Oliver'dan ayrılıp kütüphaneye gittim. Heidi'ye gitmem gerekiyordu. Kitaptan içeri girip Frankfurt'a gittim. Bu defa kıyafetlerimi değiştirmeyi unutmadım. Sokaktan gelip geçenlerin benim pencereye çıktığımı görmemeleri için görünmezlik gücümü devreye soktum ve binanın beşinci katına çıktım. Bura Clara'nın odasıydı. Heidi ile ikisi oyun oynuyorlardı. Görünmezlik kalkanını kaldırıp onlara göründüm. Heidi beni görür görmez parlayan gözlerle duymak istediği müjdeyi beklercesine baktı yüzüme.
"Oh geldin demek"
"Evet geldim. Hadi toparlam gidiyoruz ve Clara sen de geliyorsun"
"İyi ama Bayan Rottenmeier ne olacak?"
"Onun hiçbir şeyden haberi olmayacak. Siz o işi bana bırakın ve hazırlanın. Yalnız acele edin fark edilebiliriz."Heidi apar topar valizleri getirip kendisinin ve Clara'nın eşyalarını açık valizlere doldurdu. Bense Bayan Rottenmeier'ın bugün önemli bir işinin çıkması için kapının önüne sahte postacı yaratıp gönderdim. Böylece gittiğimizi ruhu duymayacaktı. Kapı çaldıktan 5 dakika sonra bizim odaya girmeye fırsat bile bulamadan fırladı gitti. Sebastian Clara'nın giyinmesine ve tekerlekli sandalyesine binmesine yardım etti. Herşey için teşekkür edip Heidi ve Clara'dan bana ellerini vermelerini ve olmak istedikleri yeri hayal etmelerini söyledim. Dediğim gibi de oldu. Gücüm işe yaradı. Yalnız Dörfli'ye geldiğimde çok enerji kaybettiğimi hissettim. Dizlerimin üzerine çöküp derin derin soluklandım. Heidi'nin tıpkı kitapta da olduğu gibi büyükbabasına kavuşma sahnesinde gözlerimden yaşlar süzüldü. Duygulanmıştım baya baya. Heidi benim yerde yattığımı görünce köpeği Joseph ile beraber yanıma koştu
"Federica neyin var? Hasta mısın yoksa?"
"Yoo iyiyim. Enerji harcadım galiba yorgun hissediyorum. Bir bardak keçi sütü iç istersen"
"Çok iyi olur"
Elimden tutup kaldırdı beni. O anda Peter'in okkalı ıslığı duyuldu. Ardından da keçilerin boynundaki zil sesleri.
"HEIDI! FEDERICA! Nihayet gelebilmişsiniz" dedi Peter heyecanlı ve sevinç dolu ses tonuyla
Soluk almakta güçlük çekiyordum,ciğerlerime temiz hava çekme çabalarındayken Peter'e bir selam bile veremedim.
"Ne oldu? Federica hasta mı?"
"Bizi Frankfurt'tan alıp buraya getirdi ya enerjisi düştü"
"Yaa öyle mi?"
"Evet Peter. Seni gördüğüme çok sevindim ayrıca"
"Ahaha bende😄" diye sırıttı iki ön dişini ön plana çıkararak
O sırada büyükbaba Clara ile birlikte yanımıza vardı.
"Federica sana bu konuda ne kadar teşekkür etsem azdır kızım"
"Ne demek büyükbaba. Bu benim vazifem. Onur duyarım yerine getirmekten"...Hep birlikte oturup koca çam ağaçlarının gölgesinde keçi sütü,peynir ekmek yaparken bayır yukarı birinin beygir gibi koştuğunu gördük. Bu Oliver'dan başkası olamazdı. Yüzü görünmeye başladığında ona seslendim
"Oliveerrr!"
"Federica!"Kulübeye kadar geldiğinde derin derin soluklanmaya başladı. Nefes nefese kalmıştı. Oturduğum tahta oturaktan kalkıp yanına koştum
"Oliver? Sen nasıl geldin buraya?"
"Orası uzun hikaye boşver. Dağ havasında sürdürdüğün keyfini noktalıyorum ama Shrek'ten haber geldi"
"Nedir?"
"Sanırım Gereb ve Feri Ats için yaptığımız planı suya düşürecek bir haber"
"NE!" 😳
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALET ELÇİSİ
FantasiÖlüm ve yaşamak arasındaki ara dünya. Herkesin tam anlamda eşit olmadığı yer. Çünkü bu dünyada ölmüşlerin de ölümü var. Burada yaş ilerler,fakat beden ve yüz olarak aynı kalırsın. Bir kurgusal kahraman isen yaratıldığın seneden bugüne kadarki geçen...