnsan kendi kendine mi delirirdi, yoksa onu delirtenler yüzünden mi bu hale gelirdi? Bence ikisi de etkiliydi.

Acaba ne kadar deliydi? Bana zarar verir miydi?

Ofladım ve gün geçtikçe daha da berbatlaşan hayatımı düşünüp daha da şiddetli ağlamaya başladım. Yanaklarımdan akan yaşı elimin tersiyle silip burnumu çektim. Onunla göz göze gelmemek için bacaklarımı kendime çektim ve cenin pozisyonu aldım.

Ağlamam zamanla iç çekişlere döndüğünde hala göz yaşım akabildiği için şaşırmıştım, çoktan biter diye tahmin ediyordum. Yavaş yavaş sakinleşmeye başladığımı hissettiğimde derin bir nefes alarak başımı kaldırdım. Gözlerim ela gözlerle buluştuğunda kalın ama düzgün kaşları çatılmıştı. Ardından beni şaşkınlığa uğratarak kalın sesiyle konuşmaya başladı.

"Ağlamayı kesecek misin artık?"

Deliler Mekanı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin