Çaresizlik, içimi kaplayan his bundan ibaretti. Yüküm ağır garip ve dengesiz, aklım boş, kalbim mahpus ve çaresiz. Her şey gittikçe berbatlaşıyordu. Hayatım sadece bir gecede mahvolmuştu. Gece gündüz sınava çalışan iyi bir öğrenciyken, şuan bir katilin isteklerini yerine getirmek için uğraşıyordum. Sınav kelimesini unutmuştum.
Deniz'in evinde olduğum gün, bana yapmamı istediği şeyleri anlattıktan sonra ağlamaya başlamıştım. Ben ağlıyordum, o ise yanımda televizyon izliyordu. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra kendime gelmiştim. Eşyalarım kuruduğu zaman hemen üstümü değiştirdim. Ayağım çok az sızlıyordu, buz ayağımı biraz gevşetmişti. Anahtarı evde unuttuğum için Bade'yi aramak zorunda kalmıştım. Ailesiyle yaptığı planı mahvetmek istemezdim ama bir katilin evinde de kalamazdım. Deniz'in evinden ayrıldıktan sonra kendi evime gittim.
Deniz benden çok zor bir şey istemişti. Buğra ile çıkmamı ve sonra onu terketmemi istemişti. Buğra benden uzun zamandır hoşlanıyordu bunu bilmeyen yoktu ama neden Deniz, Buğra ile uğraşıyordu? Daha doğrusu neden bunu benim üzerimden yapıyordu? En önemlisi zor zamanlarımda bana destek olan insanı nasıl üzebilirdim? Beynim, düşüncelerimin arasından sıyrılamazken Deniz'in dediklerini yapmak zorunda olduğumu biliyordum. Hayatımın dengesi tamamen değişmişken Bade'nin benim yüzümden zarar görmesini kaldıramazdım.
Esen rüzgar sayesinde saçlarım adeta dans ediyordu. Gözlerimi, rüzgarla başa çıkmaya çalışan çimenlere sabitlemiştim. Okulun arka bahçesindeydim. Genelde buralar sessiz olurdu dolayısıyla burası tam da bana göreydi. Düşüncelerimin altından kalkamıyordum. İçimde inanılmaz bir sıkıntı vardı. Çimenlere sabitlediğim gözlerimi, gördüğüm lacivert spor ayakkabıların sahibine odakladım. Gözlerim gözlerini bulduğunda gelen kişinin Buğra olduğunu gördüm. Tarifi edilemeyen bir acı hissettim. Nasıl yapacaktım? Onu nasıl kandıracaktım?Bembeyaz dişlerinin tamamını gösterecek şekilde gülümsüyordu. Gözlerimi gözlerinden çekerek bankta sola doğru kaydım. Biraz bekledikten sonra yanıma gelip oturdu.
"Bir sorun mu var Kumsal? İyi görünmüyorsun." Gözlerim gözlerini bulduğunda, bana endişeyle baktığını gördüm. Tek kaşını kaldırmıştı. Sabırla vereceğim cevabı bekliyordu.
"Hayır. İyiyim, bir sorun yok." Yapmacık bir şekilde gülümsedim.
"Biraz solgun gördüm seni. O yüzden sordum." diyerek açıklama yaptı.
"Dün akşam uyuyamadım. Korku filmi izlemiştim. Sanırım ondan etkilendim." Yalan söyleyen insanlardan nefret ederdim. Bu durumda kendimden nefret etmem gerekiyordu. Ama biraz düşününce benim durumun farklıydı. Yalan söylemek zorundaydım.
"Kumsal seni kötü etkileyen her şeyden uzak durmanı istiyorum. Ben dahi seni kötü etkiliyorsam bu benim içinde geçerli." Yüzünde samimi bir gülümseme belirmişti. Artık zamanı gelmişti.
"Saçmalama. Sen bana herkesten iyi geliyorsun. İyiki hayatımdasın." Zoraki bir gülümseme eşliğinde gözlerinin içine baktım.
"O zaman neden sana yakın olmama izin vermiyorsun?" Bu soruyu soracağını biliyordum. Amacımda bu soruyu sormasıydı zaten.
"Aslında ben düşündüm de... Belki deneyebiliriz." Gözlerinin içi gülüyordu sanki. Böyle bir cevabı beklemediğini biliyordum. Çok mutlu olduğunu tepki verememesinden anlamıştım.
"Ne-ne yani şimdi sen ve ben sevgili olabilir miyiz?" Bembeyaz dişleri tekrar kendini göstermişti. Olabildiğince samimi bir gülüşle ona karşılık vermeye çalışıyordum. Bu davranışları sergilerken sanki içimden bir şeyler kopuyordu. Olumlu anlamda başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katilin Aşkı #wattys2016
Teen Fiction"Nasıl geldin buraya? Neden burdasın?" Mavinin en karanlık tonu gözleri yuvasından çıkacak derecede açılmıştı. Beni burada görmeyi beklemiyordu. Onca şeyden sonra burada olmam çok saçmaydı. Hayatımı mahveden adamın yanındaydım ama huzurlu hissediyor...