Multimedia : Poyraz ve Çağla
Tüm olanları beynimden silmek istercesine tekrar balkona çıkmış ve yağmurun altında ıslanmayı bekliyordum. Belki yağmur damlaları hafızamıda kendiyle beraber götürürdü.
Maskeli adamın verdiği kağıt parçası hala cebimdeydi, ama onu okuyacak cesareti bir türlü kendimde bulamıyordum. Kimdi o ? Bir hırsız olsaydı ilk evdeki eşyalara yönelirdi. Beni tanıyor olabilirmi ki ? Belkide, yoksa niye ilk bana yönelsin. Nedense Bora' nın o maskeli olduğunu düşünmüyorum. Onun yüzünü saklıyacağını ise hiç sanmıyorum. Peki ya geriye kim kalıyor ? Sanırım hiç kimse.
Balkon kapısının açılmasıyla ona doğru döndüm, Ateş bileğimden tutunca beni hızla kendine doğru çekti. " Bir de hastalanıp başıma bela olma. " deyip beni içeriye çekerken " Merak etme. Olmam. " deyip ona bakmamaya çalıştım ardından da içeriye geçtim. Fakat çoktan sırılsıklam olmuştum.
Söylediğim şey üzerine tek kaşını kaldırıp gözlerini üzerime dikmişti. Bir süre beni inceledikten sonra televizyonun karşısındaki büyük koltuğa oturup ayaklarını öndeki sehpaya doğru uzattı. Üzerindeki deri montu çıkarmıştı. Gömleği ise tam olarak vücudunu esir almıştı. Uzun ve baya kalıplı olduğu için onun yanında gerçektende küçük bir kız çocuğu gibi hissediyordum kendimi.
" Çok mu hoşuna gitti ? "
Yüzümdeki şaşkınlık sesime yansıyarak " Hı ? " dedim kaşlarımı istemeden çatmıştım.
" Görüntü diyorum çok mu hoşuna gitti ? "
" Hayır ben sadece bakıyordum. "
Yüzüne yaklaşan gülümsemeyi aniden kendinden uzaklaştırıp " Hadi hastalanmadan odana git ve üzerindekilerden kurtul. " dedi, ardından elinde tuttuğu telefona döndüğünde tüm cevaplarımı yutup odama doğru ilerledim. Onun burada kalmasını evet ben istemiştim ondan, ama ya biri onu burada görürse diye çok korkuyordum. Asıl ondan kalmasını istiyerek saçmalığın daniskanısını yapmıştım.
Evet onla aynı evde kaldık daha önce. Onun evinde. Tabi mecburiyetten oda. Şuanda da aynı şekilde, aynı evdeyiz. Fakat tek sıkıntı yalnız olmamız. Ondayken Sıla abla ve yeğeni vardı ve bu yüzden o kadar da kötü hissetmemiştim. Şu anki durum ise beni kasıyor ve sanırım heyecanlandırıyordu. Niye heyecanlanıyorsam, oda benim gibi bir insan. Bu düşüncemden pek emin olmasamda böyle düşünsem iyi ederim. Onu tam olarak tanımıyorum. Sadece beni koruyacağını söyleyen biri o. Tamam çoğu kez korudada. Özellikle Bora' dan. Ama yinede çok iyi tanımıyorum onu, tabi aklımın sağlam olmayan bir köşesisi saçmaladığımı tekrarlasada.
Üzerimdekileri değiştirip eşofmanlarımı geçirdim üzerime. Maskeli adamın verdiği kağıdıda eşofmanımın küçük arka cebine yerleştirdim. Şimdilik bunu kimsenin görmemesi en iyisiydi. Henüz ben bile okumamıştım, ne yazdığını bir yanım merak ederken bir yanım korkuyordu. Mutfağa doğru ilerlerken bile aklım kağıttaydı. Her yağmurlu havada olduğu gibi kahve içmek istiyordum. Ketıla su koyup salona, onun yanına doğru gittim. Telefonla biriyle konuşuyordu. Onun sağında bulunan koltuğa geçip beni fark etmesi için " Kendime kahve yapıcam sende istermisin ? " dedim küçük bir mırıltı şeklinde, dikkatini çekmeyi başarmıştım. Derinliklerin baş köşesi olan mavilikler beni bulmuştu.
Gözleri bendeydi fakat aklı konuştuğu kişideydi. " Ne zaman başlar ? " diye karşı tarafa bir soru yöneltirken, benim cevabımı vermek için kafasını olumlu anlamda salladı.
" Tamam Poyraz, sen Kenan abiye söyle. Tarihleri belirlesin. " deyip telefonu kapatırken benim aklımda Poyraz' la konuştuğu meseleyle ilgili yorumlar yöneltiyordu bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖTÜSÜN
Novela Juvenil" Hadi bir daha konuş. " diyen kişi beni daha bir kaç dakika önce korkudan öldüren kişi değil mi ? Boğazımdaki sızıyı hissedene kadar ağlamamı sağlayan kişi değil mi ? Beni ezen, bir hiç olduğumu hissettiren kişi değil mi ? Beni iğrenç şeylerle yarg...