Multimedia : Ateş
Ateş arkasından ilerlerken öylece onlara doğru bakıyordum. Aklımın ucundaki soru kendini tekrarlıyordu. Bu adam kim ? Fakat bir cevap bulamayacağımı biliyorumdum. Gözden kaybolduklarından ise Poyraz sağ elini ensesine götürüp, kaşlarını çatarak " Niye buraya geldi ki ? " dedi, kendi kendine konuşuyormuş gibi çıkmıştı sesi. Düşünceli bu hali benide düşündürmüştü. O bile tuhaf karşılıyorsa bu durumu benim tuhaf karşılamam normaldi. Sanırım bu durumu tek tuhaf karşılamayan kişi Ateş' ti. Adamı gördüğüne hiç şaşırmamış, hatta sanki önceden biliyormuş gibiydi buraya geleceğini.
Poyraz' ın yanında oturan çocuk " Kurt' u çağıran kişiyi ik defa görüyorum. " diye düşüncesini paylaştığında Poyraz' ın gözleri beni buldu. " Kız gittikten sonra bu meseleyi konuşuruz Apo. " deyince biran gerçektende kendimi fazlalık gibi hissettim. Ama beni yanlarına Ateş çağırmıştı, ben kendiliğimden yanlarına gelmemiştim ki. Hem bu durumdan onlar kadar bende rahatsızdım.
Uzun bir süre geçmesine rağmen Ateş hala gelmemişti. Acaba ne konuşuyorlar bu kadar ? Hayır tabikide onu merak etmiyordum sadece neden geciktiği hakkında düşüncelerini paylaşıyor beynim. Ve belki birazda Poyraz ve arkadaşlarının yanında oturduğum için stres altında olabilirim. Sonunda koridorun başında gözüktüğünde ayağa dikildim. Poyraz' lar benim bu hareketimle dikkatlerini bana verselerde daha sonra Ateş' i fark edip benim gibi ayağa kalktılar. Hepimiz Ateş' in birşeyler demesini bekleyen meraklı gözlerle onu izliyorduk.
Yanımıza geldiğinde ise ilk göz hapsine beni almıştı garipsememe neden olan bakışları beni tedirgin etsede hemen Poyraz' lara döndü. Fakat yüz hatlarındaki basınç birşeylerin kötü gittiğine işaretti sanırım.
" Poyraz çocukları ayarla gitmemiz gerekiyor. Sefa' yada söyle müdüre hanımdan iznimizi alsın. "
Kafasını olumlu anlamda sallayan Poyraz hiç merak etmiyormuydu nedenini ? Fakat ben merak ediyordum. Mesela şu Kenan dedikleri adam da kim ? Niye buraya, okula geldi ki ? Ne işler çeviriyorlar ? Tamam bunları sorma hakkım yok. Onun için meraklanma gibi bir hakkımda yok. Ama. Aması var işte.
Poyraz ve arkadaşları Ateş' in dediklerini yapmak adına yanımızdan ayrılırken bende tekrar Çağla ve Atalay' ın yanına gitmeyi düşünüyordum. Fakat ona arkamı döndüğüm an kolumu tutup kendine doğru döndürmüştü beni. Bu hareketiyle afallasamda yerimde durmayı başarmıştım.
" Sen nereye ? "
" Arkadaşlarımın yanına. "
Bir süre konuşmadı, benim ne yapmaya çalıştığını çözmeye çalıştığım anlarda kolumdaki parmaklarını geri çekip " Tamam git. Çıkışta sınıfının önünde ol. " deyip hızla yanımdan ayrılıp tek bir cevap vermeme dahi izin vermeden uzaklaşıp ortalıktan kaybolmuştu.
Gözlerimi etraftakilere dikince ise tüm delici bakışları üzerimde buldum. Ellerimi kaldırıp ben birşey yapmadım, masumum demek geldi içimden. Bu isteği susturup Çağla' lara döneceğim an ikiside ayağa kalkmış bana doğru geliyorlardı.
" Sen napıyorsun ? " diyen Çağla' ya cevap vereceğim an bu seferde araya Atalay girerek " Neden sanki onların yanına gittin ? Ben size birşeyi kaç kere anlatmak zorundayım " deyip kaşlarını çatıp etrafı göstererek " Tüm herkesin seninle Ateş' in ismini bir arada geçirmesini mi istersin yoksa ? " dedi, ses tonunaki kendini kontrol etmeye çalışan tını belli oluyordu, sinirleri taşmıştı ikisininde. Fakat bilmedikleri şeyler vardı. Ben istiyerek onun, onların yanına gitmemiştim ki. Hem bu tavırları bence abartılı. Ateş beni sadece yanına çağırdı. İnsanlar neden bir öcünün yanına gitmişim gibi davranıyorlar bana ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖTÜSÜN
Teen Fiction" Hadi bir daha konuş. " diyen kişi beni daha bir kaç dakika önce korkudan öldüren kişi değil mi ? Boğazımdaki sızıyı hissedene kadar ağlamamı sağlayan kişi değil mi ? Beni ezen, bir hiç olduğumu hissettiren kişi değil mi ? Beni iğrenç şeylerle yarg...