🎀Arkadaşlar kusura bakmayın. Dün gözlerim çok ağrıdı. Bölümü ancak atabiliyorum. Yarın iki tane düğüne gideceğim bu nedenle yb atabileceğimi sanmıyorum. Sadece okuyup geçmiyoruz, oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Sizleri seviyorum. Pazar günü yeni bölümde görüşmek üzere. İyi okumalar.🎀
İnsanların özel güçleri olsaydı hangisini seçerdiniz? Ben kesinlikle zamanı geriye almayı seçerdim. Yaşadığım onca şeyi yaşamamak isterdim. Onu gördüğüm o kanlı günü, Begüm'ün öldüğü günü, beni tehdit ettiği o berbat günü... Hepsini unutup yeni bir hayata başlamayı o kadar çok isterdimki... Olmuyor, benim bir özel gücüm yoktu. Yaşadıklarımı yaşamamış olarak sayamazdım. Günler geçiyor ama dünler öylece duruyordu.
Deniz'in ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum. Belki de gözümü korkutuyordu ama gözümü korkutması için bir neden yoktu. Söylediklerini zaten yapıyordum. Canım acıyordu, canımı acıtıyordu.
Bade, Deniz'e aşıktı ama Deniz'in Bade'ye karşı bir şey hissettiğini düşünmüyordum. Sonuçta beni Bade'nin üzerinden tehdit ediyordu. Neden Bade'ye akşam yemeği teklif etmişti? Ne yapmaya çalışıyordu? Olacaklardan korkuyordum. Bade'ye bir zarar gelmesinden korkuyordum.
Okula gitmek için hazırlanıyorduk. Bade'nin makyajını bitirmesini bekliyordum. Deniz için süsleniyordu. Özel okulda okuduğumuz için okuldaki öğretmenler kızmıyordu. Aşırı derecede ileri gidenleri uyarıyorlardı tabii. Bade'nin telefonunun zil sesi kulağımı doldurmuştu.
"Telefonuma bakar mısın?" dediğinde Bade'nin odasına yöneldim. Telefonu elime aldığımda arayan kişinin Buğra olduğunu gördüm.
"Efendim Buğra." diyerek cevap verdim.
"Kumsal, sen misin? Sabahtan beri telefonuna mesaj atıyorum, arıyorum cevap vermiyorsun." Telefonum mu? Eve geldiğimden beri telefonumu kullanmıyorum. Olamaz, telefonumu Deniz'in evinde unutmuştum. Deniz telefonumu getirir miydi?
"Telefonumu komşuda unutmuşum ben. O yüzden cevap veremedim."
"Pekâlâ okula gelince haber ver. Seninle konuşmak istiyorum."
"Tamam, görüşürüz." Hiçbir şey demeden telefon kapanmıştı. Bana kırgındı, herkes bizi izlerken onu sınıfın ortasında bırakıp gitmiştim.
"Kumsal, bu pembe ruj ağır kaçar mı?" Elindeki koyu pembe ruja baktım.
"Bence abartılı. Tamam işte yeter dudağına bir şey sürmene gerek yok." dedim.
"Haklısın, asıl makyajı akşam yaparım." Göz kıptı ve hırkasını giymek üzere odasına gitti. Söz konusu Deniz olunca nasıl davranacağımı bilmiyordum. Vereceğim tepkilerden korkuyordum.
Bade'nin süslenmesi bittiğinde okulun yolunu tuttuk. Yolda giderken sürekli gülümsüyordu. Büyük ihtimalle dün konuştuklarını aklından geçiriyordu. İçim acıyordu. Kardeşim gibi sevdiğim bu kız aşık olduğu adamın bir katil olduğunu bilmiyordu.
Bir süre sonra okula varmıştık. Bugün günlerden Cumaydı. En sevdiğim dersler
vardı. Matematik, fizik, edebiyat ve kimya dersleri vardı. Bu kafayla derslerde ne yapacağımı çok merak ediyordum.Bahçeye geldiğimizde güvenlikçi Samet amcaya selam verdikten sonra okulun içine girdik. Merdivenleri çıkarak koridorda ilerlemeye başladık. Koridorun kalorifer kısmına yaslanmış pencereden dışarı bakan Buğra'yı gördüm. Bade durumu anlamıştı.
"Sevmiyorsan ayrıl ondan. Gerçek aşkın peşinden git kuzum." Keşke yapabilsem. Keşke sadece hissettiğim gibi hareket edebilsem. Ama edemem, kendim için ve Bade için Deniz'in isteklerini yerine getirmek zorundaydım. Olumlu anlamda başımı sallayıp Buğra'nın yanına doğru ilerlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katilin Aşkı #wattys2016
Teen Fiction"Nasıl geldin buraya? Neden burdasın?" Mavinin en karanlık tonu gözleri yuvasından çıkacak derecede açılmıştı. Beni burada görmeyi beklemiyordu. Onca şeyden sonra burada olmam çok saçmaydı. Hayatımı mahveden adamın yanındaydım ama huzurlu hissediyor...