Zamanı geriye almak gibi bir şey olsaydı keşke. O gün hiç olmasaydı, ben hiç dışarı çıkmasaydım ve biz o cinayet işlenirken orada bulunmasaydık. Hayatın dengesizliği işte böyleydi. Ben çok mutluyken, ailemin acısını dindirmişken, böyle saçma sapan bir olay yüzünden beynimi kemiriyordum.
Tatilden dönmüştük. Hayatımda geçirdiğim en berbat tatildi. Yaşananlar yılmama neden olmuştu. Bade tatilini neredeyse full Begüm'le geçirmişti. Beni gittikleri her yere çağırıyorlardı. Şahit olduğum olaydan sonra eğlenmek bana saçma geliyordu. Çoğunlukla Buğra'nın yanındaydım. Bana güven veriyordu. Kendimi onun yanında iyi hissediyordum. Ona yardım ediyordum. Arada laflıyorduk. Bazen bana olan duygularını dile getirmeye çalışıyordu ama hissettiğim an konuyu değiştiriyordum.Okulların başlamasına bir hafta kalmıştı. Daha önce okulu bu kadar çok özlediğimi hatırlamıyordum. Okulda eğleniyordum. Sınıfımız hep şen şakraktı. Özellikle Buğra ve grubu her ders, dersi kaynatmak için iş başındaydı. Aslında Buğra'ya bir şans vermek istiyordum ama onu üzmekten korkuyordum. Bu düşünce beni zaten oldukça üzüyordu. O çok iyi biriydi. Kendi gibi biriyle beraber olmasını çok istiyordum.
Kumsaldaydım. Her zaman olmak istediğim, beni rahatlatan yerdeydim. Sadece düşünüyordum. Saçlarımı savuran rüzgarın uğultusu, dalgalanan deniz dalgaları ve martıların sesleri düşünmeme engel olamıyordu. Gözlerimi kapattım ve bedenimi tamamen kumsalın üzerine bıraktım. Kollarımı iki yana açmıştım. Rahatlamaya çalışıyordum. Özlüyordum, eski günlerimi, eski beni özlüyordum.
"Dünyanın en güzel kızı ne yapıyor burada?" Gözlerimi açtığımda karşılaştığım mavi gözler beni şaşırtmıştı. Buğra tatilden ne zaman dönmüştü? Güneş gözlerime vurduğu için kısık gözlerle ona bakıyordum. Ellerini bana uzatmıştı. Ellerini tutup kumsalda doğruldum. Buğra yanıma oturduktan sonra ayaklarını öne doğru uzattı. Gözlerimin içine bakmaya başladı. Sorusunun cevabını bekliyordu.
"Sadece düşünüyorum. Son bir hafta yaptığım gibi." Sesim buruk çıkmıştı. Bana endişeli bir şekilde bakıyordu. Üzüldüğüm zaman üzülüyordu. Bana olan aşkı sandığımdan da büyük gibi görünüyordu. Derin bir nefes alıp verdim. "Bana destek olduğun için teşekkür ederim."
"Rica ederim." Doğru anı bekler gibi biraz durmuştu. "Ben senin hep yanında olmak istiyorum." İşte bu işin sonu iyi olmayacaktı. Buğra yeniden bana açılmak istiyordu, bunu gözlerinden okuyabiliyordum.
"Buğra bu konulara girmeni istemiyorum. Ben seni arkadaşım olarak görüyorum. Benden daha fazlasını bekleme lütfen."
"Kumsal seni çok seviyorum. Sen böyle üzülünce içim parçalanıyor. Beni arkadaşın olarak gördüğünü biliyorum. Yapabileceğim bir şey yok Kumsal. Seni sıkıyor olabilirim ama gerçekten elimde değil."
"Ben aşık olmak istiyorum Buğra. Sana bakınca aşkı hissedemiyorum. Sana bakınca Bade'ye bakıyormuşum gibi hissediyorum. Lütfen bana kırılma."
"Önemli değil. Sana istesem de kırılamam zaten." Kendimi zorlayarak gülümsedim. Gözlerimi tekrar denize sabitledim. Elimde bir el hissedince Buğra'ya döndüm. Yüzünde sıcak bir gülümseme vardı. Şaşırmıştım. Bu neden yapmıştı ki?
"Sen istemediğin sürece sana o gözle bakmayacağım. Söz veriyorum. Az önce yaptığım saçmalıktan dolayı özür dilerim Kumsal."
"Önemli değil. Benden özür dileme lütfen. Özür dilenecek bir şey yapmadın Buğra. Duygularını açıklamak istiyorsun seni anlıyorum." Onunki kadar sıcak olmasa da elimden geldiğince yüzüne gülümsemeye çalıştım. "Ne olursa olsun hep arkadaşım olarak kal lütfen. Sana ihtiyacım var."
"Bunu duymak bana iyi geldi. Ben hep senin yanındayım Kumsal. Kalbim hep seninle." Dişlerimi göstererek gülümsedim. Buğra'nın telefonu çalmaya başlamıştı.
"Efendim. Şimdi mi? Nerdesiniz? Tamam geliyorum. Görüşürüz." Telefonunu tekrar cebine koydu. "Gitmem gerekiyor. Sonra görüşürüz."
"Görüşürüz."
Buğra gittikten sonra geçirdiğim yarım saatin ardından eve doğru yürümeye başladım. Bu sefer insanları incelemiyordum. Her zaman yaptığım şeyi şuan yapmak istemiyordum. Boşluktaydım, ayaklarım hiç yere değmeyecek gibi hissediyordum. Begüm beni korkutmuştu. Katilin bize zarar vereceğini söylemişti. Bir haftadır her şey normaldi. Boşuna mı telaş yapıyordum? Böyle yaparak kendimi de yıpratıyordum. Benim bu sene hayatımın en önemli sınavı vardı. Sahi ben ne yapıyordum böyle?
Kısa bir yürüyüşün ardından eve ulaştım. Anahtarla kapıyı açarak içeri girdim. Odama gidip üzerimi değiştirdikten sonra salona geçtim. Televizyonu açtım ve kumandayla kanalları değiştirmeye başladım. Tahmin ettiğim gibi yine televizyonda hiçbir şey yoktu.
"Yeni test kitapları aldım. Son bir haftayı bunlarla geçiririz. İstersen ders çalışmayalım. Son haftayı da dinlenerek geçirelim." Salona giren Bade gözlerini bana dikmişti. Gülüyordu, mutluydu. Boş bakışlarla yüzüne bakıyordum. Bakışlarım onu rahatsız etmişti. Bir süre sonra yüzü düştü. Neşesinden eser kalmamıştı.
"Olabilir. Zaten bu kafayla ders falan çalışamam." Elimdeki kumandayla resmen dans ediyordum. Bir ileri bir geri, kafayı yemiştim. Neden saçma sapan diziler yerine yarışma programları veya sinema filmleri vermiyorlardı?
"Kumsal!" Elimdeki kumandayı tek hamlede alarak dik dik bana bakmaya başladı. "Ne bu haller? Begüm'le yakın olduğum için mi yapıyorsun? Gittiğim her yere seni çağırdım! Sen benimle gelmek yerine Buğra ile takıldın. Benim suçum ne söyler misin?" Sinirlenmişti hatta bağırıyordu. Haklıydı ama başımdan geçen olayları bilmiyordu. Olanları bilseydi şuanki halime şükrederdi.
"Hayır Bade. Son günlerde biraz yorgunum. Hasta oluyorum sanırım. Biz küçük değiliz böyle şeylere kırılmam." Tebessüm etmeye çalıştım. Bade yanıma yaklaştı. Kollarını belime sardı.
"Lütfen bana küsme Kumsal. Sen benim her şeyimsin." Bende ellerimi onun bedenide sarmıştım. Çok sık yaşamadığımız bir anı yaşıyorduk. Genelde kavga ettikten sonra böyle oluyorduk.
"Sana küsmek mi? Deli misin sen? Bu hayatta yapacağım en son şey bile olmaz." dedim gülümseyerek. Bade bana daha sıkı sarılmıştı.
"Seni seviyorum, şebek." dedi gülümseyerek.
"Ben de seni seviyorum, atarlı şey."
Televizyonda film izliyordum. Patlattığı mısırlarla beraber Bade de yanıma geldi. Sarmaş dolaş bir şekilde film izlemeye başladık. Bade'nin telefonu iki kez titreyince oturduğumuz koltuğun üzerindeki telefonunu eline alıp mesajı açtı. Bade'ye baktığımda donup kaldığını gördüm. Koltukta doğrulup Bade'yi incelemeye başladım. Nefes alıp vermekte zorlanıyor gibiydi. Elini kalbinin üstüne getirdi. Gözünden bir damla yaş gelmişti. Dudakları büzüldü ve ağlamaya başladı. Yüzünü bana döndü. Gözleri üzüntüyle kaplıydı.
"Neler oluyor?" Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Onu bu kadar üzecek ne olabilirdi? Telefonun ekranını bana çevirdiğinde okuduğum mesaj karşısında nasıl bir tepki vereceğimi bilmiyordum. Gözlerime inanamıyordum. Bu kadarını kaldıramazdım. Yanaklarıma düşen gözyaşlarım hayatımı özetliyordu.
Gönderen: Elif
"Bade bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Seni arayamazdım. Böyle bir şeyi sana söylemeye cesaretim yok."
"Bade Begüm öldü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katilin Aşkı #wattys2016
Teen Fiction"Nasıl geldin buraya? Neden burdasın?" Mavinin en karanlık tonu gözleri yuvasından çıkacak derecede açılmıştı. Beni burada görmeyi beklemiyordu. Onca şeyden sonra burada olmam çok saçmaydı. Hayatımı mahveden adamın yanındaydım ama huzurlu hissediyor...