18-Bar ♦

2.4K 109 27
                                    

Multi: Ceyda

Yiğit ve Demir karşılıklı koltuklarda oturup sohbet ederken bir yandan da Demir'in büyük annesinden getirdiğim yumurtalarla yaptığım omleti yiyorlardı. Ben kahvaltımı çoktan yapmıştım.

Şuan kendimi ev hanımı gibi hissediyordum. Demir yemeği ve bulaşığı bana kakalamıştı. İtiraz edemiyordum çünkü zaten bana evini açarak en büyük fedakarlığı yapmıştı. Yüzsüzlük yapacak halim yoktu. 

"Kardeşim hiç nişanlandığını haber vermedin. En son Leyla vardı, sen de az Casanova değilsin ha."

Konu birden ilgimi çekerken umursamıyormuş gibi saçlarımla oynamaya başladım. Demir'in yanında oturuyordum ve dışarıdan nişanlı gibi görünüyor muyduk emin değildim. Ev halimle duruyordum ve beni Demir'in yanına yakıştıramadıysa bunu anlayışla karşılardım.

"Sonra anlatırım."dedi Demir geçiştirerek. Merakım kursağımda kalırken susadığımı hissederek ayaklandım. Mutfakla birleşik olduğu için üşenmeden su içebiliyordum.

"Susayan var mı?"dedim kibar olmak için. Demir isterse getirmeyi düşünmüyordum ama Yiğit'e ayıp olmasın diye getirebilirdim sanırım.

İkisi de yok deyince tezgaha yönelip yıkadığım bardağı aldım. Dolaptan suyu çıkarıp doldururken sabah Demir'e yakalandığım gibi tekrar yakalanmamak için bir elim eşofmandaydı. Demir kafasını çevirip önce gözlerime, sonra tuttuğum eşofmanıma baktı. Sanki aferin dermiş gibi sırıttığında gözlerimi devirdim.

"Bugün Sıla'yla Hanzade'ye gideceğiz. Siz de gelin. Hem kızlar tanışmış olur, hem de biz işlerimizi hallederiz."dedi Yiğit. Anlamaz gözlerle bakıp tekrar Demir'in yanına oturdum. Bir kolunu omzuma atıp beni kendine çektiğinde rol yaptığımızı kendime hatırlatıyordum. İçinden geldiği için yapmasını istiyordu bir yanım, bu yanım gerizekalıydı.

"Güzel fikir kardeşim. Geliriz."dedi bana fikrimi sormadan. Hem ortalık durulsun diyordu, hem gece dışarı çıkma planı yapıyordu. Kişilik bozukluğu falan mı vardı?

"Daha yeni geldik, biraz dinlenmemiz daha iyi olmaz mı?"dedim verdiğim mesajı anlamasını umarak.

"Bu iş önemli, güzelim."

Başımla onayladım. Yiğit sorgular bir şekilde bizi izliyordu. Nişanlı olduğumuza inanmamıştı, ya da inanmak istemiyordu.

Açık mavi kot gömlek ve altına siyah dar paça bir pantolon giymişti. Mavi gözleri gömleğiyle uyumluydu. Demir gibi burnu küçük ve düzgündü ama dudakları inceydi. İncelememden rahatsız olmuş gibi Demir omzumdaki elini sıktığında ona doğru döndüm.

Kaşları hafifçe çatılmıştı. Sorarca ona baktığımda sonra görüşeceğiz olarak çevirdiğim bakışlarını yolladı.

Yakışıklı gördüysen bakacaksın lafını duymamıştı sanırım. Demir'in kol hapsinden çıkarak önlerindeki tabakları aldım. Hayvan gibi yemişlerdi.

"Ellerine sağlık."dedi Yiğit. Ona gülümseyerek başımı salladım.

"Afiyet olsun."

"Eh, en azından omlet yapmayı biliyorsun."diye benimle uğraşan Demir'e gözlerimi devirdim.

"Evlendiğimizde yemekleri sen yaparsın hayatım."diyerek içten içe dalga geçtiğimde ela gözleri şaşkınlıkla irileşti.

Bir anlığına nişanlı rolü yaptığımızı unutmuş gibiydi. Ah, onunla evlilik hayali kuracağımı mı zannediyordu?

"Yaparım sevgilim."dediğinde gözlerime bakarak bunu söylemesi tuhaf hissettirmişti. Sadece gülümsediğimde Yiğit'in yüzünde 'Demir Ceyda'yı seviyor' sırıtışı vardı. O sırıtışı hepimiz çok iyi biliyorduk.

Deliler Mekanı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin