Bence uzun bir bölüm oldu umarım beğenirsiniz. Vote verip yorum yaparsanız çok mutlu olurum ❤
"Ya buradan çıktıktan sonra mutlu olacağını söylersem, çabalar mısın güzelim?"
Dediği şey karnımı saran kollarını, omzuma yasladığı çenesini bana unutturmaya yetmişti.
Mutlu olmak.
Herkesin yaşama amacı değil miydi bu? Mutlu olamadıktan sonra paranın, pulun ne önemi vardı?
"Mutlu olacağımı nereden biliyorsun?" Sesim güçsüz çıkmıştı.
"İstediğin buradan çıkıp kendi hayatına yön vermek değil mi?"dedi. Benim aksime sesi güçlüydü.
"Hey! Siz ikiniz, hemen ayrılın!"arkadan gelen sesle başımı çevirerek görmeye çalıştım ama Demir'in vücudu görüntümü kapatıyordu.
Ben panikle Demir'in ellerini ittirirken Demir benim aksime sakindi. Arkasını dönerek bize seslenen hemşireye bakmaya başladı. Ben de onu taklit ederek dönünce dik dik bakan bir hemşireyle göz göze geldim.
"Kız düşüyordu havuza. Onu tuttum."dedi Demir donuk bir ifadeyle. Hemşire başını iki yana sallayarak kendi görevli olduğu hastaya yöneldi. Bir de bizimle uğraşmak istemediği belliydi.
"Senin yüzünden ceza odasına gitseydik plana sıçmış olurdun, biliyorsun değil mi?"dedim alayla. Gerçi beni tutması oraya gitmemize sebep olacak kadar büyük bir şey miydi, onu bile bilmiyordum ki.
Demir yavaşça ilerlemeye başladı ve yürümeye başladık. Daha doğrusu ben Demir'i takip ediyordum. O da gelip gelmediğimi umursamaz bir halde yürüyordu.
"Yerinde olsam buranın kurallarını bir okurdum,"dedi bana yandan bir bakış atarak. "Hem benim her zaman ikinci bir planım vardır."
"Benim için fark etmez valla. Her türlü ortada kalıyorum."dedim omuz silkerek. Aslında planım üvey sürtüğü dövüp biraz para alarak kaçmaktı. Tabi yapabilirsem. Dövme işi tamamdı da, kaçabilir miydim orası sorundu.
Demir olduğu yerde durdu ve bana doğru döndü. Tabi ben aldım gazı gidiyorum. Duramayıp Demir'in göğsüne çarpınca acıyla inledim. Göğsü o kadar sertti ki!
"Ah, burnum kırıldı be!"diye inledim. Bir yandan da acıyan burnumu ovuşturuyordum. Sırıttı.
"Kaslarımın hala çalışıyor olması güzel. Buraya geldiğimden beri pek vakit ayıramadım da."dedi her zamanki gibi alaylı olan sesiyle. Dalga geçiyordu pislik.
"Şimdi zıplayarak kafa atacağım, sinir etme beni. Buraya öfke kontrolsüzlüğüm yüzünden geldim, hakkını da veririm."dedim sinirle. Sinirli halim hoşuna gitmiş gibi güldü.
"Zıplayarak kafa atmak? Boyun yetmedi mi ufaklık?"
"Hah, benim boyum 1.70 kime ufaklık diyorsun?"diye çıkıştım. Ciddi ciddi deliler hastanesinin bahçesinde boy kavgası yapıyordum. Bence haklıydılar beni buraya atmakla. Arada benim mutlu olacağımı vaad etmesi kaynamıştı tabi. Bu konuyu tekrar açmayı kafama yazdım.
"Aramızda 20 santim var. Bence ufaklıksın."dedi. Demek boyu 1.90'dı. İçimden kendi matematiğimi tebrik ettim. Yan yana geldiğimizde bazen beni göremiyor olmalıydı.
"Peki kaç yaşındasın?"diye sordum. Hiç sormak aklıma gelmemişti.
"Yirmi bir."dedi yavaşça. "Sen kaçsın, on beş mi?"diye dalga geçmeyi ihmal etmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deliler Mekanı (Düzenleniyor)
Teen Fiction"Kendimi hiçbir yere ait hissetmiyordum. Ama onun yanı özlediğim tek yerdi, ilk ve tek."