8. Bölüm " Kızardın "

13.2K 523 102
                                    

Multimedia : Hazan

Adımları bana doğru yaklaşırken düşüncelerim birbirini kovalıyordu. Evet şimdi son iki adım. Ve son bir adım... Üzerime doğru gelişi anın ve bulunduğumuz yerin etkisimidir bilemiyorum ama bende gereksiz bir heyecana neden oluyordu.

İşte şuan tam karşımda, beynimi uyuşturmak istiyen gözleri adeta amacına ulaşıyor gibiydi. Sanki şuan burada ben ve o varız. Etrafımdakiler yok olurken bir ikimiz kalmışız gibi. Olayın etkisindenmidir bilemiyorum ama kımıldamadan, gözlerimi bir saniyeliğine dahi olsun kırpmadan ona bakıyordum. İçimde verdiğim bu anlamsız savaşı düşünmek dahi istemiyorum. Tek hissettiğim farklı şeyler hissettiğimdi.

" Burada... ne işin var ? " diye tekrarlayıp sesindeki siniri ve biraz sonra beni öldürebilcek kapasiteyi hareketleriyle belli eden kişiye hala aynı şekilde bakıyordum koca bir aptal gibi. Ama bu kapıyı açarken bunları nasıl engelliyeceğimi hiç düşünmemiştim bile. Yoksa gerçektende bir aptalmıyım ?

" Çabuk çık buradan..." deyip sesini son derece yükseltip üzerime doğru gelince hemen arkamdaki kapıya yönelip kendimi dışarıya attım. Bu fazla gelmişti bana. İşte bu kadar da korkağım. Asla birinin kahramı olamayacağım asla kimseye yardım edemeyeceğim. Ve hep böyle kendimi zavallı gibi hissedeceğim. Yere çökmüş ağlamamak için kendimle savaş veriyordum. Aynı sesler tekrar  gelmeye başlamıştı bile. Tek elimin avcunu defalarca anlıma vurup kendime kızıyordum. Ama tabi buda birşey kazandırmıyordu bana. Hep böylemi olacağım ben ? Hep bir şeylerden, birilerinden çekinen bir tip mi olacağım ? Kendiyle barışık olmayan insanlar gibi hep kendimden nefret mi edeceğim yoksa ? Bu hayatı yaşamak istemiyorum. Daha doğrusu ben, ben olmak istemiyorum. Özendiğim insanlar olmak istiyorum, onlar gibi kendine güvenen, onlar gibi kendini seven biri olmak istiyorum. Bir insanın kendine acıması ne acınası bir durum. Hele ki insanlar sana acırken seninde kendine acıman...

Ayağa kalkıp sınıfa yöneleceğim sırada köşede duran yangın tüpüne gözüm kaydı ve ona bir süre diktim gözlerimi. Tekrar sınıfa doğru adımlarımı atmaya başlarken olduğum yerde durdum ve aklıma gelen fikrin üzerinde düşünmeye başladım. Yapabilirmiydim ki ? Belkide bu kendime, kendimi göstermek için büyük bir fırsattır. Bu sefer yapabilirim. Bu sefer kendime güveneceğim. Evet yapabilirim bunu. Evet kendime güveniyorum. Şuan fark ettiğim tek şey bunları kendime düşündürürken bile ne kadar mutlu olduğumdu. Yüzümdeki gülümsemeyle yerdeki yangın tüpünü aldım daha sonra ise çok kararlı bir şekilde erkekler tuvaletinin kapısını açtım. Şaşkın bir şekilde bana bakıyordu hepsi. Ve sanırım ne yapmak istediğimi anlamaya çalışıyorlardı. Elimdeki yangın tüpünü onlara doğru tuttuğumda uzun bir süre onların öksürük arasındaki küfürlerine maruz kaldım. Göz gözü görmüyorken elimdekini yere atıp hızla kaçtım nereye gitmek istediğime dahi karar vermeden. Ama aşırı eğlenmiştim bu durumdan. İlk defa gülen taraf bendim. En çokta buna gülüyordum. Okulun dışından çıktığımı kendime gelince anlamıştım. Şu durumda ne yapmalıyım diye düşünüp mantıklı bir karar vermeye çalıştıkça zihnimin bir tarafı buna izin vermiyordu. Ben mutluydum ve okula geri dönmekte istemiyordum. Ve sanırım bugün istediğim şeyleri yapacağım. Kendimi iyi hissetmek için kendime güvenip birşeyler yapmam gerekiyormuş demekki. Ben kararımı vermiştim ve bunun için okulun bahçesinden de çıkmam lazımdı. Fakat kapının önündeki görevliyi atlatmam gerekiyor. Ve aklıma yine hiç denemeye cesaret bile edemediğim birşey gelmişti. Okulun arkasına doğru koşarken  çantamı sınıfta bıraktığımı hatırladım. Ama boşversene, bir ara gelip alırım. Ben şuanın tadını çıkarmak istiyordum. Okulun arka kısmına geldiğimde benim için zor olsada duvara tırmanmaya çalıştım. Çoğu zaman okuldan kaçanları camdan izlemiştim. Ve şuan benim bunu yapmam çok değişik geliyordu bana. Okuldan kaçanlara şimdi hak veriyorum gerçektende çok eğlenceliymiş. Sonunda duvara tırmandığımda bu seferde aşağı atladım daha sonra ise hızla koştum. Hayat yaşamayı bilince gerçektende güzel bir yer oluyor. Bundan çıkardığım en büyük ders ise hayatın cesaretsizler ve ezikler için çok merhametsiz bir dünya olduğuydu.

KÖTÜSÜN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin