Multimedia : Ateş ve Hazan
Multi' deki Şarkı : Emre aydın- Soğuk odalar
- Çağla' nın ağzından devam -
Dengemi kaybetmemi sağlayan mesajı beynimin ücra köşelerini turlayıp neden olmasın mesajını sağa sola dağıtıyordu.
Ardından saçma dedi, hiç bir zaman sözünü dinlemediğim mantığım. Evet saçmaydı bu isteği. Hem neden beni denemek istiyor ki ? Tanımadığı birini neden denemek istiyor ? Fakat içimdeki kor istek yangını daha çok alevleniyordu. Ne demeliyim, ya da ne yapmalıyım ? Tamam istediğini yaptım desem de, yapmasam, kendime zarar vermesem. Yapamam zaten ben böyle birşey. Çok, çok saçma bu.
Kendine zarar veren bir manyak değilim ben sonuçta. Hem ben bir şizofrende değilim. Kısa bir süreliğinede olsa telefon elimde, işaret parğımın tırnağını kemirir bir şekilde, ağzımda öylece bekledim. Onu, beş dakikadan fazla geciktirip " Tamam yaptım isteğini. " yazıp mesajını cevapladım. Kendime zarar veremezdim saçma bir isteği üzerine, ama ona bu seferlik yalan söyleyebilirdim. Ne kadar tereddüt içerisinde kalsamda. Ne kadar bu mesaj, içimdeki bir şeyi harekete geçirsede.
Yazıyor...
" Fotoğrafını at. "
Fotoğraf mı ? Ah bunu hiç düşünemedim ben. Aklımı neden gerektiği kadar kullanmıyorum sanki. Ne cevap verecektim ben şimdi ? Hem neden yalan söylediğimi düşünüyor. Tamam yalan ama niye bu kadar güvensiz. İnsan ilk çok acıdımı, canın hala yanıyor mu, pansumam yaptın mı diye sorar.
Ne saçmalıyorum ben. Lan zaten çocuk istedi kendime zarar vermemi. Bazen gerçektende kendimden ve beynimden şüphe duyuyorum. Keşke insanlara ait beyin kullanma kılavuzu gibi birşey olsaydı.
" Ne gerek var, hem zaten sızlıyor şuan elim. Kaldıramıyorum bile. "
Yalana da gel. İç sesimle olan kavgam bitecek gibi değildi. Ona yalan söylemek istemezdim ama beni zorlayan o. Benden neden sanki kendime zarar vermemi istedi ki ? Hem kim yapar ki böyle bir saçmalığı.
Bir mesaj.
" Dediğimi yapmadın öyle değil mi ? Hem korkak, hemde koca bir yalancısın. "
Mesajı karşısında telefona donuk bakışlar atarken bile iç sesim devreye girip afferin sana, diye beni daha da bir yerin dibine sokuyordu. Algılarım işe yaramaz bir şekilde, beynim çevrimdışı, bakışlarım sisli bir havayı andırır gibi, düşüncelerim yağmurlu bir havada aniden çıkan bir yıldırım gibi beni ele geçirmişti, savunmasızcasına.
Düşünemiyordum bile. Belkide bende bir cevabı yoktur tüm bu söylediklerinin. Belkide doğrudur söyledikleri.
Bir mesaj daha.
" Çevremde zaten çok yalancı var, bir taneye daha gerek yok. "
İşte bu mesajı uçurumun kenarındaki bir kızın ayağının altındaki taşın kayması ve dengesini kaybetmesi sonucu uçuruma doğru düşmesi gibiydi. Şuan ben o kızdım. Tek sözüyle dengemi kaybedip uçurumdan düşmüştüm. Kalbim ritimlerini hızlandırdı, tenim kendini boşluğa bıraktı, beynim kendi içinde zamanı durdurdu, duygularım kendini okyanusun ta derinliğine doğru bıraktı.
Ve içimdeki ben, beni sorgulamaya başladı.
Yalancı.
Korkak.
Ben onun için bunlarımı ifade ediyorum ?
Ben onun için yinemi bir hiç oldum ?
Ama hayır bu sefer öyle olmayacaktı. Yine onun için gereksiz birşey olmayacaktım. Hızla telefonu yatakta bırakıp odamdan çıkıp mutfağa doğru ilerledim. Gözyaşlarım yüzünden önümü bulanık görüyordum. Bu ise sinirlerimi daha da yoruyordu. Çekmeceden keskin uçlu bir bıçak alıp odama doğru ilerledim. Annemleri görememiştim. Ve bu iyi birşeydi. Odama girdiğim an yatağıma doğru ilerleyip ayaklarımı sarkıtıp yatağımda oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖTÜSÜN
Teen Fiction" Hadi bir daha konuş. " diyen kişi beni daha bir kaç dakika önce korkudan öldüren kişi değil mi ? Boğazımdaki sızıyı hissedene kadar ağlamamı sağlayan kişi değil mi ? Beni ezen, bir hiç olduğumu hissettiren kişi değil mi ? Beni iğrenç şeylerle yarg...