eighteen

5.9K 382 127
                                    

"Yani burda?"

"Evet burda." Minhee telefonunu çıkarıp saate baktı. 01:13 .

Baekhyun ile uzunca sohbet etmişlerdi. Bir çok konuda konuşmuş yeri geldiğinde bir şeyleri mukaise etmişlerdi. Konu Baekhyun'un işine geldiğinde Baekhyun'un yeni, Minhee'nin ise eski patronu olan Park Chanyeol konuşulmuştu. Baekhyun o herif ile ilgili birçok şeyi öğrenmişti böylelikle. Herifin 17 yaşından beri striptiz yaptığını, Minhee ile geçmişte sex ilişkilerinin olduğunu, ablasının zoruyla şirkette çalıştığını, lise son terk olduğu gibi şeyler öğrenmişti. Bunlara rağmen koca şirketin müdürlüğünu yapıyodu. Baekhyun'a göre oldukca acınasıydı bu. Kim bilir ne iftirar atılıp, ne tür tavırlar almıştı.

Minhee, telefonunu çantasına koyup ilerlemeye başladı. Arkasından Baekhyun onu takip ediyordu. Küçük demir kapıyı açıp Baekhyun'un önden gitmesi için yer açtı. Minhee kapıyı kapattığında oldukları küçük alan tamamen kararmıştı. Baekhyun kendine doğru yaklaşan topuklu sesiyle bir adım geriledi. Ufak bir çatırdı, ardından alçak tavanlı yer aydınlanmıştı.

Baekhyun inanamayarak etrafına baktı. Bakılıcak pek bir şey olmasada. Tepede bir lamba pürüzlü metal zemin, köpükle kaplanmış duvarlar vardı. Minhee, Baekhyun'u sırtından itip dar koridora doğru itti. Her adımında metal ses yankılanmasa da -çünkü duvarlar köpüktendi- korkurucu bir atmosver vardı. Minhee Baekhyun'un önüne geçip iki yana ayrılan koridoridorlardan sağ taraftakine döndü. Yanyana olan lambalardan birine bastı. Işık sönmüştü. Diğer lambaya basınca döndükleri koridor aydınlanmıştı. Hemen önlerinde dik bir merdiven vardı.

"Beni kaçırıyomuşsun gibi hissediyorum." Baekhyun trabzanlara tutunup teker teker merdivenlerden inmeye başladı.

"Seni kurtların arasına atıcam." Minhee gülüp arkasındaki gence bakış attı.

"Çok meraklıydım ben de kurtlara."

Merdivenin sonuna geldiklerinde tek yön olan tarafa dönüp ilerlediler. Bu sefer ışıklar kendi kendilerine açılmıştı. Tepedeki ufak lambalar teker teker açılırken önlerindeki görüntü netleşiyordu. Biri ayakta diğeri sandalyede oturan iki adam vardı. Geniş kapı ve ardından gelen yüksek ses.

"Chanyeol geldi mi?" Minhee'nın ortaya attığı soruyu ayakta olan adam cevaplamıştı.

"Kısa süre önce geldi. Yanındaki kim?" Adam sigarasının dumanını dışarı savurup Baekhyun'u baştan aşaği süzdü.

"Bir arkadaşım. Hadi gidelim." Minhee tekrar Baekhyun'u sırtından ileri doğru itip içeri girdiler.

İçerisi Baekhyun'un sandığının aksine oldukca hoş bir auraya sahipti. Küçük fakat geniş bir sahne, sahnenin ortalarına yakın bir çift direk, yumuşak olduğu herhalinden belli bordo koltuklar, koltukların ortasındaki alçak masalar, bilardo ve kumar masaları, içkilerden yapılma bir duvar ve duvarın önündeki bar.

"Bak orda." Minhee Baekhyun'un omzunun üstünden bar sandalyede oturup yanındakilerle kahkahalar atarak gülen Chanyeol'u gösterdi.

Baekhyun'un normalde gördüğünün aksine ne renk olduğunu kestiremediği koyu renk bir kapşonlu, yırtık açık mavi bir kot ve dağınık saçlarıyla kötü görünmüyordu.

Minhee ilerlerken Baekhyun'da onu peşinden takip etmeye başladı. Bardaki adam Minhee'yi görünce adını seslenip el sallamıştı.

"Minseok~! Buraya gel!"

"Minseok?" Baekhyun Minhee'ye dönüp kocaman olmuş gözlerini kırpıştırdı.

"Gerçek adım bu." Tek gözünü kırpık hızli hızlı önden ilerleyerek ona seslenen adama sarıldı.

"Yine çok tatlısın Minnie." Adam Minhee'nin elini kibarca öpüp bıraktı. Ardından Minhee'nin arkasındaki Baekhyun'a döndü.

Şuanda birçok kişi Baekhyun'a bakıyordu ve bu kişilere Chanyeol'da dahildi.

Gerilmişti ve ne yapıcağını pek kestirdiği söylenemezdi. Minhee'nin sırtını okşamasıyla eğilip selam verdi.

"Ben Baekhyun. Memnun oldum."

Etraftakiler sıcak kanlılıkla Baekhyun ile tanışıp konuşmuştu. Yanyana olan bar taburelerinden birine oturmuş sohbet ediyolardı.

Minhee'ye sarılan adam elindeki bardağa parlayan sıvıdan döküp Baekhyun'a uzattı.

"Ee Baekhyun. Hangi rüzgar attı seni buraya."

"Minseok  buraya geliceğini söyledi. Beni de davet etti. Kıramadım." Baekhyun kocaman gülümseyip onca yıllık içici edasıyla içkiyi yudumladı.

Minhee yerine Minseok demiş olmasının nedenide kendisini yakından tanıyor ve yakınmışlar gibi göstermekti. İşede yaramış gibiydi. En köşedeki takım elbiseli adam hariç hepsi bir Baekhyun'a bir Minhee'ye bakıyordu.

"Bay Park'mı? Bayan Park olmasın o?" (y.n: Miss Park işte.) En kenardaki takım elbiseli adam herkesin şaşkınlığıni bozup bakışları kendine odaklamıştı.

"Bayan Park?" Baekhyun patronuna baktı. Ve köprücük kemiklerine. Ve yüzüne. Ve dudaklarıma. Ve uzun saçlarının arasından fırlayan kulaklarına.

"Burdaki lakabı bu."

"Sahne adım." Chanyeol gözlerini devirdi. İş yerindeki çömeze rezil olmak gibi bir şey istemiyordu.

"Miss Park. Ahh güzel bir sahne ismi." Chanyeol un yanındaki adam sıritarak büyük bardaktaki içkiden içti.

"Onu jartiyer ve kadın iç çamaşırlarıyla görmelisin. Tam bir afet. Seni-"

"Yeter." Chanyeol'un yanıdaki adam konuşmaya devam ederken Chanyeol eliyle ağzını kapatıp adamı susturdu. Sussa nolurdu ki yani? Her şeyi öğrenmek zorunda değildi ya.

"Gerçekleri saklamamak gerekir Chanyeol. " Gece bu adamın zırvalıkları ve Chanyeol'un susturmasıyla geçmişti.

ㅤㅤmiss. parkㅤ[chanbaek texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin