Multimedia : Ateş ve Hazan
Çağla' yı zorda olsa ayağa kaldırıp buradan bir an önce gitmek konusunda ikna etmiştim. Koluna girip tüm yükünü almaya çalışarak içeriye girdik. Bir kaç göz hemen bizi bulmuştu. Bunların arasında Ateş' te vardı. Sadece ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi. Yanımıza gelen Atalay' ı sonradan fark edip gözlerimi Ateş' ten kaçırdım.
" Hazan, Çağla' ya n'oldu ? " dedi, merakı ve endişesi ses tonundan kendini belli ediyordu. Cevap vermediğim için sinirlenmeye başlamıştı. Ve bu durum benim içinde fazlasıyla can sıkıcıydı. Çünkü ne diyeceğimi bilemedim. Zaten hep en zor durumlarda yalan söylemem gerekirken ben susuyordum. Bu gerçektende çok canımı sıkıyordu.
" Hazan sana diyorum. "
Çağla yanımda kıpırdaşınca ona diktim gözlerimi. Kızarmış gözleri ve ıslak kirpiklerini Atalay' a dikerek " Bugün değil Atalay. Daha sonra. Lütfen daha sonra... " deyip çıkışa doğru ilerleyeceği sırada Atalay " Eve götüreyim seni. " deyip cevap vermesini bekledi.
" Bu halde eve gidemem. "
" Bizde kalırsın. Annenden izin alırım. "
" Hayır sizinkilerin karşısınada böyle çıkmak istemiyorum. "
Konuşmalarının arasına girerek " Bizde kalabilir Çağla. " dedim, ikiside bana doğru dönünce Çağla kafasını olumlu bir şekilde sallayarak " Evet. " dedi, Atalay ise bir süre düşünürmüş gibi gözüksede ardından " Olur. Ben sizinkilere bir şeyler uydururum. Sen iyi olda. Ama tabi bu gecenin hesabını sonra soracağım sana. " dediğinde Çağla ' tamam ' anlamında kafasını salladıktan sonra çıkışa doğru yürüdü. Babamların buna birşey demiyeceğini biliyordum. Onlar için tek sorun benim başkasında kalmamdı. Saate baktığımda 10:26 ' ydı. Saat 11' de geleceğini söylemişti babam. Ama daha erkendi. Bu durumda onun gelmesinide bekleyemezdim. Hem zaten şuan babamı arasam en az yirmi dakika sonra burada olurdu. Yoldan geçen taksilerden birini durdurdum ardından taksiye bindik. Dikiz aynasından bize doğru bakan soföre yolu tarif etttikten sonra arkama yaslandım. Çağla kolunu cama yaslayarak kafasını kolunun girintisine yerleştirmiş bir şekilde yolu izliyordu.
Onun için kötü bir gece ve kötü bir doğum günüydü. Poyraz' a güzel gözükmek için ne kadar da çabalamıştı oysa ki. Bir söz vardır ' Neyi çok istersen o olmaz. ' diye bu söz belkide bu durumu en çok özetleyen sözdür. Keşke Poyraz' da sevebilse. Çağla kadar olmasa bile. Erkekler en değer verilmemesi gerekilen kıza en büyük değeri verip sonrada pişman olurlar. Fakat en çok o değeri hak eden bir kızlada karşı karşıya geldiklerinde sanki bir hiçmiş gibi muamele ederler. Bunun sonunda yine pişman olurlar tabi. Oysaki o kadar yakındır ki o kız ona. Kimsenin onun hakkında bilmediği şeyleri o değer dahi vermediği kız bilir mesela. Ama ne önemi var değil mi tüm bunların ? Düşüncelerime bir neyse çekip yola döndüğümde bizim mahalleye girmiştik. Bir süre sonra bizim binanın önündeydik. Çantamdan çıkardığım parayı şoföre uzatırken Çağla' da inmişti arabadan. Ardından bende arabadan inerken apartamana doğru ilerlemeye başladık.
Binaya girdikten sonra bizim kata çıktık. Kapıyı tıklatırken bir yandan da Çağla' ya bakınıyordum. Onu hiç bu kadar kötü görmemiştim. Acaba yarına daha iyi olur mu ? Kapıyı açan annem bir bana birde Çağla' ya bakınıyordu. Ardından kapının önünden çekilip geçmemizi sağladı. İçeriye geçtiğimizde televiyonun karşısından kalkan babama diktim gözlerimi.
" Hazan kızım neden erkenden geldiniz ? " diyen kişi annemdi. İkiside Çağla' nın bu halini inceliyordu. Arada ise bana bakınıyorlardı.
" Anne hiç anlatmasam olur mu ? Sizde üstüme gelmeseniz. " dediğimde babam " Kızım birşey mi oldu korkutmayın insanı ? " dedi tedirgindi bu durumdan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖTÜSÜN
Teen Fiction" Hadi bir daha konuş. " diyen kişi beni daha bir kaç dakika önce korkudan öldüren kişi değil mi ? Boğazımdaki sızıyı hissedene kadar ağlamamı sağlayan kişi değil mi ? Beni ezen, bir hiç olduğumu hissettiren kişi değil mi ? Beni iğrenç şeylerle yarg...