Sorunsuz bir kahvaltı faslından sonra,Maliklerin evinden ayrılmış ve benim hapishane olarak tanımladığım kendi evimize dönmüştük. Kasıklarımda hala kendini belli eden bir sızı vardı ve Zayn bunun farkındaymış gibi sürekli,beni süzüyordu.
Bundan rahatsızlık duyuyordum.İlgisinin üzerimden bir an olsun eksilmemesi,kendimi bu oyuna odaklayabilmemi bariz bir şekilde engelliyordu. Duş aldıktan sonra neredeyse hiç konuşmamıştık.Ve kendi düşüncelerim içerisinde,onun ne düşündüğünü sürekli beynimde çevirip durmak korkutucu bir şeydi. Çünkü Zayn,bir gece bana sarılarak uyurken bir sonraki gece beni öldüresiye dövecekmiş gibi davranıyordu.
Titrek nefesimi yavaşça dışarı üfledim ve saçlarımı iyice kurulayarak yatağın üzerinde bıraktığım çizim defteri ve kaleme baktım. Yüzüme buruk bir gülümseme yerleşmiş,adımlarım istemsizce o yöne yönelmişti. Annemin mektubu aklıma geldiğinde yüzümdeki gülümseme büyümüştü.
Küçük bir kızken,annemin rüzgarda uçuşan saçlarını hayali bir şekilde gökyüzüne çizerdim ve annem bunu bilerek,her zaman onu çizmem için bana model olurdu. Onuncu yaş günümde,bana küçük bir çizim defteri ve yazar haneden aldığı kısa boylu kalemleri getirmişti. Hayatım boyunca aldığım en güzel ve en anlamlı hediyeydi o benim için.Fakat bu iki doğum günümde bana yakutlar,elmaslar hatta o küçük defterden milyarlarca alabileceğim kadar değerli eşya hediye edilmişti.
Yine de onun yeri,kalbimin masum kalan yanında kalmaya devam edecekti.Derin bir nefes daha alarak, gözümün önüne doluşan yaşları parmak uçlarım ile savdım ve yatağa oturarak titreyen parmaklarıma rağmen,kalemi elime aldım.
Ne çizeceğimi bilmiyordum,ya da kalemi nasıl oynatacağımı. Bu yüzden hala ıslak olan saçlarımı topuz yaparak bileğimdeki toka yardımı ile tutturdum ve yatakta bağdaş kurarak oturdum. Aklıma,kiraz topladığımız yaz günlerinden tut ilk kez annemle pamuk şeker yediğimiz ana kadar bir sürü anı geçiyordu ve hangisini kağıda dökeceğimi kestiremiyordum.
Ellerim yavaş yavaş hareketlenirken,boş defterden rastgele bir sayfa açtım ve parmaklarımı defter üzerinde oynatmaya başladım.
Aklımda herhangi bir şey belirmiyordu bu yüzden çizgilerimi kaba ve rastgele atıyordum. Uzun bir aradan sonra çizim yapmak beni mutlu hissettirmişti. Kendi kendime gülerek başımı hafifçe yana doğru eğdim ve rastgele çizgilerime yenilerini eklemeye başladım.
Çizmek,benim için her şeydi.En azından bir zamanlar.
Dudaklarımı ısırarak,ortaya çıkmaya başlayan adam siluetine bir kaç çizgi daha atarak,yüz hatlarını belirginleştirdim ve çene kavisini gözlerimi yumarak hayalimde beliren şekilde biraz yuvarladım.
Kaba taslağı hemen hemen oluştuğunda, kalemi yatağa bırakarak defteri tam karşıma doğrulttum ve çizdiğim şeye göz gezdirdim.
Fakat,bu küçük dilimi yutmama sebep olmuştu.
Hayalimde beliren yüz hatları,nasıl onun olabilirdi?
**
Akşama doğru,bir süredir yapmadığım bir şeyi yaparak mutfağa girmiştim. İki yıldır bu evde yaşamama rağmen,neredeyse evdeki hiç bir şeyin yerini bilmiyordum ve bu beni yeniden şaşırtmıştı.
Zayn ve onun bana verdiklerinden o kadar nefret etmekle meşguldüm ki,yaşamayı unutmuştum. Ondan hala nefret ediyordum ve hala istediğim hayatı yaşamıyordum ama en azından şuan ki köleliğimi daha yaşanabilir kılabilirdim.
''Maria.'' dedim elimdeki toz şekeri aldığım yeri unutarak '' Bunun yeri neresiydi?''
Maria,muhtemelen otuz yaşlarında bir bayandı ve fazla güleç yüzlü biriydi.Genelde,Zayn bana yaşamaya değer biri değilmişim gibi davrandığında yemeklerimi o getiriyordu.Hatta ağrı kesicilerimi ve evliliğimizin başında içmeyi unuttuğum doğum kontrol haplarını bile.
Bu düşünce ile utanarak,Maria'nın gösterdiği baharatlığın üst çekmecesine şeker kavanozunu yerleştirdim ve dolaba ilerleyerek bir şişe süt aldım.
''O süt yağlı.'' diye uyardı beni.Elimdeki süte ve ardından ona bakarak kaşlarımı kaldırdım. '' Yani,siz genelde yağsız kullanıyorsunuz.''
''Ben değil.'' diye şakıdım hızlı bir cevapla. '' Genelde Zayn yağsız şeyler kullanıyor ama ben değil.Ve biliyor musun,yağsız sütle yapılan ıslak kek saman gibi oluyor.''
Kalçamı tezgaha yaslayarak gülümsedim ve yumurtaları bir kaseye kırarak çırpmaya başladım.Aklımdan hiç silinmeyen bir tarifi uygulayacaktım ve sabaha kadar tıka basa tatlı yiyerek çizim yapacaktım.Planım tam olarak buydu.
Zayn,normal bir karı-koca ilişkisi yaşamak istediğini söylemişti ve iki yıl gecikmeli ve biraz oyunda olsa isteğini gerçekleştirecektim.
Kek malzemelerini birbirine karıştırdıktan sonra,bir bardak kadarını kenara ayırdım ve fırın üzerindeki dolapları açarak karıştırmaya başladım.Amacım,sadece minik bir kek kalıbı bulmaktı.Fakat kek kalıbı hariç her şey vardı ve bu oflamama sebep oldu.
''Maria.''
Sesi,bir adım tökezleyerek fırına çarpmama sebep olduğunda,bir kaç kapta yeri boylamıştı. Suçluluk duygusu ve yarattığım karmaşa ile hızla yere eğilerek kırılan borcamın parçalarını toparlamaya çalıştım.
Onun bu ani gelişlerine alıştığımı düşündükçe o daha da sessizleşiyordu.
''İyi misin?'' bu kez endişeli sesini duyduğumda başımı abartı ile sallayarak cam parçalarını toparlamaya devam ettim.
''İyiyim bir şeyim yok.'' aptallığıma kısa bir küfür savurarak onun duymuş olabileceği düşüncesi ile elimi dudaklarıma vurdum ve ayağa kalktım. Yanıma kadar sokulmuş,çatık kaşlar ile bana bakıyordu.
''Burada ne arıyorsun?'' dedi sanki kötü bir şey yapıyormuşum gibi.Aval aval ona bakarken,elime yerdeki kek kalıbını aldım ve sevimli olduğunu düşündüğüm bir gülümseme takındım.
''Kek.''
Bakışları ben ve kek kalıbı arasında gezindiğinde,Maria mutfak süpürgesi ile kırdığım şeyleri süpürmeye başladı. Yanaklarım kızarırken,onun anlamsız bakışlarına daha fazla maruz kalmamak ve gerilmemek adına az önce yaptığım işe geri döndüm ve cam olan kek kalıbına hazırladığım harcı bocaladım.
Beni dikkatle izlemesi dikkatimi dağıtmakla kalmıyor,dediğim gibi beni huzursuz da hissettiriyordu. Ona yarım yamalak bir gülümseme ile baktıktan sonra fırının üzerinden eldivenleri aldım ve ellerime geçirerek,muhtemelen sabahtan beri yanmaktan cehennem ateşine dönüşen fırının kapağını açtım.
Elimi hızlıca kek kalıbına attığım esnada bu kez başka bir ses olduğum yerde donup kalmama sebep olmuştu.
''Zayn,aradığın şeyi bulamadın mı?''
Fabio'nun sesi,tüylerimi havalandırırken bunun beynimin oynamış olduğu bir oyun olup olmadığını sorgulamaya başladım. Fakat bedenim ona doğru döndüğünde yüzünde pis bir sırıtış ile bana bakan herif hayalden çok daha fazlasıydı.
Bedenim güçsüzleşirken bu kez elimdeki kalıp yeri boylamıştı ve bu kez kırılan sadece kek kalıbı değildi.
Ruhum kırılmıştı.
**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
esclave•malik
Fanfiction'' Onlar bildiğim şeyi bilmiyorlar.Ne kadar zamandır dayanmak zorunda kaldığımı. Bir gürültü gibisin,hepsi benim yüzümden.''