twenty two

4.8K 360 19
                                    

Tozlu, topraklı ve yorucu bir günün daha sonuydu Baekhyun için. Eve gidip fosur fosur uyumak istiyordu. Ama sanki Tanrı'nın ona garezi varmış gibi şu an patronu Chanyeol ile birlikte yemeğe gidiyorlardı.

Sinir hastası herifle birlikte olması yetmiyomuş gibi bir de eve gidip dinlenemiycekti. Bunun yerine yanında araba süren sırıkla yemeğe gidiyordu! Ne bok yemişti Baekhyun? Ne diye böyle bir şeyi yaşıyordu?

"Kes sesini."

"Ne?"

"Sesli konuşuyosun!"

Sırık herif ellerini direksiyondan çekmeden Baekhyun'a döndü. Kaşları havada, gözleri pörtler pörtlek Baekhyun'a baktı. Sonra tekrar eski haline dönüp yola devam etti.

"Hayır sesli konuşmadım!"

"Gayet de sesli konuştun! Önceki hayatında ne kadar günah işlediysen artık istemediğin şeyler başına geliyo. Benimle aynı havayı soluduğuna bile minnet duymalısın!"

"Minnet mi duymalıyım!? Hıh kıçımın kenarı! Barlarda direk dansları yapıp lise terk biri mi bunu söylüyo? Asıl sen benimle aynı havayı soluduğun için minnet duymalısın!" Baekhyun dişlerini sıktı. Bu herif onu deli ediyordu. Bencil oluşundan tutun görünüşüne kadar. Çok. Sinir. Bozucuydu. Baekhyun'a göre.

"Sence lise son terk olup koskoca şirketin jeohernezıkkımbölümüyse oranın müdürü olabileceğimi mi sanıyorsun? Lise terk insanları işe bile almıyolar sen nerde kaldın?" Yav canına! İlk defa kibar konuşmuştu Baekhyun'a karşı. Yani ses tonu. Ses tonu kibardı. Tabi elini yumruk yapıp eklem kısımlarıyla Baekhyun'un alnına vurmasa daha iyi olucaktı ama Park öküz möküz Chan hıyar Yeol'dan ne bekliyordu ki? Belki biraz naziklik? Bu herifin naziklik kelimesinin anlamını bile bilmediğine emindi.

"Neden birlikte yemeğe çıkıyoruz?" Sonunda baştan beri sorması gereken soruyu sormuştu.

"Çünkü ben öyle istiyorum." Bu cümlenin Chanyeol'dan çıkması ne kadar anormaldi?

"Niye şaşırmadım acaba?"

"Hala sesli konuşuyorsun."

"Bunu bilerek sesli söyledim."

Bir de cevap vermiyordu! Kaba herif diye geçirdi içinden. Kaba ve zorba.

Hoş bir restorantın önüne geldiklerinde Chanyeol arabadan inip anahtarı valeye verdi. Anında Baekhyun yanındaki yerini almıştı.

"Cidden... Neden yemeğe geldik?"

"Asıl nedenini bu kadar çok mu merak ediyorsun?"

"E-Evet?" Baekhyun içinde oluşan kaygı topuyla birlikte Chanyeol'un gözlerinin içine baktı. Kendinden yüksekte olan gözlerin hedefi kendini bulduğunda derin nefes alamadan edemedi.

"Neyi bekliyorsun?"

"Cevap vermeni?" Gözlerini kırpıp saf saf Chanyeol'a baktı. Tabiki bilerek böyle yapıyordu. Sevimlilik yılanı deliğinden çıkarırmış.

"Görürsün." Chanyeol, Baekhyun'u sırtından itip restorantın sol taraflarına doğru ilerletti. Geldikleri masada oturan dört kişi Baekhyun'un duraksamasını sağlamıştı. Masaya gelmişlerdi işte ne duraksamasıysa.

"Anne, baba?"

"Hoş geldiniz."

İlk defa yazar notu yazıyorum, lütfen dikkate alıp okuyun.

Okullar açıldı zırvalıklarına girmiycem bölümlerin bu kadar geç gelmesinin sebebi yazasım gelmiyor o yüzden.

Asıl diyeceğim şeye gelicek olursak

Kısa hikayede #14'tük
#26 olduk
Tekrar #14 olduk
#13 olduk
Ve şu an #16'yız
İlk 10'a girelim istiyorum.

Sizden yorum yapmanızi istemiyorum.

Sadece gizli okuyucularımın kendilerini belli etmelerini istiyorum

Lütfen bu dileğimin yerine gelmesinde yardımcı olun.

Şimdiden teşekkür ederim.

Ve yazar notunun tamamını da okuduğunuz için teşekkür ederim.




ㅤㅤmiss. parkㅤ[chanbaek texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin