Multi;Hoşuma giden bir resim. Bu aralar bu tarz görsellere takmış durumdayım.
Kendimi belli etmek amaçlı öksürürken annemin bana değen vücudundan dibimde olduğunu anlamıştım.Karşımdaki kişi yavaş yavaş bize doğru döndüğünde tanıdık gelen kişiyle kaşlarımın çatılması bir oldu.Onun burada, benim evimde ne işi vardı? Ayrıca evimi nasıl,kimden bulmuştu? Dahası neden buradaydı?
Ondaki bakışlarımı zoraki geçerek anneme döndüm.Her şey normalmiş gibi.
" Anne sen geç içeri bende geliyorum." diye açıkladım.
"Niye daha önceden hiç görmedim ben bu çocuğu?" Sorgulamakta haklıydı çünkü annem evime gecenin bir vakti gelme ihtimali olan tüm arkadaşlarımı tanırdı şimdiyse kapıda hiç tanımadığı biri var.Elimi annemin koluna yerleştirirken "Pek yakın sayılmayız anne ondandır. Ortak ödev vermişti hoca tatil için ben tamamen unutmuşum onun için gelmiş olmalı. " diyerek bakışlarımı Ozan'a çevirdim. Elektrik direğinin ışığı tam ona vurduğu için kolaylıkla onu görebiliyordum. Bakışlarım onun üzerinde dolaşırken bunca zaman yukarı kalkık duran koyu kahverengi saçları şuan ilk defa gördüğüm bir şekilde alnına dökülmüş, gözlerinin koyu yeşili yerini benimkiler gibi soluk yeşile bırakmıştı.Ve o yeşiller de direk olarak annemin üzerindeydi. Anlamdıramadığım bir ifadeyle. Burada durmuş anneme laf anlatmam onu rahatsız etmiş gibi duruyordu.Bu saatte buraya gelmesi normal ama benim anneme açıklama yapmam anormal gibiymiş. Bakışları sanki elinden gelse annemi öldürebilirmiş gibi bir sertlikteydi.
"Hiç hoşuma gitmedi bu çocuk haberin olsun. " diye kulağıma fısıldadığında bende anneme hak veriyordum. Dibine kadar.
Annem her zaman insanların bakışlarından nasıl biri olduğunu anlayabiliyordu.O yüzden iyiki Ozan yerine bana bakıyor diye düşünmeden edemedim. Annem daha fazla huzursuz olmasın diye gülümseyerek "İyi çocuktur bakma öyle göründüğüne.Sen geç bende geliyorum hemen."dedim. Kendi söylediğime göz devirmemek için kendimi zor tutuyordum. Diğer yaptıklarını atla en son boğazıma bıçak dayayan biri hakkında ne güzelde konuşuyorum değil mi. Annem bendeki bakışlarını saniyelik Ozan'a çevirdikten sonra arkasını dönerek kapıyı arkasından aralık bırakarak içeri girdi. Merdivenleri inerek Ozan ile aramızdaki mesafeyi konuşma mesafesine indirdikten sonra olduğum yerde beklerken merakım tavan yapmış haldeydi. Neden burada olduğunu sormam gerekirken bakışlarının ağırlığından ağzımı açamıyordum. Birbirimizin gözlerinin içine bakarken yeni fark ettiğim şeyle şaşırdım. Ozan dik durabilmesine rağmen bana doğru adım atmaya başladığında sağa sola yalpalayan adımlarıyla içtiği açıkça belli oluyordu.Allah aşkına sarhoş bir halde burada ne arıyor?
"İçmişsin. " diye mırıldandım.Kendi kendime söylemiş olsamda soru sormuşum gibi cevapladı beni.
"İçtim."derken aramızdaki mesafenin azlığından alkol kokusunu rahatça alabilmiştim.
"Niye buradasın?" diye sorarken kollarımı önümde birleştirdim. Beni taklit edercesine oda kollarını birleştirme çabasına girdi.Birkaç deneme sonunda kollarını birleştirebildiğinde "Neden buradayım? " diye kendi kendine söylenmeye başladı. Normal Ozan çekilmezken sarhoşuyla ne yapılır bilemiyorum.
"Neden, neden, neden ahaaaaaa buldum.O kadın varya o, hani az önce..."derken bağladığı kollarını çözerek arkamda bir yeri gösterirken öne doğru savrulmasıyla sözlerini kesti.Bir anlık refleksle bende öne doğru atılarak onu kollarının iki yanından tuttum.Saniyeler içinde ne yaptığımın farkına olarak kendimi ondan uzağa çekecekken kollarını birden boynuma dolamasıyla şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim.
Ozan resmen bana sarılıyor.Ecemden,
"Aslında düşündümde neden buraya geldiğimizi buldum." derken yüzümdeki çarpık gülümseme alay edeceğimi apaçık belli ediyordu. Oda bunu anlamış olacakki 'Yine ne saçmalayacaksın'der gibi kaşlarını çatmıştı.
"Neyi buldun acaba?" diye sorarken bakışlarında ki 'Saçmalarsan ölürsün' diyen bakışlarını fark etmemişcesine devam ettim.
"Baksana burası senin merkezin.Her çeşit senden var burada."derken kollarımı iki yana açarak etrafı gösterir gibi yaptım.Söylediğim cümleyle Emre'nin sert bakışları level atlarken 'Sıçtın Ecem' diye geçirdim içimden.
Haklıydım ama şuan, bir hayvanat bahçesindeydik ve gördüğümüz her hayvanın en az bir özelliği bana Emre' yi hatırlatıyordu. İçimden keşke dedim ama aklımdan geçenler sadece aklımda kalsaydı.O zaman en azından şuan üstüme bir kaplan misali yavaş yavaş yürüyen bir Emre olmazdı. O üstüme doğru geldikçe bende arkaya doğru ilerliyordum.Uyuyan aslanı uyandırmak diye ben buna derim.Hangi akla hizmet çocuğa hayvan dersin ki be kızım.Hayır yani normalde de ben ona karşı bu tarz laflar etmiş biriyim ne diye şuan buna bu kadar kızdı hiç anlamadım ki.
"Sen bana hayvan mı dedin yani?"diye sorarken ses tonu bile birazdan beni en yırtıcı hayvanın kafesine atacakmış gibiydi.Tam bir seri katil tipi vardı zaten, yadırgamazdım.
"Kısmen."derken sırtım arkada bir yere dayanmıştı. Ona fırsat vermeden konuşmaya devam ettim.
"Allah aşkına beni buraya davet etmen bile hayvancaydı ne deme mi bekliyorsun?" derken kollarımı ona doğru uzatarak bana yaklaşmasına engel olmaya çalıştım.
Nefes alış verişlerim hızlanırken üstüme gelişini izliyordum. Dün otobüs durağında ayrılırken alışkanlık olarak yarın görüşürüz demem üzerine dün gece beni arayarak bugüne planı olduğunu söyleyip telefonu kapatmıştı. Ağzımı açmama bile fırsat bırakmamış üstüne bide benim aramalarımı cevaplamamıştı. Onun dediğini dikkate almamış olsamda kızları alış verişten dolayı Onur'u bahane ederek ekmiştim ve hala bunun vicdan azabını hissediyordum. Daha çok Öyküyü karşı ya neyse.Zavvallım Selinin peşinde şimdiden harap olmuştur.Öğle vakti evde oturmuş tatilimin keyfini yaparken kapı çalışmıştı ve bilin bakalım gelen kimmiş? Sonuç ne mi göründüğü üzerine bir tane yetmezmiş gibi bilmem ne kadar hayvanın arasındayım.Söylediklerimi yanlış anlamayın hayvan düşmanı falan değilim sadece bir erkekle özellikle de Emre'yle bu tarz şeyler yapmak tuhaf geliyor o kadar. O yüzden bu şekilde saçmalıklar söyleyerek sadece aklımı dağıtıyorum.
"Senin demenle benim merkezimdeysek bu cesaretin fazla değil mi sence?"derken alayla sırıtma sırası ona geçmişti. Bense dediği cümleyi anlamaya çalışıyordum. Bir dakika az önce o, hayvan olduğunu kabul mu etti?
"O ne demek ?"diye sorduğumda işaret parmağını uzatarak kafamı gösterdiğinde kaşlarımı çatılmasına engel olamadım.
"Ne var?" diye sorarken elim saçıma gitmişti.
"Sanırım arkandaki lama saçın..."diye devam edecekken kurduğu 'arkandaki lama' kısmını duyduğum gibi düşünmeden yaslandığım yerden ayrılıp kaçma girişimim ayağımın önümdeki bir şeye takılıp düşmemle son buldu.Daha doğrusu Emre'nin yere kapaklanmasıyla çünkü benim onun üstüne düşmemi beklemediği için hazırlıksızlığından dolayı beni tutma çabası yere beraber kapaklanmamızla son buldu.Yaşadığım korkuyla hızlı atmaya başlayan kalbim şuanda yaşadığım heyecan yüzünden kat ve kat artmıştı. Bunu hissediyordum ve artık kabulde ediyorum Emre hayvanı beni heyecanlandırıyordu.
Onun elleri belimin iki yanındayken benim ellerimde ikimizin arasında onun göğsünün üzerinde duruyordu. Başımı kaldırarak kalkmaya yeltenecekken gözlerimizin birleşmesiyle ne yapacağımı unutmuştum. Onunla tekrar aynı pozisyonda aynı yakınlıkta olmak rahatsız ediciydi aynı zamanda da değişikti.İlkinde bu durumdan sadece rahatsız olmuşken şuan rahatsızlıktan daha ağır basan başka bir şeyler vardı. Aptal aptal onun koyu kahvelerine bakarken bulunduğumuz durumdan dolayı kalbimin ağzımdan çıkacakmış gibi hissetmem kendimi anneme karşı suçlu hissettiriyordu.
Annemin aklıma gelmesiyle bakışlarımı onun bakışlarından çekerek tekrar kalkmaya yeltendim.Bu sefer beni durduran bakışları değil belime doladığı ellerinin baskısı oldu. Baskının farkında değilmişcesine kalkmaya çabaladığım ama sonuç aynıydı. Gözlerim gözleri dışında her yerde dolaşırken etraftaki insanların fısıldalaşmalarını anca duymaya başlamıştım.
"İnsanlar yanlış anlıyor."derken onunda durumumuzun farkına varmasını bekliyordum. Hayvanat bahçesinde çevremizde birçok yetişkin ve çocuk bulunurken biz yerde üst üste uzanıyorduk resmen.
"Onların ne düşündükleri umrumda değil. "dediğinde tam ağzımı açarak benim umrumda olduğunu söyleyecekken "insanların ne düşündükleri seninde umrunda değil. "dediğinde kaşlarımı çatarak "Umrumda." diye üstelesemde haklıydı.İnsanların ne düşündükleri umursayacağım şeyler arasından çıkalı yıllar olmuştu.Şuan umrumda olan tek şey bulunduğumuz durumdan kurtulmaktı.
"Yalancı." derken sırıtıyordu. Onun dediğine takılmayarak "Ellerini çeker misin?" dedim.Hadi ama Ecem sen hangi ara bu kadar nazik bir kız oldun.İlk düşmemizde ki gibi karnına basarak kalkmama ne oldu? O günden bugüne ne değiştide hala onun üzerindesin ya da kalbin hangi ara bir erkek için bu kadar hızlı atar oldu?
'Ellerini çeker misin?' diye sorduğum saçma mı saçma soruya cıklayarak cevap verdi.Bu hareketiyle aralanan dudakları kısa bir süre için dikkatimi çeksede kendime gelerek oflayarak üzerinden kalkmaya çalıştığımda aramıza ikimizin dışında bir ses girdi. İkimizinde bakışları "Sarı kız."diye bağırarak tepemizde dikilen teyzeye döndü. Tabiki de sarı kız diye seslenmesini üstüme alınmamıştım ama tepemizde dikilmesi dikkatimizi çekmişti.
Başta gözlerindeki kocaman gözlükler dikkat çekerken başörtüsü takmasına rağmen gözüken beyaz saçları yaşının baya ileride olduğunu ele veriyordu.Üstüne giydiği rengarenk puantiyeli gömleği ve dizlerinin biraz altına inen siyah kalem eteği vardı üstünde. Elindeki bastonun teyze ayrı bir hava kattığını da belirtmek isterim.
Benim babaannem yaşında gözükmesine rağmen pek yaşına göre giyinmediği de kesindi.Ben teyzeyi incelemeye dalmışken elini üzerime doğru kaldırarak "Sana diyiyorum kız ne öyle mal mal bakıyorsun. Tabi almışsın taş gibi çocuğu altına beni duyar mısın hiç?"dediğinde şaşkınlıktan inme iniyordu abartısız.Şaşkınlığım devam ederken "Ben mi ?"diye sorabilmiştim.
"Tabi sen, senden başka biri var mı burda altına taş alan."Oha ama teyze bildiğin taş maş diyip Emre' ye sulanıyor.
"Ben onu altına almadım o beni üstüne aldı teyze. "dediğimde saçmaladığımı Emre'nin gülmekten çok kahkaha atmasından anladım. Allah aşkına Emre'yi teyzeden mi kıskanıyorum? Daha neler kızım saçmalama lütfen. Çevredekilerin iyice dikkatini çekmiş olacağız ki şuan bizi izleyenlerin sayısı düşmemizden sonra bizi izleyenlerden kat ve kat daha fazla gözüküyordu. Teyzenin konuşmaya başlamasıyla dikkatimi ona verdim ve evet Emre hala gülüyor.
"Teyze mi? "diye birden bağırdığında korkmadım değil yani.
"Bak teyze .."diye konuşmaya başlamıştım ki sözümü bölerek "Teyze senin annendir kız. Sanki ben görmedim zavallı çocuğun üstüne nasıl yapıştını sonrada o beni üstüne aldı de.Yok anam yok ne terbiyesiz bir şeysin sen utanmadan dediği şeye bak.Anan baban sana evlenmeden böyle şeyler yapma demediler mi sarı kız?" dediğinde bir sinirle "Adım Ecem ."diye bağırdım. Yaşlılara saygıya son!
"Yani."diyerek tek kaşını kaldırdığında şaşkınlığım artmıştı. Oha ama ya bu haksızlık sayılır. Yaşlı bunak bile tek kaş kaldırabiliyor ama ben hala iki kaştayım.
Tek kaşı daha sonraya bırakmak için tertelerken tekrar konuşma çabasına girerek "Bak teyze.." derken "Bak terbiyesize hala teyze diyor." dediğinde dayanamayarak "Başka ne deme mi bekliyorsunuz? "diye sordum. Yeter ama bu kadarı da daha fazla yaşlı diye daha fazla alttan alacak değilim. En azından kendimi bu durumdan kurtarmam gerekiyordu zîra Emre'nin gülmekten başka yapacağı bir şey olduğunu sanmıyorum. Teyze bir şey demek için ağzını açsa da bir şey demeden kapattı.Sonunda yaşına göre davranmıştı.Hazır teyze susmasını fırsat bilerek açıklama başladım. İnsanların ne düşündükleri umrumda olmasa da yollu biri gibi görülmekte istemem. Teyzenin ikide bir taş diyip durduğu çocuk yüzünden bu durumda olduğumuzu öğrendiğinde yüzünün alacağı ifadeyi de merak etmiyor değilim.
Teyze dememeye dikkat ederek "Bakın arkadaşım beni arkamda hayvan olduğuyla ilgili korkutunca panik olup kaçmaya yeltendim. Düşecekken arkadaşımda beni tutmaya çalışınca beraber yere düştük. Sonra ben kalkmaya çalıştım ama taş dediğiniz bu hayvan belimden beni tutunca kalkamadım tüm suç onun yani."diye sonlandırdım. Teyzenin vereceği ifadeyi beklerken bana kınararak bakmasına anlam veremedim.
"Göz göre göre yalan söylemeye utanmıyor musun sarı? "derken sarı kısmını bastırması onu boğazlama isteğimi arttırıyordu. O benim sinirimi bozuyorsa bende onunkini bozabilirim.
"Pardon teyze ama ne yalanı? diye sordum.
"Hani belindeki eller senin?" derken eliyle bel bölgemi işaret ediyordu. Sırıtarak elimi Emre'nin belimdeki elinin üstüne koyacakken ellerinin belimde olmadığının anca farkına varmıştım.Bakışlarımı Emre' ye çevirdiğimde ellerinin başının üstüne yerleştirdiğini gördüm. Sessizce "Ben suçsuzum "dediğinde çevredekiler gülmeye başladı. Bilin bakalım başlarını da kim çekiyor. Emre sessizce söylemiş olsa da şuan herkes pür dikkat bizi izlediği için etrafta hiç ses yoktu böylece Emre sessiz söylemiş olsa bile çevredekiler duymuşlardı.Gülerken beyefendi ellerini çekmiş olmalı ama ben teyze yüzünden bunu fark edememişim anlaşılan.Anne babasının elini tutan çocuklar beni göstererek gülmeye devam ediyorlardı. Uzun zamandır bu kadar rezil olduğumu hatırlamıyordum. En son ilk okuldayken babam olmadığı için benimle dalga geçen çocuklar aklıma geldiğinde gözlerimin dolmasına engel olamamıştım.Kendimi tutmaya çalışırken Emre'nin bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.Baķışlarımı ellerinden çekerek üzerinden kalkmaya yeltendiğimde kolları tekrar belime dolandı. Ben yaptığını anlamak için bakışlarımı onu gözlerine indirdiğimde onun bakışları da hala benim üzerimdeydi. Şuanki çatık kaşlarını gören biri az önce onun kahkaha attığına asla inanmazdı.Neye kızdı da kaşları dakikalar içinde bu kadar çatıldı merak etmiştim. Bakışlarını üzerimde çekmeden teyzeye hitaben konuşmaya başladı.
"Ecem'in söyledikleri doğru teyze benim yüzümden düştük."derken cümlesinin sonunda teyzeye dönerek gülümsedi.
"Hem yakışıklı hemde iyi kalpli.Böyle zaman da böyle çocuklar kaldı mı be?" derken kendi kendine dermiş gibiydi.Ayrıca iyi kalpli mi? Kim O? Emre mi?Allah aşkına çocuk burda bana tecavüz etse teyze yine onu haklı çıkaracaktı resmen.
"Sen bu çırpı bacaklıyı nereden buldun oğlum bırak sen bunu ben sana benim komşu kızını veririm.Bir bacak var kızda bu sarının toplam boyu kadar."dedi.Evet resmen tam olarak böyle söyledi. Ben teyze deyince bağır çağır Emre diyince kız bulmaya kadar gitsin konu.Hemde boyum kadar bacak boyu olan bir kız! Ayrıca ben kısa falan değilim demekki kızın genlerinde zürafa ile bir ilişki varmış.
"Daha fazla dayanamayacağım."diye mırıldanarak Emre'nin üstünden kalktım. Hazırlıksız olduğunu için kolaylıkla kalkabilmiştim. Sonunda yani.Emre de ayağa kalktığında onu beklemeden arkamı dönerek ilerleyecekken arkadan belime dolanan kolla olduğum yerde durmak zorunda kaldım. Kolunun yardımıyla beni kendine doğru çevirdiğinde bakışlarım onun üzerindeydi onunkilerse baş belası teyzenin üzerindeydi. Bu arada çevreye göz gezdirdiğimde insanların dağılmaya başladığını gördüm.
Etrafta dolaşan bakışlarım tekrar ona döndüğünde onunda bana baktığını fark ettim. Beni belimden iyice kendine yaklaştırdında vücutlarımız artık birbirine değiyordu Sonunda ağzımı açarak "Ne yapıyorsun? " diye sordum. Sırıtarak bana uzun bir süre gibi gelen aslında sadece birkaç saniye gözlerime baktıktan sonra teyzeye dönerek "Sağol teyzeciğim ama ben sevgilimden memnunum. Onun gibisini bulamam." dediğinde küçük dilimi yutmak üzerindeydim. Sevgilimden derken? Ahh hadi ama teyzeden bahsediyor olamaz değil mi?
"Bu sarı cadıdan mı memnunsun sen oğlum? Ne yaptı bu sana,muska yaptırmış olmasın gel iki dakika kurşun dökeyim be oğlum.Yazık sana bu yaşta?" derken elini Emre'yı tutmak için uzattığında Emre'nin yaptığı gibi elimi onun beline sararak mümkünmüş gibi biraz daha ona sırnaştım. Zaten onun sayesinde aramızda mesafeye dair bir şeyde yoktu ya neyse. Daha sonra bunun hesabını alabilirdim önce bu yaşlı bunaktan kurtulmak istiyordum. Ona karşı olan bu yaklaşımımla bakışlarının bana döndüğünü hissetsemde üstünde durmadım.Bakışlarımın odak noktası olan bunağa tam cevap vermek için ağzımı açmışken o benden önce konuşmaya başlamıştı.
"Bakma sen onun böyle gözüktüğüne teyzeciğim aslında melek gibidir."derken 'melek' kısmına yaptığı özel imayla birlikte avucunun içindeki omzumu hafifçe sıkması dediğine ne kadar inandığını gösteriyordu değil mi?
"Bu mu melek?" derken açık bir şekilde beni iğnelemişti. Şuan resmen Allah'ın bunağıyla söz kavgasına girmiştim. Biri şu halimi görse bana acırdı.Ben yaşımın gereği susabildiğim kadar susarken teyzenin ağzı durmuyordu.
"Beynini mi yedi bu senin oğlum?" dediğinde "Olmayan bir şeyi yiyemem."dedim. Emre çatık kaşları yla bana bakarken teyze dediğimi anlamamış olacakki saf saf bakıyordu. Bu kadına saf demekte saflara hakaret olurdu ya neyse.
"Beynimi değil kalbimi yedi teyze."dediğinde kalbimin ritminin hızla değişmesini elimin altındaymışcasına hissediyordum. Ne kadar yalandan söylediğini biliyor olsamda ondan bunları durmak garipti.Fazlasıyla garipti hemde.Benim bir laftan bu kadar saçmalamamsa garipliğin daniskasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESKİDEN KALAN
Teen FictionBirbirine uyum sağlamaya çalışan gençlerin aşk dolu hikayesidir. Bir yanda yıllardır kalbi esir alınmış bir prenses ,bir yanda aldatıldığı için aşka olan inancını kaybeden bir prens. "Artık o dönmeyecekti bunu kabullendim. Bu zamana kadar bana olmas...