°epilouge

1.3K 87 32
                                    

Taze kesilmiş çim kokusu burnuma dolduğunda, üzerinde yayılmış uzanırken ve güneşin tüm nimetlerinden yararlanırken huzurun tanımının bu olabileceğini düşündüm.

Biraz ileride koşturarak yavru köpekle oynayan oğlum, yüzümdeki büyük bir gülümsemenin nedeniydi. Onu bana bahşettiği için Tanrıya minnettardım. Gözleri, burnu, küçük ağzı ve saçları. Başlarda bana benzediğini düşünsem de artık tamamen ona benzediğinden emindim. Bakışlarım bu düşünce ile ona döndüğünde, yüzündeki gülümsemeyi silmeden sanki ona baktığımı hissetmiş gibi hızla bana dönmüştü.

Kalbimin sonsuza kadar bu kadın için atacağını biliyordum. Ona her baktığımda içim gidiyordu ancak  yeniden ona sahip olamayacağımı bilmek beni mahvetse bile o güzel yüzünde huzuru ve mutluluğu görmek bununla yetinmemi sağlıyordu. Bu kadın benden ne isterse onu yapmaya hazırdım. Ölmemi istese bunu bile seve seve yapardım ancak şimdilik yaşamamı istiyordu.

Uzun bir süre önce, berbat bir eştim. Kötü bir adam. Karanlığın içinde, sevilmek için çabaladığımı sanıyordum. Tek yaptığımın acı vermek ve kötü birine dönüşmek olduğunu görmemiştim bir aptal gibi. Geriye dönüp baktığımda, kendime kızarmıyordum bile. Çünkü yaptıklarımı değiştiremezdim. Kör, duyguları arkasına sığınmış bir korkak. Korkaklığım yüzünden onu defalarca incittiğim için kendimi asla affedemeyecektim. Bu da benim bir ömür cezamdı.

Düşüncelerimin yüzüme düşürdüğü karamsar ifadeyi kovmayı denedim. Aden, oğlumuzun elini tutarak yanıma adımlarken beni incelemekten çekinmiyordu. Bakışlarımı kaçırarak piknik sepetine tıkıştırdığımız sandviçleri çıkarmaya koyuldum. Çok geçmeden yanıma oturarak küçük Zayn'i kucağına oturttu ve bana döndü.

"Kurt kadar acıktım. Kesinlikle enerjisi bitmiyor." cümlesini elimdeki sandviçlerden birini alırken büyük bir iştahla kurduğunda güldüm. Vaktinin çoğunu oğlumuzla ilgilenmekle geçiriyordu ve çok yoruluyordu.

"Haftasonu benimle kalabilir, eğer izin verirsen."

Sorum karşısında bir süre duraksadı. İzin vermemesini de anlardım.

"Olabilir, tabi müsait olacaksan." bakışları yüzümde gezindiğinde, onu tutup öpmemek için direniyordum. Onu sarıp sarmalayamadığım, hep yanımda tutamadığım için pişmandım. Bu düşüncelerime rağmen gülümsemeye devam ederek sandviçimden bir ısırık aldım.

"Onun için her zaman müsaitim." senin için de.

"Haftasonuna daha çok var, o zamana kadar haberleşiriz."

Sustuğunda, onunda benimle kalmak isteyip istemediğini sormak üzere dudaklarımı aralasamda bundan vazgeçerek bende susmuştum. Beni kırmamak için o da her istediğimi yapıyordu. Aile olmaya devam ettiğimizi ama bunu sadece oğlumuz için yaptığımızı görecek kadar farkındaydım çoğu şeyin. Sadece oğlumuzla vakit geçiriyorken yanımda oluyordu, bundan şikayetçi de değildim. İkisine meyve suyu şişelerini açarak uzattığımda küçük elleri ile iştahla şişeyi kapan oğlum bir süre gülmeme neden oldu.

"İştahını kesinlikle senden almış."diyiverdim mutluluğumu gizleyemeyerek. Aden tıpkı benim gibi minik bir kıkırtı çıkardı.

"Hadi oradan."

"Şuna bak, oğlumuza şişenin yenilmeyecek bir şey olduğunu öğretmelisin." şişenin ucuna ağzını yaslamış ısırmaya çalışması, kısık sesli bir kahkaha daha atmama neden oldu. Ardından şaşkın gözlerini bana çevirip  gülüşüme gülerek kucağıma atılmıştı. Onu sıkıca sarıp sarmalayarak saçları arasına öpücük kondurdum ve yemeğini yemesine yardım ettim. Bu sırada Aden, dalgın bir tavırla parmakları ile oynuyordu. Bunu fark ettiğimden habersiz bir halde öylece yanımda oturmaya devam ettiğinde bir sorun olduğunu hissetmiştim. Yüzüne düşen bir tutam saçı biraz çekinerek yüzünden çektiğimde bana baktı.

esclave•malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin