Ateşimin gittikçe yükseldiğini hissederek Demir'in beni yatırdığı yatakta sola dönerek yorganı üzerime çektim. Donuyordum ve yatağın da buz gibi olması beni daha da üşütüyordu.
"Ateşi çok yüksek."dedi bir erkek sesi. Demir olmalıydı ama odanın dışında olduğu için tam anlayamıyordum. Zihnime sis bombası atılmış gibiydi, göz kapaklarım karıncalanıyordu ve dün içtiğim biralar kendini hatırlatmak istercesine başımı ağrıtmıştı.
"Bakarım ama evde olduğunu sanmıyorum, eczaneye gitmem gerek."dedi aynı ses. Sanırım telefonla konuşuyordu. "Doktor getirmem çok riskli, her yerde aranıyoruz."
Ah, bu dün gece aklına gelseydi keşke Demir efendi. Arandığımız halde bara gitmiştik ve az daha yakalanıyorduk.
"Tamam,"dedikten sonra sesi sertleşti. "Acele et, ayrıca dikkatli ol. Arabanın plakasını gizledim ve kamera olmayan yollardan eve geldim ama mimlenmiş olabiliriz."
Ardından adım sesleri duyduğumda yanıma geldiğini anlayarak gözlerimi araladım. Bedenim titriyordu.
"Bir de bünyem sağlam demiştin,"dedi alayla ama ela gözleri endişeli bakıyordu. Kocaman olan eli alnımı yoklayıp tekrar ateşimi anlamaya çalıştığında yüzünü buruşturdu.
Ardından üzerimdeki yorganı açmaya çalıştığında engel olmaya çalıştım ama hasta halimle karşı koymam çok zordu.
"Bıraksana, üşüyorum."dedim ama sesim kısık çıkmıştı.
"Ilık duş alman lazım,"dedikten sonra yorganı iyice üzerimden çekti ve soğuk hava bedenime hücum etti. Anında cenin pozisyonu alarak daha çok titremeye başladım. Dişlerim birbirine çarpıp durmasın diye çenemi sıkmak zorunda kalmıştım.
"İstemiyorum."dedim dişlerimin arasından. "Lütfen üzerimi ört."
Demir beni dinlemeyerek bir elini sırtıma, diğer elini de bacaklarıma attığında beni kucağına alacağını anlayarak ona sokuldum. Beni rahatça kucağına aldığında sıcaklığını hissetmek iyi gelmişti.
Ama bu sıcaklık uzun sürmedi, soğuk bir zemine bırakıldığımı anladığımda başım geriye düştü ve fayansa çarptı. Dudaklarımdan acı dolu bir inleme döküldüğünde Demir bir küfür savurdu.
Ardından eli elbisemin arkasına gittiğinde hastalıktan ölüyor olsam da utanç duygusunun bedenimi terk edemeyeceğini anlayarak onu durdurdum.
"Sen çık,"dedikten sonra güçlükle gözlerimi açtım. "Ben hallederim."
"Daha kafasını bile sabit tutamayan Ceyda konuştu."diye homurdandı Demir. Ardından elini yavaşça başımın arkasına, çarptığım yere getirdi ve dikkatle yüzüme baktı. "Çok acıyor mu?"
"İnan,"dedikten sonra yutkundum. Boğazım yandığı için güçlükle konuşuyordum. "O kadar üşüyorum ki hissetmedim."
Demir başımdaki elini yavaşça sırtıma getirdiğinde tekrar yana kaçarak engellemeye çalıştım. Elbisemin önündeki derin göğüs dekoltesi yüzünden sütyen giymemiştim. Elbisemi çıkartması hiç iyi olmazdı.
"Neden kaçıyorsun?"dedikten sonra kaşlarını çattı. "Merak etme, bakmayacağım hiçbir yerine."
"Ben,"dedikten sonra gözlerimi kaçırdım. "İçime..."
Demir hala anlamamış gibi suratıma bakıyordu. Anlamayacak ne vardı?
"İçine?"dedikten sonra tek kaşını kaldırdı. "Hadi, titremekten mahvoldun. Bırak da elbiseni çıkartıp ılık suyla duş aldırayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deliler Mekanı (Düzenleniyor)
Teen Fiction"Kendimi hiçbir yere ait hissetmiyordum. Ama onun yanı özlediğim tek yerdi, ilk ve tek."