thirty two

2.9K 180 25
                                    

not-bu bölüm otuz birinci bölümden hemen sonra gerçekleşmiyor yani arada haftalık fark var umarım anlatabilmişimdir

○○○○○

Baekhyun kasketini başına takıp dışarıda kalan kahküllerini düzeltti. Kesim zamanlarının gelmiş olmasına rağmen üşenip kuaföre gitmemişti. Şuanda da kirpiklerine karışıp gözlerine batmasına izin veriyordu işte.

İşe kalmıştı ve klübedeki tek kişi oydu. İşe geç kalması pek umrunda değildi. Azönce üstünü giyinirken Chanyeol'un geçen hastalarda aldığı kumaş pantolon yırtılmıştı. Tabiki kendini tutamayıp yırtılan yeri daha da büyütmüştü. Geç kalması iyi olmuştu hani. Böylelikle ondan başka kimse yırtığını göremiycekti.

Demir kapının sesi kulaklarına dolduğunda içinden; gelen kişinin Chanyeol olması için dua ediyordu. Çünkü ondan başka kim olursa durumunu izah edemiyecek ve illaki bir yerden patlak vericekti. Fakat eğer Chanyeol olursa pantolonunun yırtıldığını rahatlıkla söyliyebilirdi. Sonuçta çocukluk arkadaşı sayılırlardı. Hatrı sayılır bir çocukluk hemde. Chanyeol'un ona daha yakın davranmaya başlamasıyla da aralarındaki duvar sadece kepçe kulaklının ufak tefek sapıklıklarıydı. Ona olan saplantılı(?) tavırları ilk önce sinirlerini bozsa da şuanda bundan zevk alıyordu.

Kapının açılıp içeri Chanyeol'un girmesiyle kısa süredir tuttuğu nefesini geri verdi Baekhyun. Elleri kalçası ve dolap arasında terleyip ıpıslak olmuştu.

"Napıyorsun?" Elleri arkasında, duvara yaslanan Baekhyun'a garip bakışlarını iletti. Ne yaptığı yada yapmaya çalıştığı hakkında bir fikri olmasa da ona doğru ilerlemeye başladı. Kendisinin aldığı kısa paça çizgili kumaş pantolonu görmesiyle ifadesiz suratında çarpıcı bir gülümseme oluşmuştu.

"Sana aldığım pantolon." İşaret parmağıyla pantolonu gösterip kısa olanın dibine girdi.

"Ve aldığın o pantolon yırtıldı."

"Hadi ordan!" Chanyeol Baekhyun'un asık suratını umursamadan gülüp dolabın kenarından çekti. Şimdi yırtığı görebiliyordu işte. Baldırının iç kısmından başlayıp kalçasına doğru uzanan bir yırtık vardı. İçini göstermiyordu ama yırtıktı yani onunla gezecek değildi ya.

"Yedek pantolonum yok. Ama işcilerin tulumundan var."

"Tüm gün o kıyafetle mi gezicem yani?" Baekhyun yırtığın altından kalçasını dürtükleyen Chanyeol'un eline vurup önüne döndü.

"İstersen böyle de gezebilirsin benim için hava hoş." Chanyeol azönce elinin altında olan kalçayı avuçladığında eline tekrar bir şaplak kazanmıştı.

"Elleyip durma!"

"Kes sesini. Sana tulumu getiricem." Chanyeol yüzü kıazarık olan genci bir başına bırakıp kendi masasına doğru ilerledi. Sağ çekmecenin altındaki gözü açıp koyu mavi renkteki tulumlardan biriyle Baekhyun'un yanına dönmüştü.

"Çıkar."

"Arkanı dön." Baekhyun, Chanyeol'un elindeki tulumu almak için uzandığında Chanyeol tulumu geri çekip Baekhyun'un alamamasıni sağladı.

"Ben giydiricem."

"Saçmalama işte ver giyeyim."

"Vermiyorum."

"Chanyeol çocuk musun versene!"

"Ya ben giydiririm ya ben giydiririm başka seçenek yok." Chanyeol, tulumu almak için kısmen üstüne tırmanmış olan Baekhyun'u itip bir adım geriledi.

"Sen giydirsen ne değişicek?" Kısa olan pantolonunun düğme ve fermuarını açıp bacaklarından sıyırdı.

"Bir şey değişmiycek. Sadece ben giydirmek istiyorum." Tulumu açıp, Baekhyun'un söylenişleri ve birkaç düşme tehlikesinin ardından giydirdiğinde rahatca nefes aldı. O sıra kısa olan ayakkabılarını giymekle meşguldü.

"Akşam yemeğe çıkalım mı? Birlikte." Baekhyun aldığı ani soruyu anlamayıp ne dediğini tekrar sorucaktı ki Chanyeol'un cümlesi aklında tekrardan yankılanmıştı.

"Neden?" Dağılmış saçlarını geriye atıp masasına yaslanmış, kendisini izleyen Chanyeol'a baktı.

"Vakit geçiririz."

"Tamam."

ㅤㅤmiss. parkㅤ[chanbaek texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin