Multimedia : Hazan ve Ateş
AÇIKLAMA
Uzun bir aradan sonra yine buradayım. Evet çok uzun bir süredir yoktum. Hatta bazılarınız yaşıyormusun ? gibisinden mesajlar atmışsınız. Yaşıyorum arkadaşlar evet ama çok kötü zamanlar yaşadım. Belkide en kötü zamanlarımı yaşadım diyebilirim. Büyük bir bunalım içerisindeydim. Hani her insanın en kötü zamanları olur ya, hah işte bende o en kötü zamanlarımı yaşadım. Şimdi ise biraz olsun toplamaya çalışıyorum kendimi.
Wattpade uzun süredir hiç girmedim bazen arkadaşlarım benim hesabıma girip bana haber veriyorlardı sizlerin mesajlarınızla ilgili. Arkadaşlar isteyen kitabı okumayı bırakabilir, kimseye birşey demeye hakkım yok. Benim artık öyle büyük hayallerimde yok. İnanın ki öylesine yazıyorum.
Gözleri gözlerime deyince dudaklarımızın arasında küçük bir boşluk kalmıştı. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken, dudaklarımı bu sefer ondan bana doğru dökülen kelimeler örttü.
" Senin için ölürüm. "
Nutkum tutuldu, zihnim boşaldı, beynim durdu. Zaman benim için bir ölünün sessizlik çığlıklarına gömüldü. Bu karşımda duran sahne çok gerçekçiydi. Yada bilinç altımın kusursuz senaryosuydu.
Kalbimin mutluluk çığlıklarını duyabiliyordum. Onu hissettim, onu az önce hissettim. Kalbimin hızla atan ritimleri beni öldürüyordu. Belkide şuan onun kollarından ölümü tatabilirdim.
Ölümün en güzelini.
Yağmurun kalbe dokunuşuydu onun dokunuşu. Toprağın suyla ıslanmasıydı tüm karışıklıklar. Maviliklerin hırçınlığıydı belkide, kalbimi esir alan bu düğümler. Herşey. Herşey sanki onda gün yüzüne çıkmış gibiydi. Fazla hırçın ve şavkatliydi tüm dokunuşlar.
" Elimde olmadan seni umursamaya, düşünmeye kıskanmaya, sevmeye başladım. " dedi, tekrar gözleri gözlerimi yakıp küle dönüştürürkene. Duygularım büyük bir patlama altındayken, beynim etkisiz bir elemandı sadece. İki avcu yüzümü sarıp kendisine doğru dikkatle tutarken " Bencillik bu biliyorum. Ama zaten ben kötü biriyim, öyle değil mi ? " dedi, beni birşeylere ikna etmek ister gibi kaşlarının ortasında düz bir çizgi oluşmuştu. Yüzündeki her mimik öylesine tehditkârdı ki nasıl hissedeceğimi bilemiyordum. Beni her saniye yakan mavilikler bana birşeymi anlatmaya çalışıyorlardı ?
" Seni, sadece seni istiyorum. Bu kadar. Anladın mı ? Bu boktan dünyada hiç birşeyim yok. Herşeyim sen ol istiyorum." dedi, öylesine bencildi tüm herşeyiyle fakat öylesine de şefkatliydi tüm herşeyiyle. Hatta bu iki kelimenin birleşimi dahi onu anlatamıyordu. Kafa karıştırıyordu, olmuyordu bir türlü işte. Beynimdeki kelimeler belki baş gösterebilirdi ama ben buna engel oluyordum. Ve hala hiç bir tepki vermeden onu dinliyordum. Fakat kalbim en büyük tepkiyi veriyordu. Ne kadar kimse sesini duymasada.
Bu söyledikleri gerçekmiydi ? Ya da bir rüyamıydı, bu olanlar ? Gerçek olamayacak kadar güzel ve imkansızdı bu yaşadıklarım. Kendine gelmelisin dedi içten içte sesi kısılmış, sesini duyurmaya çalışan bir ben. Tamam gerçek, herşey gerçek işte. Artık bu şaşkınlığı üzerimden biran önce atmalıydım.
Geri çekilirken hala gözleri üzerimdeydi.
" Artık birşey söyle. " dedi, yüzüm hala onun avuçları arasındaydı. Kalbim hala aynı dilde çığlıklarını duvarlara karalıyordu.
Tekrar " Cevap ver. " dedi, ama bu sefer sesi daha net ve sert çıkmıştı. Cevabından korktuğum cevapları benden istediğinden haberdarmıydı ? Ben ne diyeceğimi bilmiyordum ki. Ellerini yüzümden çekerken benden biraz uzaklaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖTÜSÜN
Teen Fiction" Hadi bir daha konuş. " diyen kişi beni daha bir kaç dakika önce korkudan öldüren kişi değil mi ? Boğazımdaki sızıyı hissedene kadar ağlamamı sağlayan kişi değil mi ? Beni ezen, bir hiç olduğumu hissettiren kişi değil mi ? Beni iğrenç şeylerle yarg...