Görüşmeler

82 26 6
                                    


Giydiğim vintage elbisenin kolunda kol saatimi saklamaya çaba harcarken bir andan da Dete'ye gitmeyi planlıyordum. Saate baktığımda daha zamanım vardı.
Adımlarım beni dilediğim yere götürüyordu. Gidip Dete'yi buldum.
"Hey Dete!"
"Hı? Sende kimsin?"
"Ben Heidi'nin arkadaşıyım ve seninle bir şey konuşmam gerekiyor"
"A-ah! Heidi bana hiç senden söz etmemişti."
"Kızı orda bırakıp gittiğin içindir. Nerden bulup da anlatsın! Sonra da alıştığı insanlardan ve onu memleketinden ayırdığının mantığını çözmek istiyorum Dete"
"Burda okuma yazma öğrenip iyi bir eğitim alması için yaptım bunu"
"Hah! Yine bırakıp gittim desene sen şuna. O evin kahyası olacak cadoloz,memnuniyetsiz kadın bu kızcağıza nefes aldırmayacak."
"Sen bunu nereden biliyorsun?"
"Senin fark etmediğine şaşıyorum doğrusu. Bayan Rottenmeier'ın onu reddedişindeki tavrı hiç dikkatini çekmemiş anlaşılan. Onu başından atabilmek için yaptın yine bunu. Sana yazıklar olsun"
"Tanrı aşkına bunu nerden gördün eVe nereden biliyorsun!"
"Yerin kulağı vardır hanım. Sağdan soldan duydum işte"
"Bana işimi öğretemezsin!"
"Bu yaptığınla kaç insanı üzdün. Peter ve Alm-Öhi'yi. Özellikle de Peter'in büyükannesini.Tanrı şaşırtmasın Dete. Ama bu yaptığının bedelini ağır ödeyeceksin" deyip bir anda yok oldum.

Ardından büyükbabanın yanına gittim. Klübenin penceresinden baktım. İçeride hala ışık yandığına göre uyumamıştı.Kıyafetlerimi eski haline sokup tahta kapıyı çaldım. Büyükbaba kapıyı açtığında beni her zamanki gibi misafirperver karşıladı

"Oooh! Federica. Hoşgeldin"
"Hoşbulduk büyükbaba. Girebilir miyim?"
"Elbette"

Masaya oturup bir bardak taze keçi sütü içtim ve peynir ekmek yedim. Sonra da Heidi'nin durumu hakkında bilgi verdim

"İnan bana onu en yakın zamanda getireceğim büyükbaba. Sen canını sıkma. Bana güven"
"Sana elbette güveniyorum kızım ama umudumu yitirdim"
"Bak işte bunu yapma.Yanlış yaparsın. Öncelikle umudunu tazele ve inanmaya başla. Gerisini de bana bırak. Ben bir yolunu bulacağım emin ol."
"Bu iyiliği bana yaptığın takdirde ne kadar sevinirim biliyor musun?"
"Ahaha! Bende bundan mutluluk duyarım büyükbaba" diye kahkaha attım.

Sonra da cebimden çıkardığım iki küçük naylon torbada özel gücü büyükbabaya uzattım

"Bunları al büyükbaba"
"Nedir bu?"
"Bunları kazanın altında yatan ateşe dökersen yanan alevler renkli olacak ve devamlı renk değiştirecek. Ardından da şu yansımada Heidi'nin o gün ne yaptığını görebileceksin."
"Sen ciddi misin?"
"Tabi ki ciddiyim. Yalnız idareli kullan. Elimde yalnızca bu kadar vardı ve son kalanları da sana verdim"
"Hiç lüzum yoktu böyle şeylere fakat yine de sağol kızım"
"Ne demek. Ben artık kalkayım. En yakın zamanda yine gelirim ve umarım Heidi'yi de alıp gelmiş olurum"
"Sizi bekliyor olacağım"
"Umudunu kaybetme büyükbaba" dedim ve oradan da yok oldum.

Büyükbabanın klübesinden çıkar çıkmaz Peter'e gittim ve kapıyı çaldım.
Kapıyı açan Peter oldu. Erken bir saatte yetiştiğime seviniyordum

"Hoşgeldin Federica. Gelsene içeri"

Tahta klübeden içeri girdim. Brigitte ve büyükanneyi selamladıktan sonra oturup baştan sonra her şeyi anlattım.
Daha sonra Peter'i gizli bir köşeye çekip ona da cebimdeki güçlerden iki paket verdim. 12 yaşına gelip de okumayı sökememiş biri için idealdi. Bunu yastığının altına döktüğü anda tüm harfler kafasına girecekti. İkinci paket de diğer derslerde sivri zekalı olmanın sırrıydı.

Zamanım çok azalmıştı. Veda edip çıktım ve kütüphaneye döndüm. Tam vaktinde gelmiştim. Gittiğimden evvelki pozisyonu alıp kitap okur gibi yaparak durdurduğum zamanı gönül rahatlığıyla tekrar açtım. Uşaklar beni kontrol etmeye geliyordu. Bense rahatıma bakıyordum. Az da olsa Heidi'yi görebilmek bana yetmişti. Ama şimdi de ona verdiğim sözü tutabilmek için bir şeyler bulmalıydım. Belki ustam yarın dışarı çıkmama izin verirdi. O zaman da Frankie'ye gider onunla beraber bir şeyler bulabilirdim. O bazı şeyleri benden daha iyi bilir. Belki bana daha önce sahip olmadığım bir güç aktarabilir. Şansımı deneyeceğim...

HAYALET ELÇİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin