Nemecsek kucağımda keyiften neredeyse ölürken bende Achille'in olaya karıştığını ona anlattım. Ayrıca Rumple'ı da.
"Bence Achille'i tanıyorsa hakkında en iyisini Rumplestiltskin'den öğrenebiliriz. Ama şu yaram..."
Bunu dediğim an dizlerimde bir hıçkırma hissettim. Ardından da birkaç damla göz yaşı
"Ernő? Ağlıyor musun?"
Olduğu yerden doğrularak sımsıkı sarıldı bana
"Her gün bakıyorum sana güzelliğinden bir şey kaybetmiş misin diye? Aksine her geçen gün daha da güzelleşiyorsun. Zorla da olsa seni benden alırlar diye korkuyorum Federica. Sende bu yarayı açan Feri Atś değil benim. Herşey benim yüzümden oluyor. Seni sevmem yüzümden. Geréb deli gibi kıskanıyor, Atś da öyle. Sana daha çok zarar verecekler. Ya o zaman yetişemezsem,yanında olamazsam. Ya seni kaybedersem" diye hüngür hüngür ağladı göğsümde. Kalbim parçalanıyordu. Ağlamasına gerçekten dayanamıyordum. Ellerimle okşadım onu
"Kıyamam ağlama. Senden bir yaram olsun istemiştim zaten. Çünkü en tatlı yara senin bırakacağın yaradır"
Bunu der demez boynuma atladı. Sarılırken deli gibi öpüp kokladı. Bende öyle yaptım. Bahar gibi kokan tenini saatlerce içime çektim. Hiç sakal çıkmamış kaymak gibi yanağına buse kondururken karın boşluğumda hissettiğim hoş bir şeyler vardı.
"Bir dakika" deyip gözümü aşağı diktim ve karnıma baktım. Aman Tanrım! YARAM İYİLEŞİYORDU!!! Nasıl da unuturum. Bir kitapta okumuştum. Gerçek aşkın göz yaşı yaraya merhem oluyor. Hemen ayağa kalkıyorsun.
"Ah! Sen benim kahramanımsın Nemecsek! Pal Sokağı'nın olduğu gibi"
"Yaran iyileşti. Tanrım şükürler olsun! SENİ ÇOK SEVİYORUM ÇOOOK"
"Bende seni! Bilemeyeceğin kadar"Birbirimizin gözlerine daldık. Hatta dudaklarımız yakınlaşıyordu. Tam dudaklarımız kenetleniyordu ki Boka ve Oliver cart diye kapıyı açıp içeri girdiler
"Kolay gelsin kumrular. Devam edin." dedi Boka
"Nemecsek'in çığlığına geldik" diye tamamladı Oliver da"Boka! Oliver! İnanabiliyor musunuz! Gözyaşlarım Federica'yı iyileştirdi!"
"Sahi mi söylüyorsun!" dedi heyecanla Boka
"Evet. Sahiden sahi! Bak!" diye üzerimdeki yorganı açıp tişörtümün üstünde var olan kandan eser kalmadığını gösterdi"Ah! Ernő buna gerçekten çok sevindim. Aşkının bu kadar güçlü olabileceğini hiç düşünmemiştim" dedi Boka
"Ben zaten bilmiyordum" dedi gülerek Oliver.
"Her neyse vakit kaybetmeyelim. Rumple'ı görmemiz lazım. Achille ile ilgili bir şeyler bildiğini umuyorum"
Hastaneden ayrılıp 4 kişi birden Shrek kitabının içine girerek Rumple'ın dolaşabileceği yerlere baktık. En sonunda onun kervanını orman içinde gördük. Terk edilmiş gibi duruyordu. Yakınına gidip incelediğimizde in cin top oynuyordu. Umutsuzluğa kapılacakken Oliver az ötede duran çadırı fark etti. Tek bir çadır olması ve ormanın içine kurulması hem dikkatleri oraya yöneltiyor hem de kabile halinde yaşanan bir ikamet alanı olmadığını gösteriyordu
Çadıra doğru sessizce yanaştık. İçeride mırıldanıp duran seslere kulak misafiri olduk. Sesi tanımıştım galiba. Rumple'dan başkası olamazdı bu. Açık görünen çadırdan içeriye sessizce sızdık. Kendi kendine kahkahalar atıp saçma sapan söylemlerde bulunarak kazana bişeyler katıp karıştırıyordu. Kattıkça duman çıkaran maddeler havada rengarenk dumanlar oluşturuyordu.
"Kolay gelsin Rumplestilstkin" dedim
Beni duyar duymaz arkasını döndü. Memnuniyetsiz bir yüz ifadesiyle bana baktıktan sonra çıkmış olduğu tabureden inerek bize elleriyle gidin işareti çekti
"Hop hop hop! Çıkın gidin burdan! İzin aldınız da mı giriyorsunuz!!"
"Sen açık bırakınca halka açık mekan olduğunu sandık Stiltskin" dedim dalga geçerek
"Nerden tanıyorsun beni? Kimsiniz siz?"
"Ben Aldopaolo Usta'nın elçisi Federica'yım Rumple." dedim ortadaki yuvarlak masaya oturarak."Beni tüm kurgusal karakterler tanır benim onları tanıdığım gibi. Ama hainler ve düşmanlar tanımaz. Tıpkı senin gibi!" diye sesimi yükselterek masaya elimi vurdum
"Yine ne işler peşindesin?" diye sordum ardından
"Bu seni ilgilendirmez elçi. Şimdi tepem atmadan arkadaşlarını da alıp çadırımdan çık"
"Yok ya! Öyle kolay değil. Geç karşıma"Dediğimi yaptı ve karşıma oturdu. Avuçlarımı birbirine kavuşturarak konuya giriş yaptım. Oliver,Nemecsek ve Boka da bir kenara çekilmiş bizi izliyorlardı
"Sana biriyle ilgili soru sormaya geldim Rumple. Eğer işimi zorlaştırmazsan burada kalma süremi de azaltmış olursun. O yüzden kendini de beni de zora sokmadan sorularıma cevap ver. Achille'i tanıyor musun?"
"O da kim?" dedi sanki kıvırmak istiyormuş
gibi
"Bana martaval okuma. Tanıdığını biliyorum. O da senin nasıl bir üç kağıtçı olduğunu biliyor. O yüzden anlatsan iyi olur"
"Anlatırsam karşılığında ne alacağım?"Sabrım taşmadan bir çözüm bulmuştum neyse ki. 1000 altını çıkarıp torbayla önüne koydum
"Al! Sana 1000 altın. Ama bana şimdi anlattığın takdirde senin olacak"
Parayı görür görmez gözleri parladı. İşin ucunda cezbedici bir teklif olunca hemen başladı anlatmaya
"Achille aslında Hogwarts mezunudur. Slytherin binasında türünün son örneği olan bir safkan büyücüydü. Kara büyü ile uğraşmayı çok severdi. Aynı hapishaneden tanışırız. Ne halt işlediğini sorduğumda bana köydeki çocukları tek tek kaçırıp kuklaya çevirdiğini ve ardından milyonlarca altına değecek fiyatta sattığını anlattı. Bir genç kızın sevdiği kişiyi lanetleyip yılana çevirdiğini de söyledi. Güzel genç kızlara zaaflıdır ve onun bir sevdiği varsa onu aralarında kara kedi olarak görür. O benden çok daha uzun süre yattı. Hapise girenlerin ebediyen güçleri ellerinden alınır. Birdaha asla ne kara büyüyle ne de cadılıkla haşır neşir olabilirler. Ancak tek bir şey ona güçlerini verir. O da Büyü Kitabı'nın özel parolasını bilip kitabı açması ve LANETİN GERİ GELMESİ İÇİN SÖYLENMESİ GEREKEN 3 KELİMEYİ SÖYLEMESİYLE geri gelir. Şimdi ne iş yapar bilmiyorum. Güçlerini geri almayı becerdiğini de sanmıyorum. Çünkü o kitabın parolası Albus Dumbledore'un özel sandığında saklı olur. O da çok ama çok özel bir mühürle açılır. Yani demek istediğim..."
Masaya avucumu sertçe vurarak lafını yarıda kestim
"YETER KES SESİNİ! Bize bu kadar bilgi verdiğin yeter. Gereksiz ayrıntıya girme. Ayrıca bizim buraya geldiğimizden bir kişiye söz ettiğin takdirde" diyerek cebimden ses kayıt cihazı çıkardım. Ona fark ettirmeden tüm konuşmaları kaydetmiştim.
"Bu demek oluyor ki Achille'in bariz suç ortağısın Rumplestiltskin. Tekrar zindanlarda çürümek istersen,sen bilirsin" deyip ayağa kalktığım an gelip bacaklarıma kapandı
"Tamam tamam. Söylemiycem. Yemin ediyorum söylemiycem yeter ki beni hapse attırmayın yeter ki" diye yalvardı yalak
Tekmeyi vurduğum gibi yere serildi
"Git işine zevzek!" dedim ve çadırdan çıktık.
Konuşmaya tanık olan herkes şok içindeydi
"Pislik herifin yaptıklarını görüyor musun! Nasıl da gizli sandığı açmış." dedi Oliver
"Nasıl yaptığını gerçekten aklım almıyor" dedi Nemecsek
"Bu üç kağıtçı kurnaza güven olmaz. Doğru söylediğinden emin misin Federica? Sana blöf oynuyor olabilir" diye uyardı beni Boka
"Rüşvet teklif ettiğimi gördün Boka. Yalan söyleyeceği varsa hiç anlatmazdı zaten" dedimKendi evrenimize döndük ve antrenman sahamıza gitmek isterken sokağa döndüğümüz an Pazstor kardeşlerle burun buruna geldik. Boka bunları görür görmez parlayıverdi
"Sizin ne işiniz var burda! Ne var yine!" dedi sertçe
"Liderinizden sonra bir de siz mi çıktınız başımıza?" diye ekledim bende
Büyük Pazstor sakince karşılık verdi
"Bir dakika,hemen köpürmeyin. Yardım etmek istiyoruz" ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALET ELÇİSİ
FantasyÖlüm ve yaşamak arasındaki ara dünya. Herkesin tam anlamda eşit olmadığı yer. Çünkü bu dünyada ölmüşlerin de ölümü var. Burada yaş ilerler,fakat beden ve yüz olarak aynı kalırsın. Bir kurgusal kahraman isen yaratıldığın seneden bugüne kadarki geçen...